Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '07

 
Kategori
Güncel
 

Referandum ve seçim hesapları

Referandum ve seçim hesapları
 

Ülkemizde, seçim ve referandum sonuçlarının hesabı iki şekilde yapılıyor.
İlki, oylamaya katılanların verdikleri "evet" ya da "hayır" oylarının sayılmasıyla elde edilen meşru ve bilinen hesaplamadır. Resmi ve geçerli kabul edilen budur. Bu iş, bütün dünyada böyle yapılır. Oylamaya veya seçime katılmayanlar sayılmaz.
21 ekim referandumuyla ilgili olarak yapılan hesaplamanın sonucu rakamsal olarak; yüzde 69 evet, yüzde 31 hayır'dır.

İkincisi ise, yukarıdaki sonuçtan tatmin olamayanların yaptığı hesaplamadır.
Onlar bu hesaplamayla yeni ve bambaşka bir sonuç çıkarmaktadırlar. Görelim:
Seçmen sayısı: 42 milyon.
Referanduma katılan:28 milyon
Katılmayan:14 milyon
Evet:19 milyon
Hayır:9 milyon
Katılmayanlarla, hayır verenlerin toplamı: 23 milyon
Evet diyenlerin toplamı: 19 milyon.
Hangisi büyük? 23 mü, 19 mu? Tabi ki 23. Öyleyse referandum sonucu "hayır" dır.
Bu durumda, "hayır"cılar kazanmış oluyor. Ne güzel bir hesap !

22 Temmuz seçim sonuçları AKP yüzde 47, CHP yüzde 21, MHP yüzde 14 gibi sıralanmaktadır. Fakat memnun olmayanların burada da ayrı bir hesabı vardır. O da şöyledir. Yüzde 53, yüzde 47 den büyüktür. Artık rahatlıkla, AKP'ye hitaben şöyle denilebilir: "Sizin karşınızda yüzde elli üç var. Ona göre davranın." Bu hesaba göre, CHP'nin karşısında yüzde 79, ÖDP ve İP'nin karşısında da yüzde 99 vardır ama bu sayılmazdır. Peki nolacaktır? Böyle bir hesap yapılmayacak, kimse uyandırılmayacaktır !

3 Kasım 2002 seçimlerinde AK Parti'nin oyu yüzde 34 tür. İl Genel Meclisi seçimlerinde aldığı oy ise yüzde 41 dir. Öyledir ama gene bu, memnuniyetsiz kesim tarafından beğenilmemiştir. Önce, "yüzde 34 le yüzde 100 temsil edilmez" denilmiş sonra da bilinmeyen bir formülle oranlar, yüzde yirmibeşe çekilerek televizyonlardan günlerce; "AKP, yüzde 25 le yüzde 100 ü temsil etmeye veya yönetmeye kalkıyor" teranesi seslendirilip durulmuştur.

Sanki AKP, yüzde 34 le iktidar olmak için bir formül uydurmuştur. Sanki bu, yürürlükteki seçim kanununun sonucu değildir. Sanki, bu kanun 1987 yılında değilde, 3 Kasım 2002 de çıkarılmıştır. (1) Sanki, daha önce iktidar olan partiler bu kanunu değiştirmeye kalkmışlardır da AKP ellerine vurmuştur.

Şimdi gelelim işin püf noktasına. Gazete köşelerinde ve televizyon ekranlarında, zavallı gençlerin dinciler tarafından beyinlerinin yıkandığına hayıflananlar, kendi yıkadıkları beyinlerin niçin farkında olamamaktadırlar? Bu yanlış yönlendirmelerin sonucu; "yanlış bilgilendirme, " yani dezenformasyon değil midir? Bunun vebalini birilerinin üstlenmesi, itirafta bulunup günah çıkarması lazımdır. Bu medyatik ve iletişimsel baskının, mahalle baskısından daha etkili ve yaralayıcı olduğunun farkına varılması lazımdır.

Maalesef bu ülkede, 18 yaşını aşmış, hatta üniversiteden mezun olarak çalışma hayatına atılmış; hesaptan, kitaptan, anlayan insanlar bile bu dezenformasyonun kapsama alanındadırlar. Acaba niye?

Allah, (inanmıyorsanız "doğa" da diyebilirsiniz) bize düşünmek, yorumlamak, doğru yargılara varmak için bir yetenek bahşetmiştir. Fakat etkisi altında kaldığımız bilgi kirliliği, bu yeteneğimiz yoluyla "temyiz hakkımızı" kullanmamıza mani olmaktadır. Bunun müsebbipleri kimlerdir? Bizi, böyle yanlış yunluş hesaplarla dolduruşa getirenlerdir. Bu durumda bizler, "özgür bireyler" olduğumuzu nasıl söyleyebiliriz? Nasıl "kendimiz" olduğumuzdan bahsedebiliriz?

Yazdıklarımın üzerinde ister düşünün, isterseniz okuyup geçin. İsterseniz hiç okumayın. Bunlardan birini seçmek, sizin kendi kararınız olacaktır. Bu aynı zamanda sizin, özgür seçiminiz sayılacaktır. İdeolojiler, saplantılar, aşırılıklar ve marjinalite insanı körleştirir. Bence hayatı ve gerçekleri görmeye çalışalım. Birilerinin çemberi içinde yaşamaktan kurtulup özgür düşünmeyi öğrenelim.

(1)-http://tr.wikipedia.org/wiki/Se%C3%A7im

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..