Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '11

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

S.T,H.T,G.E,Ş.Y ve Siirtli Hamlet ile Siirt'i kalkındırmak....

S.T,H.T,G.E,Ş.Y ve Siirtli Hamlet ile Siirt'i kalkındırmak....
 

 N.Ç davası ve sonrasında yaşananlar kamuoyu vicdanını rahatsız etmişti. Skandallara doymayan yargı sürecimiz şimdi Siirt’te yaşanan tecavüz skandalının 30 Kasım’da görülecek davasına kilitlendi. Yargının bir şekilde N.Ç davasında “rıza” saydığı tecavüz eylemleri vicdanları kanata dursun Siirt’te bu kez işler tecavüzcüler açısından o kadar kolay olacağa benzemiyor diyecektim ama isterseniz şimdi internette yer alan habere bir bakalım;

“S.T,

H.T,

G.E,

Ş.Y.

Her biri daha oyun çağında gencecik kız çocuklarıydı.

Çok sayıda erkek; aralarında bakkal, manav, tuhafiyeci ve kamu görevlileri var. Bu kız çocuklarına tecavüz etti.

H.T ve S.T tecavüze artık dayanamadı ve Nisan ayında rehber öğretmenlerine anlattı.

35 kişi gözaltına alındı.

Siirt Savcılığı 15’ini tutukladı.

Tecavüzcüler arasında bir de okulun müdür yardımcısı vardı: Fahrettin Kuzu.

Kuzu, skandalın ortaya çıkmasıyla birlikte emekli oldu ve ortadan kayboldu.

Mahkemede şimdi 10’u tutuklu, 35 sanığı yargılıyor. Sanıklar için 15’er yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Siirt Ağır Ceza Mahkemesi, 30 Kasım’da bu dava için yeniden toplanacak.

Davada basına yasak getirildi. Dava sanki gözlerden ırak tutulmak istenirken, Siirtli yüzlerce genç biraraya geldi ve Siirtli Hamlet Sanat ve Kütür Platformu’nu oluşturdu.

Platformun kurucu lideri Ferit Yüksek’in  30 Kasım için YENİTAN’a yazdığı yazıyı Milliyet bloga taşıyorum;

“Son zamanlarda o kadar sapıttık ki, artık ufacık kız çocuklarına göz koyar olmuşuz.

Onları seks oyunlarımıza ortak etmişiz.

Onların oynayacağı oyunun 'seks oyunu' olmaması gerektiğini bilerek...

Sırf kendi egomuzu tatmin etmek için...

Sırf erkek hegemonyasının varlığına sığınarak...

Erkek odaklı yasalara...

Erkek odaklı dini kurallara...

Erkek odaklı ahlak ve törelere güvenerek..

Üstelik biz bu oyunları ufacık çocuklarla oynarken, mühendismişiz, öğretmenmişiz, yüzbaşıymışız, esnafmışız, tüccarmışız, devlet görevlisiymişiz...

Kısacası aslında herbirimiz ayrı bir hayvanmışız, onursuzmuşuz, şerefsizmişiz.

****

Kendi kızlarımızı kendimiz gibi sapıklardan uzak koymaya çalışırken...

Biz başkalarının 'kız çocuklarını' kullanmaktan hiç çekinmemiş...

Gocunmamış ve vicdan azabı duymamışız.

Üstelik artık önümüzde Mardinli N.Ç’nin Yargıtay kararı var. Yargıtay, “rıza ile tecavüze evet” derken, hukuk, ahlak vicdan adına insanlıkla ilgili herşey altüst oldu.

Belki de ‘Artık bizim önümüzde hiç kimse duramaz’ diyorsunuz...

Ama hayır, yanılıyorsunuz...

Siirt’e gelin ve görün.

S.T, H.T, G.E ve Ş.Y’ye tecavüz davaları 30 Kasım’da Siirt Adlyesi’nde görülecek.

Siirtli Hamlet Platformu, 14 bin gençle orada olacak.

Tecavüzcüler,

Vicdansızlar,

Kaçacak deliğiniz kalmadı, hepsini tıkadık...

Bu kez hakimler daha dikkatli karar vereceklerdir. En azından biz böyle umut ediyoruz.

****

Siirtli Hamlet dört ay önce yola çıktı.

Uyuyan şehrin genç çığlıkları” kapladı her yeri.

Sloganımız bu: Uyuyan şehrin genç çığlıkları...

Siirtli Hamlet Sanat ve Kültür Platformu, sadece 30 Kasım’da değil sonuna kadar kız kardeşlerimizin arkasında duracak.

