Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Cin çıkartma

Cin çıkartma
 

İŞTE KAÇAN CİN BURADA!.(Resim internetten alınmıştır)


Kafam karışık, ruhum sıkkın. Yaşadıklarımıza bakıp, bunları yaşatanlara kızıyorum. Sonra onlara kızmaktan vazgeçiyor, kendim de dahil olarak bize kızıyorum. Evet, bize. Halk olan, millet olan bize kızıyorum. Ektiğimizi mi biçiyoruz? Hayır, ekmedik ki biçelim. Bize kalan mirası elbirliği ile tüketmeye çalışıyoruz. Ne geldiğimiz yeri, ne de gideceğimiz yeri bilemeden ortalıkta şuursuz ruhlar şeklinde geziniyoruz. Garip bir ruh hali var hepimizde. Yazanında, çizeninde, düşüneninde, yöneteninde, yönetileninde, büyüğünde, küçüğünde, yaşlısında ve gencinde. Ben anladım durumu “İçimize cin kaçtı.” Başka bir açıklama bulamıyorum. Hani eskiler “Dilin kemiği yok” derler ya. Şimdilerde bizde dilin kemiği olmadığını tecelli eden garip olaylar sinsilesi ile görmüş oluyoruz. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bu birilerinin işine yarıyor. Düşürüp birbirimize seyredip gülüyorlar. Bir tiyatro oyunu seyreder gibi. Gündelik hayattan tutunda siyaset sahnesine kadar her yere sirayet etmiş bir söylemler zinciri kovalar durur birbirini. Birisi bir imada bulunur, diğeri imayı anladığını ifade etmeye kendini mecbur hisseder. Salak değil ya! Anladığı gibi “Şak” yapıştırır cevabını. Boğaz boğum, boğummuş. Söz çıkmadan önce o boğumları aşarken biraz düşünmek gerekirmiş. Ben, küçüklüğümden bu güne büyüklerden hep aynı şeyi duymaktan bıkmış ve hatta bezmişken, doğruluğunu orta yaşlarda anlayacağımı hiç düşünmezdim. “Söylemeden önce düşün. İki yut, bir konuş.” Evet çok haklılarmış. Yeri, mevkisi yahut yaşı kaç olursa olsun bunu destur etse insan. Söylemler çok önemli. İyisi insanı vezir, kötüsü rezil edip bırakıyor. Tıpkı yanımızda taşıdığımız insanlar gibi. Hata yapmak kula has. Bizler kul olduğumuza göre hata yaparız. “Yapabiliriz” demiyorum özellikle. Hata yatmadan bir hayat geçirmek “İnsan” denen varlık için pek mümkün olmuyor. Yaşları çok ilerlemiş nice pamuk kafalı ve pamuk sakallı insandan da duymuşsunuzdur “Keşke yapmasaydım, yahut keşke demeseydim.” İfadesiyle söyleme düşen pişmanlıkları. Hata yapanı hoş görmek, yaptığı hatayı anlayanı bağışlamaksa insan olmanın en güzel tarafı değil mi? Bir bilgeye, “Nasıl insan oluruz?” diye sormuşlar. “Üç adım atmakla”demiş. “Önce sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemen gerekir; insanlığa atılan ilk adım budur. Sana kötülük yapanlara iyilik yapabildiğin an ise, ikinci büyük adımı atar ve hakiki insan olmaya başlarsın. Nihayet, sana iyilik yapanla kötülük yapan arasında bir fark hissetmeyecek hale geldiğin zaman insansın ve insan olursun.” İnsan olmak büyük bir erdem. Bizi bundan alıkoyan sebebin “İçimize bir cin girmesi” olduğundan başka abuk bir sebep bulamıyorum. En güzel erdemle dünyaya gelip, bu erdemden vazgeçmek mantıklı değil. Bu durumda acilen hep beraber cin çıkartmalıyız. İçimizde barındırdığımız “Benlik” “Bencillik” ile karışmış durumda. Bencillik cinini çıkartınca ortada “Benlik” yani insan olmaya yetecek bir özellik kalır. Kendimizi dinlemekten, övmekten, yüceltmekten ve ne olduğumuzu şaşırmaktan böyle kurtulabilir miyiz? Kurtulacaksak hep birlikte bunu deneyelim lütfen. Kendimiz için olmasa da bu ülkeyi emanet edeceğimiz insanlar için bunu yapmaya çalışalım. Rahmetli babacığımın bir sözü hep kulağımda “Söylenmiştense, söylenmemiş her zaman kıymetlidir.” 

 
Toplam blog
: 247
: 709
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Buradayım işte. Yaşamın tam içinde. Her anın benim olduğunu bilerek. Yaşamın sadece "Şimdi" olduğun..