Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Renkler ve ayırımı

Bu kampanya en azından bana göre değil!

Bu gün öğlen, ofiste bir arkadaşımla otururken kapı çaldı. Kapının açılmasıyla içeriye güleç yüzlü, temiz giyimli, yakışıklı mı yakışıklı ve o denli terbiyeli bir genç adam girdi. Gözleri pırıl, pırıl ve kendisi mesleğine yönelik bilgilerini aktarmakta çok hevesliydi. Bankalardan yoğun olarak kredi kartı pazarlaması üzerine, genç ve hepsi birbirinden hoş insanlar ziyarete gelirler. Hiç birisini geri çevirmek, onlara kötü davranıp kalplerini kırmak istemem. İlk çalışmaya başladığım yılların acemiliğini, ürkekliğini hatırlatır bana onların yüzlerindeki ifadeler. Çok genç oldukları için teşvik edilmelerini ve yüreklendirilmelerini isterim. Onları büyüten, okutan ve büyük emekler vererek bu günlere taşıyanları, anne ve babaları düşünürüm. Onların hatırına evlatlarını kırmam. Hoş tutarım. Ben de anne olduğum için belki de bu konuda biraz duygusal yaklaşıyorum. Terbiye kurallarını aşmadıkları sürece gelen hiç bir pazarlama elemanının yüzüne kapıyı kapatmam. Açıklamaya çalıştığım konu, bu gençler bu işten hayatlarını kazanmaya çalışırlarken, onlara destek olmaya çalışmak gerektiğine inanıyorum. Gelelim ofise gelen yakışıklı beyefendiye; ben misafirim de olduğu için ona zaman ayıramayacak durumdaydım. Fakat genç arkadaşım kararlıydı. Bir, iki ürününü tanıtmak istiyordu. Tokalaştık ve çantasından bir broşür çıkarttı. En sempatik haliyle, elinde tuttuğu pembe renkli broşürü gösterip "Bu bayanlar için özel hazırlanmış bir kart." dedi. Genç arkadaşımı ve yapmaya çalıştığı işi tenzih ederek kendi adıma, renklerle ve cinsiyetle ayırımcılığı içime sindiremediğimi söylemekten çekinmeyeceğim. Zaten doğduğumuz anda başlayan, mavi ve pembenin hakimiyeti ile devam eden cinsiyet ayrımı hep sinirlerimi bozmuştur. Broşürde yazanlara da taktım aslında. Kadınların tek ilgi alanlarının giyim, kozmetik, kuaför ve güzellik merkezleri gibi algılanmasını da çok yadırgadım doğrusu. Sanki bu ülkede yemekleri başka bir sihirli el yapıyor. Eee, dolayısıyla da market alışverişini, temizlik malzemesi alışverişini ve hatta kasap alışverişini kadınlar yapmıyor. Onlar sadece tüketiyor. Giyim ve kozmetik dışında hiçbir dertleri de yok. Kuaför salonlarından çıkmıyorlar. En büyük sıkıntıları estetik operasyonları. Broşürde yazanları okuyunca ülkemde kadının nerede görüldüğü gerçeğiyle bir kez daha yüzleşip sinir oldum. Bu ön yargılar yüzünden bir dirhem ilerleyememenin üzüntüsü içinde bunaldım. Dün aynı konuyu düşünüp hayıflanmıştım Moda Parkı’nda oynayan çocukları görünce. Erkek çocuklarının üzerinde koyu renkli giysiler, kız çocukları paso pembe, kabus gibi. Benim kızım yok. Oğullarımı da renk, renk giydirdim bu ayrıma tabi kalmasınlar diye. Mor da giyerler, yeşil de ve hatta pembe de... Şimdi bunun bir satış politikası, bir yönlendirme ve hatta bir güdüm olduğunu söyleyeceğim. Tabi ki elli kişi boğazıma yapışıp kafamı duvarlara vurmak isteyecek. "O ne demek, pembe tabii ki kız çocuk rengi." diyecekler. Ben de soruyorum, "Nereden belli, kim koymuş bu kuralı?" Ben reddediyorum. Binlerce bedava bonus verseler, cinsiyet üzerinden ayırımcılık yapan bir kartı asla almam. Kartı çıkartınca kadın olduğumu herkes anlayacak mı? Görüntümden anlaşılmıyor mu? Yada, pembe yerine neden güzel bir yeşil, yahut turkuaz kullanılmıyor? Zaten dünkü park macerasından takmıştım Bir de üstüne bu pembe kart broşürünü görünce iyice koptum.

Yok, BU KAMPANYA EN AZINDAN BANA GÖRE DEĞİL!

 
Toplam blog
: 247
: 709
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Buradayım işte. Yaşamın tam içinde. Her anın benim olduğunu bilerek. Yaşamın sadece "Şimdi" olduğun..