Reddedilmek

Eğer; istatistik, analiz, deney amaçlı eylemler için tekliflerde bulunmadıysanız reddedilmenin her türlüsü sizi üzer...

Aksini söylemek, kişinin kendisini inkar etmesi gibi olur...

İnsanlarda evrim geçiren canlılar olduğuna göre bu reddedilme olayı zamana göre esneklikler, farklılıklar gösterir, üzüntü verici olsa da "normal"insanlar için ölümcül değildir.

-Blogta yazılarımızın...

-Pazarlamacının satmaya çalıştığı ürünlerin...

-Aşkımızın, sevgimizin reddedilmesi...

Duygusal bir varlık olan biz insanları üzer...

"Erkeğin, kadın tarafından reddedilmesi en büyük korkusudur" denir.

Doğru ve geçerli olduğunu sanmıyorum...

Aynı zamanda bunu tek taraflı buluyorum.

Av-avcı hikayesine inanıyorsanız, burada avcı konumundaki erkeğin tecrübesizliği, strateji bilmemesi onun reddedilme olayı ile karşı karşıya kalmasının temel sebeblerindendir.

Peki aşk-meşk ilişkilerinde "seçen"kim"seçilen"kim?

Kadın mı?

Erkek mi?

Eğer kadın diyorsanız, av-avcı teorisi sizce tümden geçersizdir, bu bir safsatadır.

Sözümüzü erkek avcıdır teorisinine evet diyenler üzerinden sürdürelim.

Biri avcı durumunda ise bu doğal olarak ta "seçen"konumundadır.

Avlanmada iki şekilde olur:

-Ya sabır ve zekanızı kullanıp sürüden ayırıp kendisini özel hissettirdiğiniz birine nokta atışı yapacaksınız...

-Ya da, kalabalıktaki sürüye fazla özen göstermeden "şarjör"boşaltacaksınız, birkaç tane birden vurmanız büyük olasılık...

Reddeilmek; kadını da erkeği de üzer...

Ancak, kadını daha da fazla üzer...

Şöyleki; bir tanıdığım bir kadın her şekli ile çoğu kişinin onaylamadığı biriyle evlendi...

Söz arasında:

-Çok mu aradın bu (Ö...) ü diye sordum?

-Ne yapayım abi. Kapıma bundan başka istemeye gelen mi oldu?

"Petrol vardı da, biz mi içtik? "misali...

Kadın kısmı reddedilmeyi en çok ne zaman hisseder bilir misiniz?

Yarım bırakıldığında...

Duygusal ve tensel ilişkilerde yarım bırakılan kadın tehlikelidir...

Çeker, çektirir...

Bu tıpkı bir jokeyin potaya yakın atın ensesine basıp yarış kaybetmesine benzer...

Yarım kalan kadın:

Ya" içe kapanıp"bariyer dibinde sıkışır, çıkacak bir yol bulamaz...

Ya da virajda savrulmaya başlayıp açılır, açılır, saçılır...

İki ruh halide kabetmenin garantisidir...

Yarım bırakan erkek çoğunlukla onun ve kendi mutluluğundan endişe ettiği için korkar ve kadını yarım bırakır...

Erkek;"zararın neresinden dönersen kardır"ı o ve kendisi için düşünürken girdabın içinekendisi de girmekten kurtulamaz...

Ve şu soruyu da kendine sormadan edemez:

Acaba benim yüzümden mi hayata küstü, ya da benim yüzümden mi açılıp saçılarak kendine yakışmayacak davranışlarda bulunmaya başladı?

Halbuki; benim yanımdayken...

Boşuna söylenmemiş o söz:

"Başlanmış iş, bitmiş iştir"...

Ya hiç başlamayacaksın...

Ya da...