Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '09

 
Kategori
Siyaset
 

Rakı, balık, ayvalık siyaseti..

Rakı, balık, ayvalık siyaseti..
 

29 Mart seçimleri üzerine daha soğukkanlı ve aklı başında yorumlar gelmeye başladı.

Bugün Yeni Şafak'taki köşesinde Kürşat Bümin 29 Mart seçim sonuçlarını değerlendirirken, "kıyı" ve "iç kısımlar" kıyaslamasında 1950 seçimlerine kadar uzanan bir tarihi perspektif koymuş:

"Demek ki, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, 50'ye kadar ülkeyi tek başına yöneten “laik-Kemalist” CHP siyasetine ilk serbest seçimde “hayır” diyebilmişler. Bugün “sağ-sol” ya da “muhafazakar-ilerici” eksenlerinden hareketle söz ettiğimiz seçmen profilleri 50 seçiminde neredeyse tam aksi istikamette dağılmış. Kıyı şeridi “sağ-muhafazakar” DP'nin, İç Anadolu ve özellikle Doğu ve Güneydoğu illeri CHP'nin." (Yeni Şafak, 05.04.2009)

Kürşat Bumin, 1950 seçimlerindeki Demokrat Parti başarısının İzmir başta olmak üzere "kıyı" dan başlayan bir demokratikleşme hareketinin göstergesi olduğunu; aynı seçimlerde CHP'nin, daha ziyade aşiretçiliğin hakim olduğu doğu illerinde ve kısmen de orta anadolu da varlığını sürdürdüğünü ifade ediyor yazısında.

Bugün, aradan geçen 59 yıldan sonra, bu iş neden tersine dönmüş görünüyor?

Bu sorunun cevabını ararken, Kurşat Bumin, Türkiyedeki bu "değişkenlik-geçişkenlik" konusunun bir olgunlaşma biçimi olduğundan bahisle memnuniyetini ifade ediyor. Ayrıca bu değişim olay-olgusunun daha ince hesaplarla tahlilinin gereğini de vurguluyor.

Yazarın bu görüşlerini, burda aynen tekrar etmek için bu yazıyı kaleme almadım. İsteyen Kürşat Bumin'in yazısını Yeni Şafak'tan okuyabilir.. Ben Sayın Bumin'in değinmediği bir noktaya değinmek istiyorum:

Bence, 1950 yılıyla 2009 yılı arasında bu "tersine gelişme" de, aradaki 59 yıllık "iç göç" ün katkısı ihmal edilmemeli.

Türkiye, bölgeler arasında yoğun iç göç yaşayan bir ülkedir malum. Anadolu'nun iç kısımlarındar kıyılara doğru göç edenler, sadece iş imkanı için yollara düşenler değildir. İzmir başta olmak üzere, kıyı illerine göç edenlerin önemli bir kısmı da "modern" hayatı benimsemiş, devlet memuru ve bürokrat emeklileridir.

Bugün ortayaşlarını yaşayan bu kesim, yetmişli yılların keskin ideolojik havasında yetişmiş insanlardır. Bu keskinlik bugün eskisi gibi kalmasa da, Kemalist-laik duyarlılık şeklinde yaşamaya devam etmektedir.

Kısacası, bugünün İzmir'i veya genel olarak kıyı kesimleri 1950'nin yerleşik insanlarından oluşmuyor artık. Hatta bunlar azınlıkta kalmıştır bile diyebiliriz. Bugünün kıyı kesimlerinde karşımıza çıkan, kendilerinin "laik yaşam" dedikleri, biraz da "rakı, balık, ayvalık" üçlüsüyle sloganlaşmış bir hayat tarzının sahiplenilmesi olgusudur.

Bu olgu, "hizmet" in de, "gelişme" nin de, "demokrasi" nin de önünde gitmektedir. AKP'yi kıyı kesimlerinde mağlup olmasında bu "emekli"lerin hatırı sayılır katkısı olmuştur bence..

Hükumetin son yıllarda "emekli"lere yönelik bir iyileştirme yapmadığını da buraya ilave edersek, 29 Mart gerçeğinin, en azından bir yönünü aydınlatmış oluruz.

"Emeklinin adı yok!" başlıklı bloğum da, İzmiri çok isteyen Sayın Erdoğan'a bunları hatırlatmıştım. İzmir emeklisi çok bir memlekettir, gel bir şeyler yap, demiştim ama yapmadı.

Yapsaydı, sonuç değişir miydi?

Türkiye genelinde değilse bile İzmir özelinde yoğun olarak kullanılan "laikçi söylem" ler her gerçeğin üzerine çıktı, buna şüphe yok; ancak emekliler biraz memnun edilseydi, CHP-AKP farkı bu kadar olmayabilirdi.

Umuma açık hizmetler farkedilmeyebilir ama cebe gireni farketmemek mümkün değildir çünkü..

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..