Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '10

 
Kategori
Güncel
 

Referandumda sandıktan yüzde 50.001 ile de olsa "evet" oyu çıktı bile

Referandumda sandıktan yüzde 50.001 ile de olsa "evet" oyu çıktı bile
 

Referanduma giderken -3 (Referandumun erken tespit edilen sonucu)

Seçim ve/ veya referandum öncesi yapılan anket sonuçlarının çok kere sükut-u hayale uğrattığı bilinen bir gerçektir. Ne kadar ilmi metotlar kullanılırsa kullanılsın bu araştırmalar, "göbeğini kaşıyan adam" "dağdaki çoban" "bidon kafalı" ... diye tanımlanan (Ne kadar iğrenç benzetmeler.) seçmene uaşılamadığı için yine eksik kalacaktır, yine gerçeği yansıtmaktan uzak olacaktır.

Hatırlarsınız geçen genel seçimlerdeki özet cümleyi: "Her iki seçmenden biri AKP'ye oy verdi." Seçme hakkına sahip iki kişinin bir araya geldiklerindeki diyalogları da komikti:

-Valla ben AKP'e oy vermedim.

-Ben de vermedim yeminle.

Şaşıran şaşırana. "Yahu AKP'ye oy veren kitle nerede? Nerede bunlar? Sandığa gidip oy verdikten sonra bu kitle buhar mı oluyor?"

Oysa bilinmeyen bu kitle "sessiz çoğunluk"tur. Çığırtkanlık yapmaz. Sokaklarda konuşmaz. TV kameralarına takılmaz. Açıkoturumlara katılıp iri iri laflar etmez. Şehrine ve /veya ilçesine gelen partilileri hiçbir ayrım yapmadan, hicbir tepki göstermeden dinler, meydanlarda bağıran çağıran bindirilmiş kıtalara prim vermez. Kameraya yakalansa da ketumdur, konuşmaz. Sandığa gideceği günü bekler, susar ve bekler.

Gün gelir. Sabahın erken saatinde kalkar, düğüne gider gibi giyinir, eşini alır yanına ve sandığa gider. Besmeleyle alır eline verilen pusulayı ve mührü. Kutsal bir iş görür, seçimi. Seçim bölmesine girdiğinde sadece Allah'ı ile başbaşadır.

Kendisi adına kuru sıkı atanları; kendisine asla gerçekleşmeyen, somutlaşmayan projeler sunanları duymaz bile. Bir türlü çözülemeyen "sağduyu"suyla hiçbir felsefe doktrininin açıklayamadığı pragmatist bir halet-i ruhiye ile tercihini yapar.

Bir bakıma o mühürle o pusulaya bütün sevincini, bütün beklentilerini, bütün öfkesini... basar. Bilmem kaç yılda bir kendisine tanınan bu hakkı ciddiye alır ve "namus" kabul eder. Sonrasında da "çığırtkan azınlıklar"ın arasından bir hayal gibi sırra kadem basar. Sonuçlar üzerine onca laf edilir o oralı bile olmaz. Bilir ki sonucu yine kendi tayin etmiştir ve bilir ki yine bütün tahminleri alt üst etmiştir.

Son söz: Numan Kurtulmuş'un sloganlaştırdığı gibi, "12 Eylül 2010 Pazar günü yetmez ama evet" 13 Eylül sabahı muhalefete devam.

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..