- Kategori
- Edebiyat
Şâir Sultanlar

"Bu "bir" uğraş sonunda bildim; "yüz bin" nedir?.."
MURADÎ (II.Murad)
Çelebi Sultan Mehmed’in oğlu, Yıldırım Bayezid’in torunudur. ”Ebulhayr” olarak anılmıştır. Babasının ölümü üzerine Vali olarak bulunduğu Amasya’dan Bursa’ya gelmiş, 18 yaşında tahta geçmiştir.
Devletin dirliğini ve düzenini sağladıktan sonra oğlu Şehzade I. Mehmed’i (Fatih) devletin başına çağırarak bir süre köşesine çekilmiş; fakat oğlunun pek genç ve deneyimsiz olması nedeniyle, “çağrı” üzerine, tekrar devletin başına geçmiştir. Devletin düzenini yeniden tesis ettikten birkaç ay sonra ölmüştür. Bursa’da yatmaktadır. Mezarının üstü açıktır. “Allah’ın rahmeti üzerime gelsin” vasiyetine istinaden mezarının üstü açık bırakılmıştır.
II. Murad güçlü bir Şâirdir. Yaşamı boyunca sevgilisi Sırp Prensesi Mara’ya olan delicesine aşkı unutulmayan özelliklerindendir. Bu sevginin Şairliğine ve içli yönüne (sanatçı ruhuna) etkisi büyüktür.
Şâirliği için, “Sehi Bey Tezkiresi”nde Sehi Bey, “Bugünkü Türkçe'nin karşılığı ile, şunları söyler: “ Çok üstün derecede hoş doğuşlu ve ince yaradılışlı şiirler söylerdi.Nazma (şiir) gücü yeten Padişah’tı.Hatta konuşurken, çoğu vakit duygularını nazım halinde söylerdi.”
Muradî mahlasını (takma ad) kullanan II. Murad’ın şiirlerinden örnekler:
1.
Tenim nizâr olalı bilmedim karar nedir
Bilemeyince beni bilmedim ki yâr nedir
Miyân-ı âb ile hâki koyup halas oldum
Düşüp denizine bildim ki cüybâr nedir
Yüzüm vücuduna sürdüm hayat edip ilmim
Bu elf cehd ile bildim ki sad hezar nedir
Tınab-ı himmet ile haymen oldu ber eflak
Urundu habl-i yakîn anladım ki ter nedir
Edib ü ismet ile çün edeptedir bu Murad
Kelâmın anlamayan bilmedi vekar nedir
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ İLE:
Tenim zayıf düşünceye dek bilmedim dinlenme, karar nedir?
Kendimi bilmeyince ben, bilmedim ki yar nedir?
Suyun ortası ile toprağı bırakıp kurtuldum,
Düşüp denizin bildim ırmak nedir?
Yüzüm vücuduna sürdüm, bilgime canlılık kazandırıp
Bu “bir”* uğraş sonunda bildim yüz bin** nedir?
O’nun yardım ipiyle çadırım kuruldu bulutlara
Bağlandı “yakîn” olmanın ipi, anlamam ben ter nedir?
Terbiye ve dürüstlükte edep içredir bu Murad***
Sözünü anlamayan bilmedi ağır başlılık nedir?
*/*
*Elif:”Bir”lik, Allah’ın birliği
**sad hezar: yüz bin, sayısız, sonsuz
***Murad: “Tevriye” ile, II.Murad ve “dilek, arzu”
2.
Bu hüsn-i cihan ara peyda neden olmuştur
Bu izzet-i bî hemta peyda neden olmuştur
Mihr-ü kamer envarı dünyayı muhit oldu
Bu kudret ü bu ezva peyda neden olmuştur
Encar temevüçte eşcar teselsülde
Deryab yedi derya peyda neden olmuştur
Harf ile nukat geldi bir yire kelâm oldu
Bu ilm ile bu ma’nâ peyda neden olmuştur
Gel anla Muradî’nin bu kavl-i muammasın
Levh ü kalem ü inşa peyda neden olmuştur
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ İLE:
Evreni süsleyen bu güzellik neden ortaya çıkmıştır?
Bu benzersiz yücelik neden ortaya çıkmıştır?
Güneşle ay’ın nurları dünyayı çevreledi.
Bu kudretle bu ışıklar, nasıl oldu da ortaya çıkmıştır?
Denizler dalgalanmada ağaç süre gitmede(=sürgün vermede)
Dikkat et, kavra! Bu yedi deniz neden ortaya çıkmıştır
Harf ile nokta geldi “Bir Yere”; “Söz” oldu…
Bu bilimle bu anlam neden ortaya çıkmıştır?
Gel anla, Murâdî’nin bu muammalı sözünü
Ezelde “Yazı”mızın yazıldığı kağıt, onu yazan kalem ve bu yazı nasıl ortaya çıkmıştır?
3.
Bana sundular ezel bezminde çün cam-ı safa
Pür safa olup özümden geçmişim ben mutlaka
Nolduğumu bilmedim kalmadı benlikten eser
Pes erişti sem’ime bir hoş nida-yı can feza
Eyyühel müştak irci’ v’etrükülgam v’ebtahic
(Leyse mislük le firâke fi’l ebed min beynenâ)*
Çün işittim bu nidayı kesbedip bunca ferah
Kalmadı asla kusurum eyledim hamd ü sena
Bir acep halim işittim kendi kendimden yine
Didi kim “niçin dürür halinden öz halin hafa”
Pes cevabını verip didi Muradî merd olan
Kimsene halini bilmez hal eder halinde ca
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ İLE:
Çünkü ezel sofrasında sundular bana mutluluk kadehini
Görüyorum neşe ile coşup özümden geçtiğimi
Ne halde olduğumu bilmez oldum, kalmadı benlikten eser
Sonradan kulağım, cana can katan bir ses işitti.
“Ey bana susamış olan! Dön bana, bırak sevinci tasayı
(Leyse mislük la firake fil edep min beynena)*
Bu sözü işitince bunca rahatlık duyarak
Kalmadı eksiğim eyledim Rabbime şükür
Şaşılacak biçimde kendimden bir hal sezindim, bir şeyler işittim.
Dedi ki; “niçin senin öz ve asıl halin dış halinden gizli?”
Verdi cevabını Murâdî: “Merd olan kimse
Ne halde olduğunu bilmez, onun halinde başka bir “HAL”, yer tutar.”
*/*
*(Ey özlenen insan, geri dön, kederlenme, senin benzerin yok.Seninle sonsuzlukta beraberiz.)
Yegâh Elif Mirzâde