- Kategori
- Tarih
Rumeli’nde en son veda edilen toprak parçası, Tunadaki “Adakale” (Adaköy) Kal'â-i ada

Sultan Fatih, feth ederek Avusturya tecavüzlerine mâni olmak için buraya bir kale yapılıp Türklerin yerleştirildiği…
Alamanya içlerinden kopup gelen Tuna nehri ortasında 1.500 metre uzunluğunda 400 metre genişliğinde bir ada, Adakale..
“Kızaılelma”ya koşan, Tuna ile çoşan ama yediği darbelerle sendeleyen Milletin tam da yüreğinde bir yara..
93 harbinde (Hicri 1293) yani 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Ruslar, Meriç'i geçip İstanbul-Yeşilköy'e kadar gelirler.
Ayestefenos – Yeşilköy – anlaşmasıyla adeta SEVR yaşanır.
Rusların çok güçlenmesinden endişe eden İngiltere- Fransa’ nın başını çektiği Avrupa’nın bastırması sonucu Ruslarla, 1878 de Ayastefanos Antlaşması'nın yerini alan Berlin Antlaşması yapılır. Yardım karşılığı olarak da Kıbrıs adası İngiltere’ye kiralanır..
Bu anlaşma ile Sırbistan, Bulgaristan, Romanya ve Karadağ ayrı birer prenslik olur, Bosna-Hersek vilayeti Avusturya-Macaristan'a, Teselya Sancağı Yunanistan'a, bırakılır.
Ruslarla 1878 Berlin Antlaşması yapılırken bütün Tuna boylarını kaybettiğimiz halde nasılsa Ayastefanos Antlaşması’nda (1878) boşaltılmasına karar verilmesine rağmen , Avusturya - Macaristan, Romanya, Sırbistan sınırlarının kesiştiği noktada bulunmasından ötürü hangi devlette kalacağı belirlenemeyen Tuna’ da ki “Adakale”nin kime teslim edileceği Antlaşma metninde unutuluyor.
Tuna ve Tunaboyları elimizden çıkar gider.
Fakat, bu unutma sayesindedir ki
“Şu Ada’dan gelip geçtim,
Acı tatlı suyun içtim,
Ben yârimden ayrı düştüm,
Selamet kal şirin Ada.”
Şeklinde türkü söylenen o Demirkapı’nın kilidi konumunda ki küçük Ada da Osmanlı egemenliği sürer.
Adakale sayesinde bir avuç toprakla Tuna’ya mıhlı kalırız.
Anadolu’dan ırmak ve deniz yoluyla, güçlükle ulaşılabilecek 1300 km uzaklıkta bir toprak parçasının idare edilmesi zordur. Ancak eşine az rastlanan böyle bir durumda ilk kez bir ilçe, idari olarak İçişleri değil, Dışişleri Bakanlığı'na bağlanır.. Viyana'da bulunan Osmanlı Büyükelçiliği aracılığıyla İstanbul'daki Hariciye Nezareti'ne gönderilen istekler, raporlar aynı yoldan Adakale’ye ulaştırılır.
Orayı 1923’e kadar İstanbul’dan gönderilen Nahiye Müdürü idare eder.
Adakale'ye resmen elimizden çıkana kadar kadı tayinine devam edilir.
Hatta II. Meşrutiyet parlamento seçimlerinde, Adakaleliler de seçime katılarak, Osmanlı olduklarını tescil ederler ve adanın Osmanlı sistemi içinde olduğunu bir kere daha ele aleme gösterirler.
Ada, 12 Mayıs 1913'te Avusturya-Macaristan tarafından işgal edilerek Macaristan kısmına bağlanır. Ancak Osmanlı bu işgali kabul etmez. Ada üzerindeki hak iddiamızı sürdürür. Birinci Dünya Savaşından sonra imzalan Trianon Anlaşmasıyla ada Romanya'ya verilirse de Osmanlı Devleti bunu da tanımaz.