Bu davada 35 kişi yargılanıyor.

Biri firarda...

Firardaki adam Siirt'in ileri gelen zengin bir ailesi mensup. Aile siyaseten güçlü v.s.

Bunları biliyoruz ama yapacak bir şey yok. Biz 30 Kasım’da kız kardeşlerimizin tam arkasında duracağız.

Çünkü Siirtliler bu ayıpla yaşayamazlar.

Bu memleket Siirt’i sapıklarıyla değil, ilim, irfan görmüş gençleriyle tanımalı.

Tüm Türkiye, uyuyan şehrin genç çığlıklarına kulak vermeli.

30 Kasım’da Siirt’in gençlerini, kız kardeşlerimizi yalnız bırakmayın."

***

F.Yüksek’in sözünü ettiği Fahrettin Kuzu Güvenlik Kuvvetlerinin Batmanda gerçekleştirdiği bir operasyon ile yakalandı.

İnternete düşen operasyon ile ilgili ayrıntılar şöyle,”Siirt'te, Nisan 2010 tarihinde 2'si kız kardeş 4 ilköğretim okulu öğrencisine cinsel istismarda bulundukları gerekçesiyle 35 kişi ile birlikte hakkında dava açılan ve 19 aydır aranan Gazi İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Fahrettin Kuzu, Batman'da düzenlenen operasyonla yakalandı.
19 aydır aranan Fahrettin Kuzu geçtiğimiz akşam Batman ve Siirt Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin ortak gerçekleştirdiği operasyonda yakalanarak Siirt'e getirildi. Siirt Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube müdürü Gülbey Yolcu, 19 aydır firari olarak aranan Fahrettin Kuzu'nun dün gece Batman'da yakalandığını belirterek, "Yakalanması için 19 aydır çalışıyorduk. Batman'a gelip ev tuttuğunu ve yerleşmek üzere olduğu istihbaratını aldıktan sonra Batman polisi ile eve yerleşmek üzereyken yakaladık. Siirt Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgudan sonra mahkemeye çıkarılacak
”dedi.

***

Sonuç yerine…

30 kasım'da Siirt'te görülecek dava  konusu ile Siirtli Hamlet adlı film  projesindeki tecavüz konusundaki benzerlik dikkat çekici. Film projesinin senaryosundan sözkonusu bölüm;

“…Bir lise müdürü bir kız öğrenciye tecavüz etmiş ve kızın ailesi de durumu öğrenmiştir. Lisenin müdürü olay fazla büyümeden kapatmak istemiş ve bir aracıyla kızın babasına para göndermiştir. Ayrıca Kızın babası Selami kızı Şükriyeyi namusunu temizlemek adına ahıra kapatmış ve ahırın tavanına da bir dar ağacı kurmuştur. Selaminin oğlu Mehmet bu durumu hazmedememektedir. Okul çıkışı müdürü kollar ve onu silahla vurur…”

***

Siirt'in film projesiHamlet'in kaderini ve gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz.

İlgilenenler için;

 

  

FİLMİN OYUNCU KADROSU

Yakında Yeni Kadromuzla Aranızdayız.

 

FİLMİN YÖNETMENİ

Görüşmeler Sürüyor ...

 

FİLMİN KONSEPT DANIŞMANI

Coşkun Aral

 

FİLMİN PROJE ASİSTANLARI

Selin Demircioğlu

Zuhal Kılıç

 

FİLMİN HUKUK DANIŞMANI

Avukat İlyas Geyik

 

FİLMİN SENARİSTİ

Murat ÖZDİL

 

FİLMİN YAPIMCI ŞİRKETİ

Görüşmeler Sürüyor ...

 

FİLMİN ÇEKİM YERLERİ

İstanbul >> Adana >> Siirt

 

FİLMİN SPONSORLARI

Görüşmeler Sürüyor ...

 

FİLMİN AMACI

Yaklaşık 30 yıldır Siirt şehrinin de içinde bulunduğu bölge terör ve savaşla anıldı… Bu süreç içerisinde bölgeden büyük göçler yaşandı… Peki bölgeyle ilgili televizyon veya sinema projesi bağlamında bugüne kadar ne yapıldı?

• Terörü konu alan diziler

• Ağam Paşam dizileri

• Töre dizileri

Sinemada da bunun türevleri olan işler çıkıyor karşımıza birkaç istisna dışında.

