- Kategori
- Anneler Günü
Saatler hiç durmasın.

Yollardaki çaylar berbattı. Her seferinde, Pozantıya varınca anneme telefon eder "çayı demledin mi?" anne derdim. Son 1 saat hiç bitmeyecekmiş gibi gelirdi.
Toroslar'dan inerken vücudumuzu saran, nem değil, sanki ANNEM'di. Eve varınca, sarılma koklaşma faslının ardından , sevdiğim yemekler , börekler gelir, koyu bir sohbet başlardı. Babamdan gizli , sigara içmek için salona kaçardık.Her gelişimizde salondaki saatin durduğunu görür, babama şuna bir baktırın derdim.Bozuk saat 16:45 'i gösteriyordu.
Yıllar böyle gelip gitmekle geçiyor, .bozuk saat hep 16:45 'te duruyordu...
2000 yılı en sıcak Ağustos aylarından birini yaşıyordu.Sivas'ta bile dışarı çıkamaz olmuştuk. Telefonda bir ses, "annem hastalandı, Adana'ya götürüyoruz" sizde oraya gelin diyordu...
Apar topar hazırlandık.5 saatte Adana'ya girdiğimizi hatırlıyorum. Beyin kanaması geçirmiş, yoğun bakımdaydı. Zorla görüş izni aldım. Eşimle beraber yanına çıktım. Öptüm, kokladım. "Hepimiz buradayız, seni kurtarağız anne" diyebildim. "Allah hepinizden razı olsun, boynum çok ağrıyor" dedi..Yastıktandır anne dedim.Yastığını düzelttim. Vedalaştık.
Ertesi gün ve bir sonraki gün , tablo gittikçe kötüye gitti.Ödem bütün beyni sarıyordu...
2000 yılı 10 Agustos, birileri geldi , "başınız sağolsun" dedi.Dünya başıma yıkıldı.Sanki gizli bir güç bana , hastanenin lobisindeki kocaman saati gösteriyordu.Saat 16:45 'i gösteriyordu...
"Pozantı'dayız anne, çayı koy geliyoruz......"
Anneler Günün kutlu olsun..Mekanın cennet olsun.