- Kategori
- Deneme
Renklerin rengi
Kurşun misali ağır bir umutsuzluk dolanıyor dört yanımda. Hani kuzguni siyah belirsizlikler içinde aniden beliriveren külrengi bir umutsuzluk. Boz bulanık hayallerin son varış noktası. Grinin bütün tonlarına inat, çiçeklensem diyorum erguvan rengi. Tomurcuklansam ben de, çiçeğe dursam. Çiçeklensem diyorum menekşe rengi…
Huzur gökkuşağının hangi renginde, bulamıyorum. Paletimdeki hangi boyaları karıştırırsam boyanır içimdeki kör kuyular aydınlığa? Huzuru arayışlarımda, kapatmak için kör düğüm yaralarımı, kalınca bir fırçayla geçsem yaralarımın üstünden, narçiçeği renginde sevinçlerim olur mu benimde tuvalimde? Huzur da giyildikçe eskir mi? Sararıp solar mı güneşte kalırsa? Hapsedip saklayabilir miyim beynimde iyimser gülpembeyi? Yoksa her gün yeniden camgöbeğine mi boyalamalıyım huzurun yapraklarını?
Maviye sevdam mı tükendi, ben mi yoruldum maviyi sevmekten, bilmiyorum. Mavi, kar beyazından temizdi benim gözümde. Dürüst, hoşgörülü, samimiydi. Hani en ince fikirlisi mavinin, gece mavisi… Sarı çıyanların, alıngan patateslerin türlü oyunlarına yenik mi düştü gece mavisine tutkunluğum? Her zamanki gibi derin ama bu defa gülkurusu hüzünlerin arasından donuk gözlerle bakıyor yüzüme gece mavisi. Umut güneşim batarken uzak diyarlardaki mor dağların ardına, ufuktaki bakır kızıllığında mı kaybettim mavimi?
Hayat, ateş kırmızısı; avuçlarımı yakıyor. Tutamıyorum, tutunamıyorum. Her gün gök düşler feda ediyorum, düşünce fakiri insanların kan kızılı patavatsızlıklarının her birine.
Huzur gökkuşağının neresinde, bulamıyorum... Umutsuzluk, giden günleri de gelen günleri de dar ediyor. Balköpüğü hatıralarımı yanıma alıp yitirdiğim gece mavisi çiçeğini aramaya koyuluyorum. Ayağım kiremit rengine takılıyor, sendeliyorum. Tut elimi maviyeşil; düşmek istemiyorum…