Angara, Lozan’a Müdahale Eder, Adakale Elden Gider
Muhteşem Süleyman Devreye Girip, Tüm İzleri Siler
Yalnızlığına eş Tuna’nın çağıldayışına karışan
“Havada kar sesi var
Başında mor fesi var
Gidin bakın şu konağa
İçinde yar sesi var.”
Diye türküler yankılanan Romanya’dan 300, Sırbistan’dan 400 metre uzaklıkta kiTuna’nın bu stratejik adası için Lozan’da büyük çaba harcanır. O sırada BMM Hükümeti de adaya Firuz Bey adında birini mülki amir olarak atar. Ama Firuz Bey, Romanya engeli nedeniyle adaya gidemez Ancak daha sonra maalesef Angara’dan gelen bir tel emri sonucu pes edilerek Romanya’ya bırakılır, Adakale..
1923 yılına kadar resmen Osmanlı/Türk kasabası hüviyetini koruyan Adakale, Rumeli’de elden çıkan en son toprak parçası olarak kayda geçer. Tuna üzerinde dalgalanan son ay yıldızlı bayrak indirilir.
Buna rağmen ahalisi hala büyük ekseriyetle Türk ‘tür.. Ada bu haliyle bile özgün yapısını korur.
Fakat, daha sonraları -Romen Kralı Şişman- Nikolay Çavuşesku oynar oyununu Nikolay Çavuşesku, Romanya tarafına bent yapar.
Gazi Osman Paşa’nın Plevne müdafaasında; yedi/ sekiz yaşlarında bir çocuk iken savaşta muhaberecilik/habercilik yaptırdığı ve “kara “lakabını verdiği, anası ve babası Ruslar tarafından şehit edildiğinden daha sonra “güreşle kızılelma'yı “ arayan "Cihan Şampiyonu Kara Ahmet " diye namlanan… Fransa da 12 Aralık 1899 resmen dünya şampiyonu olan ilk Türk pehlivanı…
Fransa’da oldukça soylu ve zengin bir ailenin kızı olan Juliette’nin aşık olarak peşine düştğü ve İstanbul’a gelip aşkından İslam’la şereflenerek "Ayşe Zarife" adını alarak evlendiği..
1902 de genç yaşta (31 yada 33 yaşında ) Sineklibakkal Sokağı’nda bulunan pehlivanlar kahvehanesinde iken “öldü” diye Eyup Sultan kabristanına defnedilen ..Fakat çıkardığı seslerin duyulması sonuca mezarı açılınca elleri, yüzü , göğsü kan içinde görülen.. Mezarda ayıkarak göğsünü parçalamasından, yanlış teşhis sonucu “ölmeden kara toprağa gömüldüğü” anlaşılan yiğidin/cihan pehlinavının güreş ustası Hızır dede ile gelip mesken tuttuğu;
500 yıllık Türk Yurdu, Adakale; Tuna’ın suyu yükseldiğinden 1972 de 1967 de iki komünist, Çavuşesku ile Tito liderliğindeki Romanya ve Yugoslavya işbirliğinde yapımına başlanan Demirkapı barajı adı verilen baraj suları altında kalır.
Tıpkı benzer kaderi paylaşan Türkiye'nin sınırları dışındaki tek toprağı olan Suriye’deki Süleyman şah Türbesi'nin yer aldığı Caber Kalesi gibi..
Neyse ki 1973 yılında yapılan “El Esad” -Tabka - Barajı yüzünden Fırat’ın suları altında kalan Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi'nin dedesi Süleyman Şah’ın türbesinin bulunduğu Suriye içindeki Caber başka yerde oluşturularak Türkiye toprağı olma hüviyetini sürdürür.. 20. Zırhlı Tugayı 3. Hudut Alay Komutanlığı 2. Hudut Taburuna bağlı bir manga asker tarafından korunan Süleyman Şah Türbesi, Türkiye ile Suriye arasında 1956 yılında Halep’te yapılan toplantıda, türbe için gönderilecek ihtiram kıtasının her ayın yedisinde değiştirilmesi kabul edilir. Günümüzde her ayın 7 ve 20’sinde karakolun ikmali sağlanmakta ve personel değişimi yapılmaktadır.
