- Kategori
- Siyaset
Referandum sonucunun CHP’yi güçlendirmesi beklenirken parti dağılma sürecine girdi

Zaten güçsüzsen kazansan bile güçlenemezsin. Demokrasi arkasında, demokrasiye inananlar arkasında, dünyadaki cari düzen destekliyor, Atatürk’ün tapusu elinde; yine de güçsüz…
Çünkü CHP bunları taşıyacak bir parti hüviyetinde değil…
%49 almışsın, hepsi senin oyun değil ama bu başarıyı sen sağlamış görünüyorsun…
Peki, o zaman güçleneceğin yerde neden dağılıyorsun?
Çünkü sen bu ağırlığı kaldıramıyorsun…
Hala yeni kurulmuş bir parti gibi kendini ispata çalışıyorsun; sözde bayraktarlığını yaptığın demokrasi üç bin yıllık, ispata gerek var mı?
Kerim Korkut’un iddiası, Türkiye’de bu kadar demokrasiye inanan var, gücün o nedenle bu kadar…
Sağa sola yalpalayıp duruyorsun; kendin ol, hiç değilse kendin kal…
CHP’deki sorun yönetilme sorunu…
Ben olsam örneğin başkanlığa adaylık konusunu gündeme getirmezdim. Bu oyu ben başkanlığa karşıyım diye almadın mı? Ama bir yandan da aday arayışına girince kendinle çelişiyorsun… Başkanlığı kabul etmiş oluyorsun…
Biz karşıyız, ne yaparlarsa yapsınlar deyip kenara çekilecek demokrasi mücadelesine devam edecektin…
Şu girsin bu çıksın değil, kimseyi çağırmayın partiye… Orası demokrasi yuvası, kapınız daima açık olacak, isteyen girecek, isteyen çıkacak…
Acemi askerlerin birlik araması gibi politika belirlemeyeceksin, politikan belli zaten…
CHP’nin temeli laiklik artı Atatürk… Laiklik bizim bir konumuz, Atatürk de değerimiz… Ne laiklik ne de Atatürk her şey değil; ama senin için bu ikisi her şey. Sadece bu iki şey üzerine siyaset mi olur! İki direk üzerinde bina durur mu?
Referandumda %49 hayır çıkıyor, bunu sağlayan CHP’de istifalar, kongre talebi…