- Kategori
- Sosyoloji
Rusya'nın tarihi fırsatı: Türkiye-Rusya birliği

Azıcık tarih bilgisi olanlar ABD'nin bu topraklarda yaklaşık olarak 100 yıldır ne yapmaya çalıştığını çok iyi bilmektedir. Wilson planıyla başlayan, İngiliz Lloyd George'un ülkeyi bölme planlarıyla devam eden süreçte ABD yüzmilyarlarca dolar para harcayarak Türkiye'yi PKK gibi kendi emrinden çıkmayacak, köpek gibi sahibinin istediği yere saldıracak üstüne üstlük kendisini çok sevecek bir topluluğa dönüştürerek parçalamak istedi. Bu uğurda onbinlerce Türk ve Kürt'ü vahşice katlederken gözü hiçbir şeyi görmedi.
Bu süreçte ise Rusya genelde müdahil olmamayı tercih etti. Konjonktüre göre belki ara ara PKK'ya destek vermeyi tercih etmiş olabilir. Ancak ABD kadar etkin olmadı. Hele ki ABD'nin başında bir CIA ajanı bulunan paravan örgütü IŞİD'i devreye soktuktan sonraki süreçte PKK'yı kara gücü olarak tanımlayacak kadar gövde gösterisine girişmesi ABD ile Türkiye arasındaki ipleri tamamen kopardı.
Beri yandan Ukrayna ve Suriye'deki krizde proaktif ilerlemeyle ABD terörüne set çeken Rusya bu coğrafyada ansızın önüne altın tepsiyle sunulan NATO'yu dağıtma ve ABD gibi yüzmilyarlarca dolar harcamadan 80 milyonluk Türkiye'yi kendi safına çekme fırsatına erişti.
ABD'nin PKK desteğine sürekli yeni kılıflar bulması, PKK'ya PYD demesi, tepki çekince adını "Suriye Demokratik Güçleri" olarak değiştirmesi gibi zevzekçe işlerle ilgilenmesi, bir yandan da üzerinde Amerikan bayrağı bulunan PKK-PYD bölgelerinden Türkiye'ye saldırılar düzenlenmesi Türkiye ile kopan ilişkileri artık düşmanlık seviyesine getirdi. ABD'nin gözü öyle dönmüştü ki artık neredeyse "Türkiye devlet değildir, PKK devlettir. PKK'yı tanıyoruz, Türkiye'yi tanımıyoruz" deme kıvamına gelmiştir.
İşte bu süreçte Rusya ile varılan anlaşmalar, El Bab'ta ABD ordusunun daha fazla Türk askerinin öldürülmesi için PYD'ye ağır silah yardımı yaparken bir yandan da El Bab'a daha fazla terörist gitmesi için Rakka'dan gelen yolu açık tutması, ancak buna karşın sözde koalisyondan gelmeyen yardımın Rusya'dan gelmesi Türkiye'nin tüm sempati ve desteğinin Rusya'ya kaymasını sağlamıştır.
Ancak ABD'nin gizli ajanlarıyla çıkarılan uçak krizi sürecinde Rusya'nın PKK'ya yardım yapmış olduğu gerçeğinden dolayı Türkiye ne kadar Rusya'ya karşı koşmak istese de kafasında bir acaba sorusu bulunmaktadır.
Putin eğer Türk milletini tanıyorsa bitirici vuruşu PKK üzerinden yapabileceğini biliyor olmalıdır. Eğer PKK'ya ağır bir saldırı başlatırsa, bu süreçte de Türk ordusunun yanında yer alır ve hatta ortak operasyon yürütürse artık Türkiye ile Rusya arasında Amerika ile hiç kurulamayan stratejik ortaklık gerçekten ve fiilen kurtulmuş olur.
Ruslar ABD'lilerin şakın bakışları, NATO'nun g.t korkusu ve AB'nin titremeleri altında güvenle, hem de yanına teröristleri değil 2400 yıllık ordusu olan güçlü bir devletin desteğini almış, milletinin de gönlünü kazanmış olarak bu topraklara iner.