Tuna'dan Fırat'a uzanan vatan da Caber Kalası ile benzer kaderleri paylaşan ve döneminin dünya çapında en büyük nehir barajlarının biri olan Demirkapı barajına gömülen Adakale’de yaşayan bine yakın Türk ahalisi ise 1967 de Başbakan sıfatıyla (13 Eylül 1967) Romanya’yı ziyaret eden Süleyman Demirel ‘in öncülüğünde Anavatan’a getirilir.
Zira Romanya, Yugoslavya ile ortaklaşa olarak yapacağı Demirkapı (Iron Gates) barajının yapımı için ada boşaltılmak üzere Romanya ordusu 1967'de adadaki 500 evi ve yüz yılların hatırasını panzer ve patlayıcılarla yıkmış.
“Altınbaşaklıdır tarlası, bağı,
Yerliler toprağı, Zeynep Yatağı,
Sırbistan gölgesi Tuna toprağı
Gelin duvağı gibi güzel adamız,
Binlerce yıl yaşa sen çok yaşa Ada..
Atip’te tarlada ordu çarpışır,
Başıma güneşte sular akışır,
Ilk defa bakışta gönül yakışır,
Gelin duvağı gibi güzel adamız,
Gönüller bağlıdır hep sana,
Binlerce yıl yaşa sen çok yaşa ada..”
Diye diye güzellikler yaşayan ve “gelin duvağı” şeklinde adayı hafızalarına kazıyan
Adalıların bir kısmı kıyıya taşınmış, çoğu ise Türkiye'ye göçmüş. (http://www.dw.de/bir-zamanlar-adakale/a-16589289)
Böylece Barajlar Kralı lakaplı “muhteşem” Süleyman, eliyle son izler de silinir.
Bu gün Macaristan, Sırbistan ve Romanya’nın kesiştiği yerde kalan KAL’Â -I ADA’nın Tuna boylarındaki stratejik konumu bizzat 1. Mahmud’un diliyle “Mühime” defterine şu şekilde zapt edilir:
"kilid-i memleket-i Erdel ve Macar ve miftah-ı ülkât-ı Belgrad ve Tamşıvar", yani "Macaristan'ın kilidi ve Sırbistan ve Romanya'nın anahtarı"
Tuna ve boyları elden çıksada Öksüz Aşık’ın dillendirip gönüllerde yer bulan
Misal-i cennettir evvel baharı
Açılır kırmızı gülü Tuna’nın
Öter bülbülleri leyl ü neharı
Eser bad-ı saba yeli Tuna’nın
Türaba gark olmuş yerdedir yüzü
Arzulayıp akar Karadeniz’i
Selamlamış Estergon’la Budin’i
Belgrad’a uğrar yolu Tuna’nın
Alaman Dağı’ndan beri geçmiştir
Engerus ilinden yollar açmıştır
Analar ağlatıp kanlar içmiştir
Söylemeğe yoktur dili Tuna’nın
Kimse bilmez anın kandedir başı
Dalgalanıp gelir yeğindir cuşu
Eksik değil yaylasının savaşı
Leş ile doludur gölü Tuna’nın
Öksüz Âşık bunu böyle dedi mi
Selamlamış Belgrad’ı Budin’i
Almış bir ovayı akar kademi
Serhadlere uğrar yolu Tuna’nın” diyenTUNA TÜRKÜSÜ, 16. yüzyıldan buyana aşıkların dillerinden, tellerinden mazlum çoğrafyada yankılanır durur..
