Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '09

 
Kategori
Güncel
 

Rest Peres'e mi yoksa panel yöneticisine miydi?

Rest Peres'e mi yoksa panel yöneticisine miydi?
 

Başbakanımız


31.01.2008

Başbakanımızın bazen konuşmalarında sık sık kontrolünü kaybetmesine ve değişik konuşmalarına bizler tanık oluyorduk, biliyorduk ve alışmıştık. Davos’ta sürekli sözünü kesen ve elini laubali bir şekilde omuzuna, koluna değdiren moderatöre(toplantıyı idare eden) mi yoksa İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres’e mi tepki gösterdi? Bu ilk anlarda tam anlaşılamadı.

Simon Peres, Hamas karşısında terörle mücadele ettiklerini ve İsrail`i savunan sözlerinden sonra Başbakanımız Erdoğan`a dönerek, “eğer İstanbul`a yönelik benzer bir roket saldırısı olsaydı siz de aynısını yapardınız” demişti. Bunları söylerken de sesinin tonunu azarlarcasına yükseltmişti. İşte tam bu sırada toplantı yöneticisinin başbakana söz hakkı tanımaması ve eliyle birkaç kez ona dokunması bardağı taşıran son damla oldu.

(Hiçbir güç Türkiye Başbakanına tehditkârcasına el kol hareketleri ve yüksek sesle azarlarcasına konuşamaz ve konuşmamalıdır. Bunu yaparsa gereken dersi alır ve almalıdır. Bu ayrı bir konudur.)

Toplantıyı terk etmeden önce “Sayın Peres benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor. Bu suçluluk psikolojisi. Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları öldürdünüz. Bu insanları öldürenleri alkışlamak insanlık suçudur.” Dedikten sonra Tevrat’ tan bir satır okudu. Öldürmek yoktur dedi. İsrail hakkında yazılan bir makaleden söz etti. Nihayet sinirden kızarmış bir halde moderatöre dönerek “Benim için bundan böyle Davos bitmiştir. Davos’a bir daha gelmem” dedi ve orayı terk etti.

İşte bundan sonra sn. başbakan kendisini bekleyen medya ordusuna, sözünün kesilmesine ve Peres’e tanınan sürenin kendisine tanınmamasından ötürü toplantıyı terk ettiğini söylemesi vaziyeti yumuşatma çabasıdır bence. Peki ama neden bunu yaptı?

Günlerden beri Gazze katliamına Türk ulusunun göstermiş olduğu hassasiyeti de göz önüne alırsak, başbakanın halkın duygularına tercüman olması da doğaldır. Neticede Başbakan da etten kemikten oluşan, duyguları olan bir insandır. Bu şekilde toplantıyı terk etmesi doğrumudur, yanlış mıdır bu elbette tartışılır. Toplantıyı terk etmeden de yapabileceği çok şey vardı elbette. (Hamastan önce, taş atan çocuklara kurşunların sıkılmasını daha birçok şeyi anlatabilirdi.) Bunu bırakalım siyasiler ve başbakanın sözleriyle MONŞER ler cevaplasınlar.

Onun salonu terk etmesini, özellikle Arap ülkelerinin Hamas tedirginliği ve Gazze konusunda pısırık bir politika izlemeleri dikkate alınırsa, Türkiye'nin bölge gücü açısından son derece önemli bir çıkışı olarak mı görmeliyiz?

Dönüşündeki pankartlarda “Dünya başkanı hoş geldin” “Hoş geldin Davos fatihi” yazılacak kadar önemli bir şey mi yapmıştır başbakan? Şimdi kahraman mı olmuştur?

Yani hem Amerika’ya hem de İsrail’e gözdağı mı vermiştir?

Hiç sanmıyorum. Çünkü Kuzey Irak’ta Türk Askerinin kafasına çuval geçirildiği zaman yapması gereken çok şey vardı.

İsrail haklı mıdır? Elbette haksızdır ve savaş suçu, insanlık suçu işlemiştir yaptıklarıyla. Olanları sinirlenmeden ve hırsına yenik düşmeden akılcı sözlerle dünyanın gözleri önünde anlatma sabrını gösteremedi başbakanımız. “İşte burada “MONŞER” lerin farkı meydana çıkıyor.”

Bence bir şey kazanmadık önemli bir fırsatı heba ettik. Bu davada Arap dünyasına yaranacağız diyerek ve duygusal davranarak dünyayı karşımıza almış olduk.

Bir hata daha vardı. Başbakanımız Hamas’ın seçimle gelmiş bir iktidar olduğundan bahis ederek adeta kanatları altına aldı. Hamasın seçimle gelmesi doğrudur , doğru olmasına da, . İyi ki başbakana “sende seçimle gelmiş bir parti olan DTP ye neden selam vermiyorsun” demediler.

Din kitabından bahsetmesi de yanlıştı. Onlarda şöyle sorabilirlerdi. “Sizin kitabınızda da yetim hakkı yemek yasaklanmıştır. O zaman bu Deniz Feneri veya yolsuzluklarla neden mücadele etmiyorsunuz?”

Toplantının kalitesi düşer, barış toplantısından basit bir mahalle kavgasına dönüşmezmiydi? Sayın cumhurbaşkanımıza gelince o da başbakanımızı haklı bularak övgülü sözler söyledi. Buda yanlıştır bence. Maalesef dış politikamız çok zayıf. Biz Türkler ulus olarak merhametli ve daima zayıftan yana olan insanlarız. Bu bizim kanımızda var. İçimizden gerçek kahramanlar çok çıkmıştır mutlaka ama kahramanlık ucuz bir şey değildir. Yine de dik duruşu için başbakanımıza teşekkürler.

Sayın Emine hanıma gelince ağlamamalıydı. Bazı durumlar vardır ki kadınlar ağlamamalıdır ağlamak acizliği gösterir çoğu zaman. Hele bu bir başbakan hanımı olursa böyle durumlarda dik ve mağrur durmalıdır. Sevgiyle kalınız.

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..