Rusya'nın bu konudaki avantajlarından bir diğeri de Suriye'deki statüsüdür. ABD, hiçbir resmi sıfatı olmadığı halde Suriye'ye PKK ile girmiş ve Suriye topraklarının 3'te birine el koymuştur. Oysa Rusya Suriye devletinin isteği ile gitmiş ve orada PKK ya da IŞİD gibi aracı bir unsurla değil, doğrudan Rus desveltinin resmi üniformalarıyla işe dahil olmuştur.
Ayrıca PKK'nın el koyduğunu söylediği topraklar hala resmi olarak Suriye topraklarıdır. Dolayısıyla PKK'ya karşı yürütülecek bir harekat Suriye'nin toprak bütünlüğü kapsamında gerçekleştirilecektir. Üstelik bunu yaptığı anda Türkiye'nin desteği de arkasında olacaktır. Bu aynı zamanda an itibariyle Suriye içerisinde muhalif görünen Türkmen grupların tek bir hareketle Rusya saflarına geçerek ABD'li teröristlerin üzerine yürümesi şeklinde geniş bir saha desteğiyle de pekişecektir.
Yani Rusya şu anda önünde duran onlarca iyi seçenekten hangisini tercih edeceğini düşünebilecek kadar iyi kartlara sahiptir. PKK'ya karşı yürütülecek tek bir ölümcül harekatla birlikte;
1) Türkiye'nin desteği alınacaktır.
2) Suriye'deki Türkmenlerin desteği alınacaktır.
3) Suriye'deki ABD yanlısı olmayan muhalif gruplar uzlaşmaya katılacak ve Rus saflarına geçecek ve Suriye'nin bütünlüğü güçlenecektir.
4) Rusya'nın güç ve etkinliği pekişecektir.
5) ABD'nin savaşı sürdürme stratejisi ağır darbe alacaktır.
6) NATO'nun Suriye topraklarını parçalama girişimleri tamamen suya düşecektir.
7)Türkiye'nin NATO'dan çıkmasının önü açılmış olacaktır.
8) ABD ortadoğudaki en tehlikeli ve Rusya'ya en yakın üssünü içindeki 80 milyon insanla birlikte yitirmiş olacaktır
Rusya'nın bunu yapmak için ne beklediğini ise belki şu şekilde yorumlayabiliriz. Gerekli hazırlıkları yapıyorlar. Çünkü ABD biricik PKK'cığını yitirmek istemeyecektir. PKK dediğimiz şey sonuçta ABD'nin NATO ve AB eliyle Türkiye'yi yok etmek için sürekli desteklediği bir örgüttür.
İŞte Rusya'nın etkili planı da tam bu noktada devreye girebilir. PKK'nın bitirilmesi demek AB'nin elinin kırılması, ABD'nin ortadoğu planlarının kontrolden çıkması ve Türkiye'nin NATO'dan çıkması demektir. Bir taşla ABD'nin tek dünya devleti zırvasını tarihe gömmektir.
Üstelik bunun için Türk ordusuna ABD'nin PKK'ya yaptığı gibi milyarlarca dolar silah yardımı yapmasına gerek yoktur. Türkiye zaten bir orduya sahiptir. Sadece onun arkasına geçerek ABD'nin saldırılarına karşı gücünü göstermesi yeterlidir. Bunu yaptığında da "Teröre karşı Türkiye'ye destek veriyorum" deyip işin içinden çıkması en azından sosyal açıdan mümkündür. ABD gibi bir terör örgütüne yardım yapıp sonra kılfını uydurma gibi bir emeğe hiç gerek yoktur.
Sözün özü Rusya şu an SSCB'nin dağılmasından ve hatta ikinci dünya savaşından bu yana hiç bu kadar büyük bir şans yakalamamıştı. Putin zekasında bir adamın bunu affedeceğini düşünmüyorum. Eğer Rusya bu altın fırsatı kaçıracak olursa belki bir daha bu şanslar ayağına hiç gelmeyebilir...