“Tuna Tuna Şanlı Tuna” türküsünde söylendiği gibi
“Tuna Tuna şanlı da
Tuna Ah attın beni tundan tuna
Sen uyu bülbülüm ah ben uyanayım
Tuna Tuna dalgalı Tuna
Al beni yare götür Tuna
Sen uyu bülbülüm ah ben uyanayım
Akma Tuna akma gönlüm yareli
Akma Tuna akma bahtım kareli
Sen şakı bülbülüm ah ben uyanayım” diye rüyalarımıza girer…
FATİH’DEN ATİLLA’YA
Peygamber işaretine ve övgüsüne mazhar ordu ve onun “güzel” komutanı Fatih, Doğu Roma’nın başkenti İstanbul’u 1453 de Feth eder. Fatih’in akıncıları bölge ile birlikte Adakaleyi de vatan yaparlar.
Bütün bir Avrupa ile birlikte Roma’yı titreten “Tanrı’nın Kılıcı”namlı , Papa I. Leo ’ya
“Siz şaşırmışsınız. Tanrı'nın oğlu mu olur? O tektir. ”
Diyen “göktanrı”nın kulu Atilla ise Fetih’den bin yıl önce 453 de Avrupa’nın ortasında 60 yaşında iken şüpheli bir şekilde öldürülür..
Gerdek gecesi genç hanımı tarafından zehirlenerek öldürülen Atilla’nın altın ve gümüşten bir taputa konularak Tuna’da bir yere defnedilir
Defin edenlerinde öldürüldüğünden mezar yeri bilinmeyen Atilla, mezarının “sır” olmasını istemiştir.
Lozan görüşmelerindeki heyete Ankara?dan Hüseyin Rauf (Orbay) imzalı gönderilen telgraf daki
“?... Adakale elyevm câmi-i şerifi ile 600 kadar kâmilen Müslim ve Türk ahalisiyle ve Türk mebânisiyle tamamen Türk yurdunun nefis ve hazin bir nümunesi ve tarihimizin temelinde kurulmuş bir abide hâtıratını temsil etmekte ve Tuna?nın suları bu adacığın sevahiline eski devr-i azametin hikâyatını tevdi? ederek cereyan eylemekte.”
İfadeleri Osmanlı ve Atilla hatırasıyla bir bütün olarak Türk tarihine baktığını mı özetler. Ya da Tuna’nın serinliklerine gömülen Adakale , bir milletin topyekün Avrupa serüvenini mi sırlayıp, sırtlayıp, gizler?
Ancak…
Lozan’da sırlar bile temelden kaybettiklerimiz yanında küçük ama çok küçük bir toprak parçası Adakale, İngiltere öncülüğünde Acaba Osmanlı geri gelmek için bir ayak basacağı zemin mi kolluyor korkusundaki tüm Avrupa’nın bastırması ve Angara’nın gizli teli ile elden çıkar..
Zira ..
Lozan Konferansı bilhassa İsmet İnönü, Adakale için ısrarcı olur.
Boğazın girişinde bize bıralılmak istenen Midilli’yi es geçip yeni dikte edilen sınırlardan yüzlerce kilometre uzakta bulunan küçük bir ada üzerinde ki ısrar Lozan`a katılan yabancı heyetleri çok şaşırtır.. Adalar, Kıbrıs, Hatay, Musul, Halep, Batum, Batı Trakya dururken; İsmet Paşa`nın Romanya arazisindeki Adakale`yi talep etmesi üzerine Lozan Konferansının aylarca uzaması hatta kesilmesine den bir anlam verilmez..
Sonuçta; Angara’dan gelen gizli bir tel ile İsmet İnönü, 28 Mayıs 1923`de Adakale`den vazgeçmek zorunda kalır.
İsmet İnönü hatıralarında, Adakale konusunu şöyle anlatacaktır:
`Bir mebusun hatırlatması üzerine, Tuna nehri içinde bulunan Romanya elindeki Adakale`nin de kurtarılması lazım geldiğini karar altına aldık. Adakale, Berlin Muahedesi`nde unutulmuş ve bizde kalmıştı. Bu sefer de kurtarılması karara bağlandı.`
Lozan da vatan ve milletten koparılan Adakale yıllar sonra iki diktatör Kominist anlaşarak yaptıkları planla Tüm Osmanlı hatırasını silmek üzere Miskin dede, Eren Dede, Tezveren Dede türbeleri ve bir çok sırları ile suya gömerek millet hafızasından tümüyle silmek isterler.
