Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Rönesans ve çay va sade Kahve .....

Rönesans ve çay va sade Kahve .....
 

Resim kitap ambarından alınmıştır.


Sabah kahvesi yeni açılmış paketten ve sadesinden; büyük bir  fincan saat  09.55   iken. Yanında küçük bir tabak yaban mersini kurusu, beş adet  tuzsuz fındık. Ancak  böyle başlamadı sabah. Huzurla uyunan arada sıra belimin ağrısı ile bölünse bile,  bir gecenin ardından saat  06.00 da başladı. Uzaklarda bir genç adam o  sırada evinde tabak çanağını gazetelere sarıyor; nakliye kamyonunun şoförü karşı yaka semtinden genç adamın eşyalarını taşımak için  yola  koyuluyordu; biraz mahmur, trafiğe dair tedirgin.

Esen ise bu tedirgin annenin telefonu ile uyanmış genç adama yardım etmek için  hazırlanmaya başlıyordu. Esen diyince biraz durmak gerek  burada. Esen,  Esen  çalışkan, zeki, işkadınım Esen ama en önemlisi dost Esen. Biliyorum ki gün gelip şimdi  yazılan bu günceler de diğerleri gibi kitap olduğunda Esen inandığı ve çıktığı yolda hedefine çoktaaan varmış olacak. Çoktaaaan mesleğinin zirvesinde  kazandıklarını yine benimle paylaşıyor olacak ve eminim ki  yine bugünkü  tevazusu ve hoşgörüsü ile genç adamımla kahvaltı edip belki de bu annenin dedikodusunu yapacak. Dipnot: Gururla söylüyorum  Esen öyle herkes için  yatağından kalkmaz;  tam bir kraliçedir ve buna layıktır gönlümüzün sultanı.

Dostluklar ve insanlar en büyük zenginliktir hayatta derim ya hep. Antalya’ dan  nakliye kamyonunu bir telefon zinciri ile sağladıysam, bel ağrılarımın merhaba dediği anda oğluma Esen koştuysa söyleyin hangi para sağlar ki  bunu?

Evet, sabah altıya dönelim tekrar. Sabahın o inanılmaz güzelliği içinde önce kendimle baş başa kalma dakikalarımı yaşadım içimdeki  BEN ile  BEN'E DAİR  gündelik sorgulamalarımı; kendime ait  özel ritüelimi. Sonra sevgili  meslektaşlarımın tavsiye ettiği su jimnastiğimi ve yüzme dersimi bahçedeki  havuzumda yaptım. Sıra geldi günün en keyifli anlarına. Bu arada tabi ki İstanbul ile telefon trafiği  devam.

Demlenmiş çayımın kokusu evi sararken küçük,  yılların masasını dışarıya aldım yavaşça, bir bardak süt eşliğinde bir parça ekmek; sonra kitabım ben, çayım ve güllerim. Aaaa tabi ki ayağımın altında dolaşıp duran Fıstık unutulmasın. Sabah serini, tatlı rüzgar,  Rönesans’a dair  satırlar. Hep insan, ile başlayıp insan ile biten  sorular…..

İnsana dair düşünmek, yani kendine dair, yazdığım gibi yıllarca BEN'E DAİR  düşünmek….. bazen kendinden kaçarak, bazen kendine dönerek ama aslında kendi içinde insanı çözümlemeye girişmek…. nasıl yani değil mi? Çağlar  boyu  çeşitli isimler verilerek defalarca  yinelenmiş yenilenme ve eskime olayları  aslında  hep bizi arayış değil mi? Gerek  Rönesans insanları gerekse Anadolu ermişleri  hep aynı sorunun aslında kendilerinin peşinden koşmadı mı?

Bakın yine nerelere geldik bir sabah kahvesinden…… En iyisi  ben bu güzel Pazar sabahı için bu yazıyı kesip kendi  falıma bakayım kapattığım fincanımda….. bir  kahve içimi  gelirseniz sizin de falınıza  bakarım….

Not:  Nakliye kamyonu için telefon zincirini başlatan Sevgili Hakan’ a ve beni  ulaştırdığı  Deniz Bey’ e teşekkürlerimle…… Gün gelir onların da kimliklerini açık ederiz  izin verirlerse…..

 

24.06.2012   10.22

 

 

 
Toplam blog
: 106
: 680
Kayıt tarihi
: 17.07.07
 
 

Güneydoğu Anadolu bölgesinin Siverek  ilçesinden çıktım; üstüne Maarif Kolej eğitimi aldım ve tıp..