Biz bu durumu gördük ve bu projede Siirtli olmayan ; hatta İstanbullu bir üçkağıtçının gözünden baktık Siirte , Siirtin sorunlarına , Siirt insanına. Yetkin bir komedi dilinden de faydalanarak insancıl bir hikaye elde ettik. Nitekim mesajımızın geniş kitlelere ulaşabilmesi için bu gerekliydi.

Ve çok şaşırtıcı bir şekilde biz projemizi eşe dosta duyurmak amacındayken Facebook sayfamızda şimdiden 14.000 kişilik bir hayran kitlesine ulaştık.

İnternet sitemiz her gün yüzlerce sabırsız genç tarafından tıklanmakta. Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki Siirtli gençlerin amatörce hazırladıkları tanıtım teaserları şimdiden binlerce kere tıkmaya başladı bile…

Biz kendi hayalimizi büyük sanırken Siirtli bizim sorumluluklarımızı arttırdı ve prodüksiyon olanaklarını zorlamak adına elimizden gelenin daha da fazlasını yapabilmek üzere hazırlık çalışmalarımızı hızlandırdık böylece. Daha hazırlık aşamasında projeyi sabırsızlık ve merakla bekleyen bu denli geniş bir izleyici kitlesi için elimizden geleni yapıyoruz.

Tabii projeyi tasarlarken gidelim , filmi çekelim , dönelim düşüncesinde de olmadık…

Projede Siirt’in genç yeteneklerine de yer vermek istedik ve en az on – on beş irili ufaklı rol ayırdık.

Siirt halkını da projeye dahil etmek için üç bin kişinin kadrajda olacağı yani bugüne kadar Türk Sinema Tarihinde çekilmiş en kalabalık sahneyi tasarladık.

Bu sahneyi de Siirt insanına yakın zamanda medya tarafından yapılmış büyük bir haksızlığa dikkat çekmek için yaptık.

Siirtli Hamlet insana dair sorunların evrenselliğini hatırlatıyor bize. İşte Hamlet vurgusu da bu yüzden çok önemli ve çarpıcı. Dünya sanatına mal olmuş bir eser olan Hamlet oyununun o muhteşem ve en ünlü tiradından Siirt insanının ve özellikle de gençliğinin sorunlarına güçlü bir vurgu yaparak belirttik bu evrenselliği…

“Ya olacaksın … Ya da öleceksin…”

Mesele işte böyle “to be or not to be…” sorunsalına bağlanmıyormuydu hepimiz için de…

Biz iyilikleri güzellikleri hayal ettik… Hayal ettiklerimizi de projemize yansıttık…Düşüncelerin zihinlerimizi karartmasına izin vermeden…

Yoksa yine Hamlet’in bu tiradın sonunda:

“İşte bunları düşündükçe ödlek zavallılar olup çıkıyoruz hepimiz. Bulutlara tırmanan iddialı hayaller kuruyoruz ama düşünce ve korkularımız bizi hayallerimizden uzaklaştırıyor ve hayallerimiz bulutlara karışarak rüzgarla yok olup gidiyorlar.”

Dediği gibi bir son beklerdi hayallerimizi…

İnandık , hayalimizi ortaya koyduk ve Yüreğimizden geçeni projemize döktük vesselam…

Devam filmleri için şimdiden birkaç şehirden hoş sponsorluk teklifleri almamız da gururumuzu ayrıca okşuyor.

Facebook linkimiz: http://www.facebook.com/?ref=home#!/groups/siirtlihamlet/

Resmi İnternet Sitemiz: www.siirtlihamlet.com

E-Mail: siirtlihamlet@gmail.com

İrtibat Tel: 0 (544) 965 49 64

Twitter Adresimiz : https://twitter.com/#!/SRTLHAMLET

PROJE TASARIMI VE HİKAYE : FERİT YÜKSEK ÖZGÜN SENARYO : MURAT ÖZDİL

 

FİLMİN KONUSU

Filmimiz Adana’da dolandırdığı adamlardan kaçarken trafik kazası geçiren ve tesadüfen Siirt otobüsüne binerek Siirt’e gelen aslen İstanbullu olan Artiz Şeref’in Siirt’te, Siirtli hammet ve etrafındakilerle yaşadığı maceralarını anlatmaktadır.