Yine de tabii bir müze şeklinde tamamen Türk kültürü yaşatılan Adakale’den ÜNESCO’dan çekinildiği için ;
Kale, mezarlık ve bazı tarihî – kültürel eserler yeniden yapılmak üzere Tuna’daki bir başka ada olan Şimian’a taşınır.
Osmanlı`nın adada yaptığı kale ve tarihi yapıları o kadar sağlamdır ki, tarihi yapıların taşlarında en küçük bir küf olmaması herkesi hayrete düşürür, yıkımı yapanlar şaşırıp kalır.
Adadan karaya çıkan tünellere rastlanır.
Uzmanların incelemesine göre ise, adayı yapan mimarlar, Tuna`nın suyunun yükselmesine karşı adanın etkilenmemesi için tedbir olarak kale etrafında hendekler yapmıştır..
Ancak Adakale’yi başka yerde sergilemek üzere yapılan bu proje yürümez/ yürütmezler.
Şimdilerde Şimian’da yeniden yeni Adakale olarak restore edilmek üzere bir Türk firması Şimian Ada’sını Romanya’dan 49 yıllığına kiralalamış.. . İstanbul’dan da gemi işleyecekmiş...
Ne olursa olsun Adakale, Avrupa Hakanı Atilla’dan 453 den bin sene sonra Fatih’e uzanan bağrında saklanan sırları ile millet hafızasından, çıkartılabilir mi?
Tıpkı gün yüzüne çıkacağı zamanı gözler gibi hakikatleri özler olacaktır
………………
Sözlerim çoktur irfane
Benzerim bahr-i ummane ,
Adakalesi methin
Takrir edeyim yarane
Kildim etrafini cüstucu
Altindadir demir kapu
Etrafini bend eylemis
Tuna gibi bir kanli su
Burc ü barulari muhkem
Vasfeylemek oldu elzem
Hamdolsun Allah'a daim
Fethin eyledi kerem
Üç attir anin lombari
Pekçe itmam etmis kari
Hendegi köprüsü üç kat
Seyredin fend-i küffari
Hendek içi dolu ab
Tüfenk mazgali bi-hesab
Kumbaralarin atesi
Cigerimiz itti kebab
Eylemis ol küffar bir denk
Islam ile etmeye cenk
Bir kat sarampol etrafi
Bir kat dahi çarhifelek
Bir sansi yapmis amade
Var bir kalesi balade
Hiç görülmemistir canal
Böyle metin yer dünyade
Sansidandir kale biçen
Yüz doksan ayak merdiven
Her semti gayet müskülken
Fethini gösterdi Yezdan
Basti Islam'in ayagi
Kuruldu vezir otagi
Askerlerin cümlesi
Açtilar hepsi bayragi
Topçular birden ates saçtilar
Agalar bayrak açtilar
Dayanmadilar kafirler
Birbirin kovup kaçtilar
Çektiler tigi küffare
Açtilar nice yüz yare
Çok sükür bari Hüda'ye
Aldik kaleyi bir pare
Gaziler zaptetti dagi
Eridi küffarin yagi
Seyf-i Muhammed'ten korkup
Açtilar beyaz bayragi
Himmet itti erenler
Din ugruna bas verenler
Bu cengi görmedik dirler
Tabur cengini görenler
Gaziler dir yektir Allah
Takdir eylemistir Allah
Tamisvar ile Varadin
Bize nasiptir insallah
Attilar topu tüfengi
Can ile ittiler cengi
Gazilere bahs eyledi
Vezir-i azam çelengi”
Diye anlatılan Adakale bir başka hatıra saklar..
