- Kategori
- Gündelik Yaşam
Saat
Saat 4’ü çoktan geçmiş 5'in elini tutuyordu
Ojeyi sabaha karşı sürmeye karar verdim. Sokak lambalarının odamın içine dolan sarı ışığında.
Vişneçürüğü rengi seçtim.
Camı açtım, içeriye ani bir nergis kokusu doldu. Habersiz gelen, en sevdiğim, gülümsetti.
Kapıda sessiz bir tıklama duydum
Bilgisayarda açık olan duygusal filmi durdurdum
Seher vakti kapımı tıklatacak yakınlıkta kimsem yoktu
Ben, kitaplarım, biten kahve fincanım, beklemeyi unuttuğum sen bir de ayaklarıma dolanan kediler…
Bugün vardı ama sonrası için planım hiç yoktu. Plan yapmadım, planlar beni yoruyordu. Beklentilerse planların uzantısı oluyordu, beklemiyordum da.
Bir daha tıklandı kapı
Üzerimdeki dizi çıkmış pijamaya aldırmadan, henüz kurumamış ojelerimle kapıyı açtım
Sokak lambasının loş ışığı yüzünü aydınlatmaya yetmiyordu, belli belirsiz.
Sesini unutmaya yüz tuttuğum biri omuzlarından ihanet akarak içeri girdi
“Susadım. Su var mı?” çıktı ağzından ilk.
Mutfağa yöneldim. “Soğuk mu istersin?”
“Hıhı.”
Dolaptan içinde her daim limon olan cam sürahimi çıkardım. Suyun içindeki limon tadını severim.
Raftaki bardağa uzandım.
Bardağı mermer tezgaha yavaşça bıraktım
Bileğimde her daim duran siyah lastik tokamla ensemden omuzlara inmekte olan saçlarımı tepemde topladım
Yüzüne baktım, bardağı uzattım.
Suyu tek nefeste içti.
Beklediğim konuşma yolda sandım
Derin bir nefes aldı.
Ellerini sakallarında uzunca gezdirdi.
“Ateşin var mı?” dedi.
Tezgahın üstündeki gümüş rengi çakmağı uzattım
Gümüş rengi çakmak uzun, ince parmaklarından yere düşünce irkildim
Ojeyi devirdim.
Bembeyaz masanın üstü vişneçürüğü oldu
“Müzeyyen” dedi ve durdu.
Bu hali beni çıldırtıyordu. Ben avaz avazken karşımda ihtişamlı bir sakinlikle oturması
“Müzeyyen, yeter!” dedi.
Kafamı kaldırdım, gözlerine baktım. Çok içine baktım.
“Neden?” demek geldi içimden, diyemedim.
Kapıyı çarpıp gitti.
Kulağımda anlamsız bir çınlama, boş bir uğultu, havada kalan cümleler, avaz avaz bir sessizlik…
Özensiz, ayaküstü sohbetler, sarhoş sevişmeler gibi…
Sanki bir daha asla olmayacakmış gibi
Haksız da değildik. Bazen olmazdı...
Mutfakta oje ve nergis kokusu birbirine karıştı.
Artık saatin neyi geçip geçmediğinin hiçbir önemi yoktu, ben benden geçmişken…