Şeref nedeninin bilmediğimiz bir trafik kazası geçirmiştir. Araba’nın içinde baygın halde otururken gözlerini aralar. Sırt çantası aklına gelir. Çantasını alır ve arabadan çıkar. Kısa süre ormanlık bir alanda yürüdükten sonra şehirlerarası yolun kenarına gelir. Yol kenarında otostop yapmaya başlar. Birkaç başarısız deneme , dayak yeme ve taciz tehlikesinden sonra bir otobüsü durdurmayı başarır ve biner. Otobüs Siirt’e doğru yol almaktadır ve mola vermeyecektir.

Bu sıralarda Annesinin de ölümünden sonra hayallerinin ve gerçek ailesinin peşinde İstanbu’a gitmek için hazırlıklarını tamamlayan “ÖKSÜZ HAMMET” Tillo’da son turist kafilesini gezdirmekte ve Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.’nin 300 yıl önce yaptığı ve şeyhinin baş ucuna merceklerle günün ilk ışığını taşıyan düzeneği anlatmaktadır.

Hammet Veysel Karani kabrinin başına gelir ve dua eder onu yetiştirme yurdundan alan annesi ve babası için. Gerçek anne babaları olmadıklarını bilmesine rağmen kendisine bakan aileye ölümlerine kadar bakarak vefa borcunu ödeyen Veysel Karani beldesinin vefalı evladı Öksüz Hammet’in en büyük merakı kitaplar ve sinemadır. Ergen yaşlarında Siirt’in seyircisizlikten batan son sinemasında makinistlik yapan Hammet sinema kapandıktan sonra bir kitapçı dükkanı açmıştır. Bir yandan da şehre tek tük gelen turist kafilelerini gezdirmektedir. Dükkanından gelen geçen kitapların çoğunu okumuştur. Annesinin de ölümünden sonra hem gerçek ailesini aramak hem de artist olmak isteğiyle İstanbul’a gitmek için Otogar’a gelir.

Bu arada Şeref’in bindiği otobüs de Siirt otogarına varmıştır. O sırada Öksüz Hammet de doğduğu ve büyüdüğü şehirden ayrılacak olmanın verdiği buruklukla otogar’da bir bankta oturmakta ve otobüsünün kalkmasını beklemektedir. Şeref Hammet’in yanına oturur ve ateş ister. Hammet onu önce tanımaz. Sonra daha dikkatli bakar ve tanır.

Şeref bir dönem oyunculuk yapmış ve beş altı filmde küçük roller oynamıştır. Hammet bu filmlerin hepsini seyretmiş ve ilk defa beyaz perdede gördüğü bir aktörü karşısında kanlı canlı görmektedir. Heyecanından ne diyeceğini bilemeyen Hammet’in aksine Şeref’in canı sıkılır önce bu karşılaşmaya. Ancak Şeref kısa bir süre de olsa Siirt’te kalacaktır. Hammet’le olan sohbetleri ona bir fikir ve bir fırsat sunar. Eski aktör ve yılların dolandırıcısı Şeref Siirt’te bir Tiyatro Okulu açmaya karar verir ve Hammet’i de İstanbul’a gitmemeye ikna eder. Zamanı geldiğinde beraber gideceklerdir İstanbul’a ve Şeref onu filmcilik camiası ile tanıştıracaktır. Hammet sevinerek kabul eder.

Bu arada şehirde canı sıkıcı bir olay vuku bulmuştur. Bir lise müdürü bir kız öğrenciye tecavüz etmiş ve kızın ailesi de durumu öğrenmiştir. Lisenin müdürü olay fazla büyümeden kapatmak istemiş ve bir aracıyla kızın babasına para göndermiştir. Ayrıca Kızın babası Selami kızı Şükriyeyi namusunu temizlemek adına ahıra kapatmış ve ahırın tavanına da bir dar ağacı kurmuştur. Selaminin oğlu Mehmet bu durumu hazmedememektedir. Okul çıkışı müdürü kollar ve onu silahla vurur.

Önce tiyatro okulunu kurmaları gerekmektedir. Öksüz Hammet’in entelektüel yönünü keşfeder önce Şeref. Onu tiyatro meseleleriyle ilgili konuşturur ve öğrendikleriyle şehrin ileri gelenlerine kendini kültürlü bir tiyatro adamı olarak kakalar. Belediye’den eskilik bir yer tahsisi alırlar. Tahsis edilen yer aslında bir vatandaşa aittir ve şehrin zenginlerinden birine yeri satmak için anlaşmıştır. Yeri satın almış olan Şehmus belediyeyi sıkıştırmaktadır tahsis için. Buraya Benzin İstasyonu kurma niyetindedir nitekim. Belediye de bu ihtilaflı yeri Şeref ve Hammet’e tahsis eder ve sözleşme yapar.

