Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '17

 
Kategori
Tıp
 

Retina Yırtılması - Çok ciddi bir göz hastalığı

Retina Yırtılması - Çok ciddi bir göz hastalığı
 

Gözdeki her sorunu ciddiye almalı


Arabesk filminde Şener Şen gözlerini yumarak "Allah’ım kör et beni!" diye dua eder ve gözlerini açınca bir de bakmış gerçekten kör olmuştur... Yahut José Saramago'nun Körlük adlı eserinde adam trafik ışıklarında beklerken aniden kör olur ya; işte bu ani körlük sadece filmlerde ve romanlarda olmuyor...

Evde koltukta bir şeyler okuyordum. Sağ gözümdeki görüntü aniden yarı yarıya azaldı ve önünde bir tutam saç peyda oldu. Gözlüğümü çıkardım, gözümü ve gözlüğümü sildim, görüntü kaybı aynen sürüyordu ve saç da hâlâ yerinde duruyordu. Yanında da yüzlerce nokta. Alt alta, üst üste, yan yana...Araya ne virgül karışmış ne de başka bir noktalama işareti.

Pek önemsemedim doğrusu. Eşim illa doktora gitmemi tavsiye etti, itaatkâr biriyimdir, ertesi sabah hastanenin yolunu tuttum.

Doktor inceledi, damla damlatarak inceledi, merceği büyüterek inceledi, inceledi, inceledi... Onlarca kez göz muayenesi, iki kez de lazerle göz ameliyatı olmuştum, hiçbiri bu kadar uzun sürmemişti.

 “Tansiyon veya şeker var mı?” diye sordu bir ara.

 “İkisi de yok,” dedim.

 "Hımm!" dedi bunun üstüne.

 Sonuca ulaştığını sanarak boşa umutlandım. Bir kez daha "Hımm!" dedi.

 "Nedir doktor bey?" diye sordum çekinerek.

 "Hımm!" diye cevapladı.

Sonra bir başka doktora gönderdi beni. O da gözümü uzun uzun muayene etti, bir kez olsun "Hımm!" demeden teşhisi koydu.

"Retina yırtılması!"

Bu kadar büyütecek bir şey değilmiş diye düşünecekken doktor bir konuştu, pir konuştu, iyimserliğim aniden yok oldu.

Meğerse gözün başına gelebilecek en büyük felaketlerden biriymiş, körlüğe kadar gidebilirmiş.

 "Yırtılmayı hemen lazerle bloke etmemiz lazım," dedi, "Yırtık büyürse daha olumsuz sonuçlar meydana gelebilir."

Olumsuz sonuçların neler olabileceğini söylemedi ama o anda gözü almamız, yerine nazar boncuğu takmamız gerekiyor deseydi, o ruh hâliyle itiraz etmezdim.

Lazer operasyonu iki saat kadar sürdü. Göz uyuşturuldu ama ben capcanlıydım. Gözümde onlarca defa şimşekler çaktı, bazen canım yandı. Serdeki delikanlılık bu yaşta da sürüyor, dişimi sıktım, sesimi çıkarmadım. Yirmi beş sene önce lazerle miyop ameliyatı olmuştum, o zamanın teknolojisiyle bile iki dakika sürmüştü, hiç hissetmemiştim.

Operasyondan sekiz gün sonra kontrole gittim. Doktor şüpheli bir vaziyet görmüş olmalı ki, beni hastanenin başka semtteki daha donanımlı bir yerleşimine sevk etti. Muayene sonucunda yeniden lazer operasyonu yapıldı. Elektrik işkencesi gibi mübarek, beni 12 Eylül günlerine geri götürdü. Göz damlayla uyuşturuluyor ama her on lazer atışından birinde göze manyetoyla elektrik veriliyormuş gibi canı yanıyor insanın. 

Gözümdeki bulanıklık sürüyor, önündeki saçlar hâlâ orada duruyor ve bu durum artık değişmezmiş. Lazer operasyonunun amacı tedavi değil, hasarın genişlemesine mani olmakmış. Tedavi için çetrefil ve riskli bir ameliyat lazımmış, doktor ancak son çare olarak başvuracaklarını söyledi..

Retina yırtılması miyoplarda, tansiyon ve şeker hastalarında daha sık rastlanmakla birlikte, başta talihsiz insanlar olmak üzere herkesin başına gelebilecek ve sonu körlüğe kadar gidebilecek bir göz hastalığı. Hiçbir ön belirtisi yok. Önleyici tedbir de. Hani bilgisayara çok bakan, fazla kitap okuyan, ikide bir gözü üzerine yemin eden ya da gözün kör olsun diye beddua alanlarda rastlanan bir hastalık değil.

Bazen Yaşar Kemal gibi bir yazar olmak için dua ettiğim olurdu. Polyannalık yaparsam belki de Tanrı gözden başladı beni Yaşar Kemalleştirmeye diye düşünerek teselli ediyorum kendimi.

 Eşim benden çok üzüldü hâlime. Teselli etmek için çok uğraştı, üzülme dedi.

 "Gözümdeki probleme değil, seni net olarak göremeyeceğime üzülüyorum," dedim.

 Gözleri doldu, gözüme üzülürken sözüme sevindi, hatta sözüme sevinci sanki azıcık galebe çaldı.

 Sözün özü, gözünüze gözünüz gibi bakınız diyeceğim ama ne tedbir alabileceğinize tıp henüz cevap bulabilmiş değil. Allah korusun, bir gün gözünüzde yukarıda anlattığıma benzer bir durumla karşı karşıya kalırsanız, nasılsa geçer diye düşünmeden ve hiç beklemeden doktora başvurunuz.

Son söz: Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...

 
Toplam blog
: 173
: 2173
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..