- Kategori
- Şiir
Renksiz
Yıprandığımız uzunca bir sürenin arkasına sığınmak gibiydi...
Zordu bunu yapmak!
Sonunu hayal bile edemeden,
O ana halatla sarılmış beynimin,
Emir verdiği iç güdülerimdi
Beni bu yola saptıran.
Önüme sunulmuş bir nimeti geri tepmek bu diyebilecek kadar
Aşağılamışım kendimi,
Bilmiyordum...
Avuçlarımda beliren o alevlerin,
Kasıklarımda yer edinmiş o acıların
Ve göğsümün arasında sıkışıp kalmış
O yangınların hatasıydı bu.
Onu görür görmez hissetmiştim
Yüzüme bir kara leke çalıp kaçacak olan bu kararın,
Beni nasıl değiştireceğini.
Bi ara gözlerimin parladığını,
Amaçsızca sırıttığımı farkedip utanmıştım
Ama o da hissetmiş olmalı ki bunu
Bembeyaz teninde parlayan mavi gözleriyle içime akarak,
"Buradayım" demişti.
O an sandım ki, koptu zaman ve durdu dünya.
Yüreğimi sattığım bir şeyler vardı
Ellerimdeydi, gözlerimdeydi, sözlerimdeydi...
Yüreğimi satmıştım
Ve seni sevgilim, seni...
Seni hiç ama hiç düşünmeden imzaladığım bir günahın tazminatı olacaktı bu!
O sıcak teninde unuttum kimliğimi,
Ellerim kirliydi ve tanımaya çalıştım saçlarında onu.
Senin saçlarına dokunmaya kıyamazdım bu kirli ellerle,
Ona ise dokunmaktan hiç çekinmedim.
Aklıma geldi ipek saçlarınla tanıştığım ilk gün...
Ve her bakışımda bu gözlerle yüreğine,
Takılıverirdi saçların ellerime.
Dünya dönmeye, zaman kaçarak uzaklaşmaya başladı
Gitmek istediğimi söyledim
Ellerim saçlarında bakakaldık dakikalarca.
Artık o parlayan gözleri zemheri ayında kalmış gibi kuru ve soğuktu.
Şaşkınlığını gizleyemedi,
Sustu...
"Git" dedi anlayışlı, "git"dedi utangaç, "git" dedi yalnızca,
"git"
Çılgın bir hükmedişin kurbanıydık
Ve gittim...
Artık daha sessizdi sonbahar.
Her şeye içlenmiş...
Yalancıydı ışıklar,
Her şeyi öğrenmiş...
Utanıyorum kendimden
Affedin beni desem dinlemeyecekler, susacaklar ya da git diyecekler
Çaresiz...
Ben de artık bir sözcüğün kurbanlarından biriyim
Ama ne olur bırakma beni
Seninle, yalnızca yüreğinle olmalıyım.
Dudaklarım titrese de söylerken,
Sana aşığım
Sana aşığım
Sana aşığım
Sana aşığım
Seni aldattım karıcığım!