Şehmus şehirde tefecilik de yapan zenginlerindendir. Bir yandan her türlü kazanca göz kırparken camide ön sıraları kimselere kaptırmayanlardandır. Bir büyük baş hayvan tesisi kurarken Şehmus’dan uzun vadeli ve senetle borç alan Yusuf’un başına çok fena bir olay gelir. Hayvanlarının yarısı hastalanır ve telef olur. Şehmus’a borcunu ödeyemeyecek duruma gelir. Ne dediyse de Borcunu erteletmeyi başaramayan Yusuf büyük bir endişe ve umutsuzluğa kapılmıştır…

Sıra Tiyatro Okulu’na öğrenci bulmaya geldiğinde sıkıntı yaşanır. Belediye bazı işçilerini öğrenci yazdırır. Birkaç üniversite öğrencisi de katılır ancak katılım yeterli değildir. Hammet bir yolunu bularak halktan da kursa katılım sağlar.

Bu arada Hammet Şeref’e bir ev tutar. Ev sahibinin kızı Şeref’e tutulur ancak kızın iki de ağabeyi vardır. Şeref için bu kız imtihan gibi bir şeydir. Gerçi Şeref de kızdan hoşlanmaktadır ama ağabeylerinin de şakası varmış gibi görünmemektedir. Hem hiç hoşlanmamaktadırlar Şeref’ten. Hammet’in de hoşlandığı bir kız vardır ama kız üniversitelidir ve İstanbulludur. Kız kursa kayıt olurken tutulur Hammet bu kıza ama hiç ümitli değildir.

Kızkardeşine tecavüz eden okul müdürünü vuran Mehmet Savcıya verdiği ifadesinde her şeyi anlatır. Savcı konuyla ilgilenir ancak Mehmet’in tecavüze uğrayan kız kardeşi Şükriye, üzerindeki baskılara daha fazla dayanamamış ve intihar etmiştir. Bu mahkeme sürecinde delilleri azaltan bir durum olarak karşımıza çıkacaktır. Nitekim mahkeme sürecinde okul müdürü serbest kalır. Bu durum şehirde huzursuzluğu daha da arttırır.

Şeref daha önce tiyatro eğitimi almış olduğu için pratik deneyimi vardır. Atelye çalışmalarını idare etmektedir. Hammet de hem kantini işletmekte , hem de kursa katılmaya çalışmaktadır. Bu arada Şeref’in ev sahibinin kızı da korucu abisinin eşliğinde kursa gelip gitmektedir.

Tiyatro kursu devam ederken bir beklenti de ortaya çıkar. Bir oyun sahneleme. Şeref yine tıkanır. Şehri ileri gelenleri ve lisenin edebiyat öğretmeni müdahale etmeye çalışırlar oyun seçimine. Her biri de sanat şah eseri oyunlar yazmıştır. Şeref her birine mavi boncuk dağıtırken kara kara düşünmektedir. Hammet’in gönlünde de bir fikir vardır. Shakespeare’in “HAMLET” ini sahnelemek. Şeref önce güler bu fikre… Sonra Hammet’i kırmak istemez. Suya sabuna dokunmayan bir oyun sahnelemenin en iyi yolu budur. Metni valiliğe gönderirler. Ancak Hammet’teki metinde yazar’ın adı yazmamaktadır. Valilik oyunu bunlar yazdı zannederek sakıncalı yerler görür. Sakıncalı yerleri düzeltmelerini ister. Oyunu Hammet kursiyerlere anlattığında oyunda yine birlikte bazı değişiklikler yapmaya başlarlar. Şeref ve Hammet bu değişikliklerden hoşnut olmaya başlamışlardır. Ortaya kendine özgü bir Hamlet oyunu çıkacaktır.

Şeref’in aklında bir organizasyon fikri vardır. Ahmet’in yetiştirme yurdundan olamsı ona bu organizasyonu “YETİŞTİRME YURDU YARARINA” yapma fikrini de vermiştir.İki günlük organizasyonun ilk günü sinema ve Tiyatro gösterimi ; ikinci günü de konser yapılacaktır. Şeref işi bir hayli büyük düşünmüş ve sponsorluk için esnafı yoklamaya başlamıştır bile. Aslında Şeref’in niyeti konser paralarını toparlayıp kaçmaktır.

Nihayet organizasyon günü iyice yaklaşır. Bu sırada tiyatro ekibindeki oyunculardan belediyede işçi olan birinin oğlu askerden tezkere alarak döner. Bu adamın bir oğlu da dağdadır. Oyun günü iki kardeş babalarının tiyatro gösterisini yan yana izleyeceklerdir..

