- Kategori
- Müzik
Ravi İncegöz ve Halil Sezai

alıntıdır
Müziğe olan tutkum hayatımda dünden bugüne değişmeyen tek şey olsa gerek. Eve girdiğim andan itibaren sürekli hafif bir melodi olmalı kulağımda.
Sakinlediğimi, kafamın içerisinde gerekli gereksiz her şeyi bir tarafa bırakıp, kendimi kutsal zaman dilimine teslim ettiğimi fark ederim.
Enstrümantal müzik tercih ederim genelde. İstediğim öyküyü yaratır, kendim yazarım sözlerini.
Konusu belli olmayan, bir ayrılığa ya da aşka yüklenmemiş müzikler hayaller kurdurur insana.
Sözlü müziklerde ise anlatılan ayrılıksa ayrılığa, mutluluksa mutluluğa yoğunlaşırsınız.
Bu nedenledir ki, ruh sağlığını derinden etkiler şarkılar.
Son dönemlerin en çok konuşulan isimlerinden Halil Sezai’yi dinledim. Duygular bu kadar mı hissedilerek kaleme alınır? İncir Reçeli filminde izlediğim o adam da meğer nasıl başka bir yetenek varmış şaşırdım doğrusu.
Hafif berduş bir ses tonuyla söylüyor şarkılarını. Sarhoş bir adam edası var onun melodisinde. İsyan ederken, paramparça derken.
Dün yeni bir isim buldum. Meğer ben yeni bulmuşum, tanıyanlar çoğunluktaymış.
Ravi İncegöz. Şarkılarında sözlerin anlamını korumayı, derine inmeyi, düşündürmeyi başarmış. Duygularını öyle güzel dökmüş ki dizelerine, seslendirişindeki naiflikle de tamamlamış.
Nakış gibi işlemiş hepsini.
Tanımıyordum, tanıdım. Sevdim ve beğendim. Başarılı insanı, üreteni, emek vereni her zaman takdir ederim.
Enstrüman çalanların ise meziyetlerine hayranım.
Bu iki isimde saydıklarımın hepsini görebildim. Bambaşka duygularla yazılmış, söylenmiş şarkılar.
****
Ravi daha önce Ebru Gündeş, Ferhat Göçer ve Mustafa Ceceli’ye besteler vermiş.
17 Mart 1981 yılında Şanlıurfa'da doğdu. İlk müzik eğitimini, tamamı yetişkinlerden oluşan Şurkav Türk Sanat Müziği korosuna 11 yaşındayken seçilerek alan Ravi, küçük yaştan beri şiir ve hikaye denemeleri yazıyormuş.
İlkokuldayken Türkiye genelinde yapılan İlköğretimler Arası Komposizyon yarışmasında; yazarların ve şairlerin düşüncelerinden dolayı yargılanmalarını eleştirdiği 'Düşünce Özgürlüğü' başlıklı yazısıyla 1. olmuş.
1996 yılında İstanbul'a yerleşti. Profesyonel yazarların katıldığı Roman yarışmasında 'Luca' adlı denemesiyle 'En İyi Edebiyat Geleceği' ödülünü 17 yaşında kazanmış.
'Luca', 17 ağustos depremi sonrası yazdığı 'Uğultu' ve 'Peçeli Kadın' la edebiyat yeteneğini daha da geliştirmiş.
Diksiyon, Senaryo Yazım Teknikleri ve çok kısa bir süre tiyatro eğitimi alan Ravi, Muammer Karaca Tiyatrosu'nda 'İstanbul'un Fethi' adlı oyunda oynamış.
İstanbul'da çeşitli yerel gazetelerde köşe yazarlığı yapmış, 2006'da edebiyat magazin'de aşk ve ayrılık üzerine yazdığı yazılarla hatırı sayılır bir edebiyat sever kitleyle buluşmuş.
****
Hakkında edindiğim bilgilere bakacak olursak, yeteneklerine yetenek katmış, yılmadan çalışmış ve ilerlemiş.
Bugün emeklerinin meyvelerini yemeye başlayacak. Ve umarım emekleri boşa gitmeyecek.
Hayranım güzel şeyler yapan insanlara.
Takdir edilmeli ve desteklenmeli! Onlar yeni gibi görünen, aslında geçmişi derin olan isimler