Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '09

 
Kategori
Güncel
 

Radikalizm ve aşırıcılık

Radikalizm ve aşırıcılık
 

Prof.Yılmaz Esmer’in ‘Radikalizm ve Aşırıcılık Araştırması’, gündemde ki yerini aldı. Araştırma sonuçları ilginç ve üzerinde düşünülmesi gereken verileri ortaya koymaktadır. Araştırmaya göre toplum “kızı şortla dolaşanı, içki içeni, oruç tutmayanı, dindeist ya da ateist olanı, Hıristiyanı, Yahudiyi, nikâhsız yaşayanı” komşu olarak istemiyor.

Türkiye’de uygulanmakta olan 86 yıllık Cumhuriyete ve temel insan haklarına; lâiklik ilkesine, eşitlik ilkesine, hukukun temel ilkelerine aykırı olan bu düşüncelerin son yıllarda toplumumuza yerleşmesi ve kabul görmesi “Mahalle baskısı” değil de nedir?

Araştırma sonuçlarına göre “Benim için din birinci sırada gelir diyenlerin yüzde 62, lâikliği birinci sıraya koyanların yüzde 16, önceliğinin demokrasi olduğunu belirtenler yüzde 13, etnik kimliği olduğunu söyleyenler yüzde 5, yeterli bir gelirin kendisi için ilk sırada geldiği yanıtını verenler yüzde 4, çocuklar için Kuran kursusları açılmasını isteyenler yüzde 75, Dünyayı anlayabilmek için yüzde 56 din kitaplarının, yüzde 44 ise bilimin önemli olduğunu düşünüyor” (1) Benim bu yazıda üzerinde durmak istediğim konu lâiklik ilkesidir. Araştırmada Cumhuriyetimizin belkemiğini oluşturan, temel insan hakları bağlamında vazgeçilmesi asla düşünülmemesi gereken lâiklik ilkesi yüzde 16’lık bir yüzde ile öncelikler arasına alınmış görünüyor. Din ise yüzde 62 ile öncelikler arasında gözüküyor. İmdi, lâiklik ilkesi Atatürk tarafından neden getirilmiştir? Bakınız bunu Celal Bayar nasıl açıklıyor. Bayar, ”Türk devletinin komünizme kayması nasıl bir tehlike ise, ümmetçiliğe kayması da öyle bir tehlikedir. Atatürk, bu ikinci tehlikenin kapısını kapamak için lâiklik ilkesini getirdi… toplum yapımıza uygundur ve geleneklerimizle hiçbir nokta da çatışmaz. Atatürk’ün bir görüşmemiz sırasında bana; ‘Lâiklik, bizdeki Sünnilik- Alevilik ihtilafınıda kaldıracaktır’ dediğini hatırlarım.” (2)

Kaldı ki lâiklik ilkesinin anlam ve manası “din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması” şeklindedir. Yani, lâik devlet de dinin, devlet işlerine girmesine izin verilmez. Yıllarca bu ülke vatandaşları lâiklik ilkesi ile iç içe yaşadı. Bunun getirdiği çağdaş ve demokratik anlayış sonucu ülkemiz bugünkü konumuna kavuştu. Geri kalmışlıktan kurtuldu. Çağdaş batı medeniyetini ve aydınlanmayı hedef aldı. İran’da ki molla rejiminin benzeri uygulamalara rastlanmadı. Afganistan’da ki Taliban anlayışı ülkemizde filizlenmeye olanak bulamadı. Arabistan’da ki kadınlara yönelik ayrımcılığa rastlanmadı. Kadınlara hak ettikleri eşit haklar verildi.

Son yıllarda gazete köşelerinde ve Televizyonlarda lâiklik ilkesinin içini boşaltmak ve uygulanabilirliğini ortadan kaldırmak için hırçınlaşarak ter dökenlerin amaçları ne ola ki? Onların amaçları Taliban benzeri uygulamaların devlet yönetiminde ve toplum hayatında uygulanmasını sağlamak mı? Atatürk devrimlerine ve Cumhuriyete karşı ustaca yapılmaya çalışılan saldırıların başka ne amacı olabilir ki? Anlaşılan o ki bu zevat ve onları öne süren perde arkasındaki ağababaları Cumhuriyete ve lâiklik ilkesine dolayısı ile çağdaşlığa karşıdırlar. Herkes dininin gereğini zaten yapmaktadır. İnsanların dini inançlarını ve ibadetlerini yerine getirmelerinin engellenmesi de söz konusu değildir. Lâiklik dini vecibelerin yerine getirilmesini engelleyen bir oluşum değildir. Olmamıştırda. Aksine insanların istedikleri dine inanmaları ve o dinin gereklerini yerine getirmelerine olanak sağlamıştır.

Toplum olarak en çok hoşgörü ve karşılıklı saygıya ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, toplumu ayrıştırıcı ve kamplara bölücü değil birleştirici söylemlere ve politikalara ihtiyaç vardır. Lâik-Lâik olmayan ikileminin pişirilip topluma lanse edilmesi kimseye yarar getirmeyecektir. Bugün şeriatla ya da şeriat ağırlıklı yönetilen ve/veya teokrasinin ağırlıklı olarak uygulandığı ülkelerin durumu ortadadır. O nedenle lâiklik ilkesinin önemi ve vazgeçilmezliği topluma daha iyi anlatılmalıdır. Yüzde 16 ile değil aksine daha yüksek oranda lâikliğin toplumun benimsediği öncelikler arasına girmesi ve lâikliğe sahip çıkılması sağlanmalıdır.

Toplumda “Mahalle Baskısı” na neden olabilecek yaklaşımlardan uzak durulması gerektiğine inanmaktayım.

(1) Cumhuriyet Gazetesi 31 Mayıs 2009

(2) Atatürk Gibi Düşünmek , sf.62-63 (ismet Bozdağ)

 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..