Gösteri gününden bir gün öncedir bu ve “Hamlet”i oynayacak olan oyuncu oynamak istemediğini söyler. Bu bir üniversite öğrencisidir ve Yeri benzin istasyonu yapmak isteyen Şeyhmus’tan para almıştır oynamamak için. Bu arada Şeref’in peşindeki adamlar da Şeref’i bulmuştur ve öldürmekle tehtid ederler. Şeref onlara borcunu ödeyeceğini söylemektedir. Bütün bu konuşmaları Hammet duymuş ve yıkılmıştır.

Tiyatro Okuluyla işini gören Şehmus bir yandan da Mehmet’in kız kardeşi Şükriyeye tecavüz eden okul müdürüne bilenmektedir. Nitekim olayı medya duymuş ve farklı şekilde aksettirmektedir. Şehmus adamları sayesinde halkı kışkırtır ve tecavüzcü müdürün evinin önüne toplar. Şeref , Hammet ve Belediye başkanı da olayı duyar ve halkı sakinleştirmeye çalışırlar. Bir yandan da Şehmus’a borçlarını ödeyemeyeceğini anlayan Yusuf fare zehiri içerek intihar eder. Yusuf kalan hayvanlarından birkaçını icradan kaçırmayı başarmış ve parasını da oğlu Burhana bırakmıştır. Burhan uykusundan uyandığında babasını ölü bulur.

Babasının ölümüyle sarsılan Burhan halkı galeyana getirmiş olan Şehmus’un yüzüne babasının ona bıraktığı paraları çarpar ve oracığa çökerek ağlamaya başlar.

Olaylar yatıştığında gelen polise okul müdürü kızmaktadır ancak hiç beklenmedik bir şey olur ve polis iki ailenin daha şikayeti üzerine müdürü tutuklar.

Şeref Hamlet’i kime oynatacağını kara kara düşünürken Ahmet sahneye çıkar ve “HAMLET” oyunundaki o ölümsüz “YAŞAMAK YA DA ÖLMEK” tiradını atar. Şeref’in gözlerinin içi parlamıştır ancak Hammet yıkılmış bir vaziyettedir.

Ertesi gün enteresan

bir “HAMLET” gösterimi olur. Aynı gün Şeref sponsor paralarını toparlamayı başarmıştır. Paraları toplayıp kaçacağı sırada Ahmet evine gelir ve lafla onu fena halde hırpalar. Şeref paraları almadan çıkar evden. Hammet arkasından gider paraları da alarak. Bu arada Şeref’in peşindeki adamlar onu bir köşede sıkıştırmışlardır. Adamlar Şeref’i vurdukları sırada Hammet yetişir ve paraları vererek Şeref’i kurtarır. Şeref’in yarası hafiftir. Şeref’e aşık olan kızın ağabeyleri de silah seslerine gelmiştir ve adamların peşlerine düşerler ve paraları kurtarırlar. Yalnız Şeref’in foyası fena halde ortaya çıkmıştır. Kızın ağabeyleri Şeref’e çok kızarlar.

Konserin olacağı gün…

Şeref uyanır…Çanta’yı baş ucunda bulur. Hammet çoktan uyanmış ve kahvaltı hazırlamıştır. Ancak büyük bir sorunları vardır. Şeref getireceğini söylediği hiçbir ünlüyle görüşmemiştir bile. Hammet ile birlikte Belediye başkanına giderler ve Siirt kökenli ünlü yıldızlarla görüşmeler yaparlar. Hepsi de tamam der.

Konser yapılır…

Konser devam ederken Şeref hazırladığı valizlerini almış otogarın yolunu tutmuştur bile. Hammet fark eder durumu ve ona yetişmek için otogarın yolunu tutar.

Filmin başında oturdukları bankta bulur Şeref’i ve yanına oturur. Aralarında duygusal bir konuşma geçer. Şeref’in otobüsünün kalkacağı sırada Şeref’e aşık olan kız da gelir otogara. Şeref kendine inanmamaktadır kendine göre. Bu kadar temiz insanları hak etmemektedir. Hem onun şehri İstanbul’dur. Kız bekleyeceğini söyler… Şeref otobüse biner. Otübüs hareket ettikten sonra durdurur otobüsü ve iner.

Şeref onu seven bir dostu, sevdiği kızı ve Siirt’i terk edip gidememiştir

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..