- Kategori
- Şiir
Saatler kırmızı
Dağıtırım bu barı, dedim.
Abi yapar mısın gerçekten, dedi Süleyman.
Hayır, sen varken yapmam…
Bir öğleden sonra başında bandana olan genç çocuk
bir şey sorabilir miyim, eğer kızmassanız, dedi.
Soracağın soruya bağlı, dedim ona.
Çekinerek de olsa sordu.
Rakıyı, gündüz içmek rahatsız etmiyor mu?
Başındaki seni rahatsız etmiyor mu?
Düşündü biraz, anladım, dedi.
Bitmedi, dedim ve kolunu kavradım.
Saygı insana duyulur, içkiye değil…
Eyvallah...
Anadolu’nun göbek çukurunda
bir duble rakıyı rahat içemiyorum,
nereye gideyim?
Savaş öncesi sessizliği olan
sakin bir kadın vardı
seni anlayabileceğimi anlamamanı
anlayamıyorum, dedim kadına.
Bir daha görmedim onu.
Anlamadı herhalde…
Kadınlar çoğunlukta ama faydaları yok
ölüm var baş ucumda
ocakta yemek misali kokusunu alıyorum
çağıldayan su sesinde akşamı
ya da güneşin son damlasını gören biri olmak
orada gülümseyen gölgeler arasında
bir dal kırıldı adımı söyleyen herkesin öldüğü ormanda
son tutulmanın güneş tarafından reddedildiği
birkaç kadının bacak arasına sığındığı akşamda
kan tükürdü ses
ve yırtıldı ansız
zaman yaşlı, zaman kambur
zaman istenmeyen
elleri olmayan bir şeyin kollarında
tükendi…
“Yort savul,” dediler ya da Sait Faik gibi:
“yırtık para kokan nefesiyle şairler sarmış şehirleri,
ölü bekleyen imam gibi bekliyorlar…”
Bir vatos misali
suda yükselen ada üzerinde
son kara parçasına
İda dağı değil ha
ya da Olympos
sıradan bir kaya parçasına işlediler
ahenkli kıtalara dizdiler şiiri
ve kıtalar arası nefes gibi çekildi
Ece’nin Yort Savul’u…
Bizi doldurdular diyorum size
insan diye doldurdular içimizi
anlamadık nereye geldiğimizi
saat başı nöbetlerde birer şiir yazdırdı
elleri kan taşı tutan hakimler
bir çalışma gerekliydi önce
gülümseyen ve sırtıma takılan olta misali
beni yukarı çeken demokraside
silahsız çocukların
silahlı çocuklar doğurduğu
ortadoğu dudaklar açıldı
kansız gülün son demine
ve bir şahit gerekiyordu
tanrının var olduğunu söylemeye
adına sin dediler…
Düş dökülüyor toprağa
bir akşamüstü nerede olduğunu bilen
ama neden orada olduğunu bilmeyen adamın
gözlerine bakan kadın çoğalıyor
kadınlar
kadın gibi kadınlar
daha dün kadın oldular
ama kadınlar
sağım solum önüm arkam kadın
kadından bol bir şey yok
ah bir dokunabilsem onlara…
Burada bütün saatler kırmızı…