- Kategori
- Haber
Rekâbet Kurumu
1998 senesinde ekonometri dersindeydik. Kapıdan içeriye bir asistan girdi.
O esnada ders anlatan hocamız Münevver Hanım’a yaklaşarak bizlerin de duyacağı şekilde şöyle söyledi:
“Hocam; Aydın Bey şu an konferans salonunda ve faaliyete yeni geçen Rekabet Kurumu hakkında bilgilerini paylaşacak. Mümkünse sınıftaki tüm öğrencilerle birlikte sizi de bekliyor.”
Münevver Hanım’ın[1] hiç tereddüt etmeden dersi böldüğünü ve bizi doğruca konferans salonuna doldurduğunu hatırlıyorum.
Hattâ ağzından şu cümlelerin de döküldüğü dün gibi aklımda.
“Rekabet Kurumu konusu Türkiye’de çok yeni. Benim de öğrenmek istediğim bazı detaylar var, gitmemiz iyi olur.”
Biz de Rekabet Kurumunun görevinin ne olduğunu o tarihte hiç bilmiyorduk.
Belki de aslında adını bile ilk kez duyuyorduk.
Bizi çağırtan Aydın Bey, Prof. Aydın Ayaydın’dı ve o tarihte Rekabet Kurumu başkanıydı.
Kendi aralarında anlaşarak ürünlerin serbest piyasadaki fiyatını belirlemeye yönelik kapalı kapılar ardında etik dışı ittifaklar kuran büyük firmaları tâkip ettiklerinden bahsetti.
Söz alarak bunları nasıl tespit ettiklerini sorduğumdaysa :
“Evet çok hassas bir konu. Örneğin ABD’de bir kokteylde iki büyük gazlı içecek firmasının üst düzey yetkilisinin fiyatlar genel seviyesi hakkındaki bir diyaloglarını bile ABD Rekabet Kurumunun delil olarak kabul ettiğini ve cezâlandırdığını” söylemişti.
O günden bugüne aradan çeyrek asır geçti. Rekâbet Kurumu, güncelliğini ve ehemmiyetini hâlâ koruyor.
Hele özellikle son bir aydır ülkemizde yaşadığımız fiyatlar genel düzeyindeki artıştan sonra Rekâbet Kurumunun bazı zincir marketleri nasıl da suçüstü yaptığını, yazılı delilleriyle birlikte bugünkü (19.01.2022) Milliyet gazetesinin haberinden[2] izledik.
Rekâbet Kurumunun toplamda milyarlarca TL’ye varan cezâlarının caydırıcı olup olmayacağını aslında önümüzdeki dönemlerde ancak anlayabileceğiz.
Ama unutmayın, efkâr-ı umûmiye olarak biz vatandaşlar, kesilen bu cezâların tahsil edildiğinden de haberdar olmak isteriz.
Sabrın sonu ile