/////////////////////
“Remezan geldi uyandı
Camiler nura boyandı
Top atıldı kandil yandı
Kalbimiz O’na inandı”
……
“Armudu bıçakladım
Yarimi kucakladım
Sandım yari yanında
Yastığı kucakladım”
………….
“Açıl ey ömrümüm varı
Bad-ı saba olmadan
Derebilsem konce gülün
Sararıp ta solmadan
Sarabilsem ince belin
Zalim engel duymadan”
…………
“Bende gittim bir geyiğin avına
Geyik çekti beni kendi dağına
Benden selam olsun nazlı yarime”
Diye söylenen nameler artık Tuna kıyılardan duyulmaz olur.
Fakat…
“TUNA ÜSTÜNDEKİ SES” de İsmail Habib’in dile getirdiği gibi
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
Tuna yalıları Türk diyarıdır.
……………………………
Nehirlerdir Türk’ün şaşmaz mühendisleri,
Her nehir Türk’ü bilir ve Türk bilir her nehri,
Tuna’nın kıyısından gitti eski Türk,
………………………………..
Geçti eski Türk, Tuna’yı da yararak,
Kaç defa, hangi defa sormayınız nafile, ……………..
O kadar çok Tuna’dan geçtiği günlerde Türk’ün.
Tuna’nın üstü, Tuna’nın altı,
Olmuştu daima Türk’ün vatanı,
Tuna’ya ruh oldu, Tuna’da yatan Türk,
Tuna yalnız vatan değil
yeni vatanlara Türk’ü gotüren eski bir yoldur
Tuna Türk o yolla gitti batı eline,
…………………………..
Doğudan gelen biz, batıda yine biz,
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.”
Şeklinde yankı bulan Tuna’nın üstündeki ses millet hafızasında kaybolmadan yaşar…
Çünkü Tuna, millet hafızasına bir başka nakşedilmiştir.
KAYNAKLAR:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Adakale
http://www.dw.de/bir-zamanlar-adakale/a-16589289)
http://ha-ber.net/index.php?option=com_content&task=view&id=13269
http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=8216
http://www.zaman.com.tr/mustafa-armagan/tuna-ya-gomulu-son-osmanli-adasi_780923.html
http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-16779-34-adakale-bir-varmis-bir-varmis.html
http://www.hazer.tv/ulkeler/romanya.html
http://www.serdarsabri.com/2009/05/sinirlari-cizmek-7.html
http://lyrics.alternatifim.com/song.asp?ID=195321&sarki=Adakale%20(S%F6zlerim%20%C7oktur)&sarkici=Muhtar%20Yahya%20Dagli
http://www.millidusunce.net/index.php?option=com_content&view=article&id=1300:tunadan-firata-adakale-le-caber&catid=85:buelent-erdl&Itemid=101
http://gazete.tiyatroterapi.com/haber_detay.asp?haberID=58
http://www.abvizyonu.com/geziler/artik-tuna-daki-son-osmanli-adasi-sular-altinda.html
http://groups.yahoo.com/neo/grou0ps/balgoc/conversations/topics/9803
http://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=222889
http://kursistem.com/adakale
http://www.forumgercek.com/avrupa/53934-adakale-romanya.html?langid=1
http://icimdengeldigigibii.blogspot.com/2010/08/dunya-sampiyonumuzun-trajik-olumu.html
http://www.ekrembugraekinci.com/makale.asp?id=185
http://tarihvakti1.wordpress.com/page/2/
http://tarihs.blogspot.com/2009/03/tarih-kulturel-cesitlilik-tuna-nn-siiri.html
http://edebiyatgalerisi.net/2011/12/oksuz-asiktan-asik-ali-tanburaciya-tuna-turkus.html/
http://www.turkucu.net/turku-sozleri.asp?turku=12601
http://anadoluhareketi.com/?Syf=26&Syz=228672
http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Karikat%C3%BCr_fatih_sultan_mehmet.JPG