Sabit fikirlilik

İnsan ilişkilerinde sizi diğerlerinden soyutlayan ve iletişimi zayıflatan bir hastalıktır sabit fikirlilik... Ve maalesef şu anki Fenerbahçe'de bunu fazlasıyla görmekteyiz.

Geçen hafta yaşanılan yenilgi sonrası taraflı tarafsız herkesin birleştiği bir nokta vardı Fenerbahçe bu taktikle oynamamalı... Eğer ki bu taktikte ısrar edilecekse de o haftaki oyuncularla oynanmamalı ve bazı değişiklikler yapılmalı.

Fenerbahçe'nin teknik direktörü Sayın Aykut Kocaman, Alex'i göndermesindeki en önemli neden olarak sisteme uymaması olarak göstermişti. Ancak tüm taraftarın beklentisi Alex'in gitmesinden sonra takımın taktiğinin değişeceği yönündeyken bu olmadı. Ve yazık ki onun yerine onun yeteneğinin binde birine sahip Christian'ı oynatmaya devam etti. Futbolu biraz bilen taraftarın bile geldiği günden beridir hiç hoşlanmadığı bu oyuncuyu oynatmadaki ısrarı anlaşılamaz bir durum. Çünkü bu oyuncu; ruhsuz, koşmayan,  ne pres yapma, ne çalım atma, ne yaratıcı pas verme ne de düzgün şut çekme (-ki birileri geçen yıl atmış olduğu golleri örnek gösterebilir ama ben de on şutun birinin kaleyi bulmasından daha doğal ne olabilir ki derim) yetenekleri olmayan bir futbolcu. Bu oyuncuyu geçen hafta o pozisyonda oynatmaya devam etti ve eleştirildi. Ama sabitfikirlilik devam etti ve son Mersin İdman Yurdu maçında da aynı şekilde oynatıldı. 

Diğer bir problem Kuyt'a gelince. Kuyt ilk geldiği günlerde takımın en iyi oyuncusuydu. Koşuyor, pres yapıyor, asist yapıyor, pozisyon yaratıyor, takımın skor yükünü çekiyor ve en önemlisi takıma hırs ve pozitif enerji veriyordu.Ancak ne yazık ki son beş maçtır takımın en kötüsü. Burada yine bir teknik direktörlük zaafiyeti yaşanmakta. Çünkü takımın çalışmadığı, kondisyonunun kötü olduğu apaçık ortada. Kuyt gibi tekniği kısıtlı ve sadece fizik gücü ve oyun zekasıyla oynayan futbolcular fiziki olarak iyi değillerse, bir takımın en verimsiz oyuncusu durumuna düşerler. Bu futbolcunun Avrupa Şampiyonası'ndan sonra fazla dinlenmeden, sezon başı hazırlılarının tamamına katılmadan geldiğini ve bu duruma rağmen takımın en diri futbolcusu olduğunu düşünürsek Fenerbahçe'nin nasıl bir teknik kadroyla çalıştırıldığı ve kondisyonunun ne kadar kötü olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Çünkü aynı durum Meireles için de geçerli. Takıma ilk geldiğinde diriliği ile birleşen presi, oyun zekası, yaratıcılığı, zamanında müdahaleleri ile taraftarın sevgilisi haline gelen oyuncu şuanda tabiri caizse yürüyemeyecek durumda ve taraftarın hedefindeki isimlerden.

Bunların hepsinin ötesinde Webo geldikten sonra takımın çift forvete döneceğini düşünen herkes maalesef bunu bulamadı ve sabit fikirli teknik direktör Sayın Aykut Kocaman'ın dahihane buluşuyla Sow kanatlara çekilip Webo tek forvet olarak oynatıldı. Ceza sahası içerisinde topla buluştuğu zaman her zaman tehlikeli olan Sow resmen takımı sabote edercesine kanat futbolcusu yapılmaya çalışılıyor... Elde kanat futbolcusu olarak oynatılabilecek Stoch, Caner ve Krasic varken !

Mersin İdman Yurdu maçında ikinci yarıya gökten zembille inmişçesine bir değişiklik yapılarak başlandı ve Christian-Caner değişikliği yapıldı. Ve takım son üç yıldır ilk defa bu kadar yaratıcı oldu çünkü çift forvete dönüldü. Sow-Webo ikilisi beraber süper bir ikili oldular ve arkalarında Emre onları çok iyi organize etti. Ama takımın el freni Sayın teknik direktörümüz yapacağını yaptı ve Kuyt-Mehmet Topal değişikliğini yaptı. Ve takım her zamanki zevk vermez oyununa geri döndü.

Başlığa geri dönecek olursak... Sabit fikirlilik.... Geçen maç eleştirilen kadroyu ve oyun planını hiçbir değişiklik yapmadan aynen bu maça çıkarmak. Sırf eleştirilerle (doğru olsa bile) taktiği ve oyuncuları değiştirdi dedirtmemek... Sabirfikirlilik... Üç yıldır takımın başındaki teknik direktörün bir sistem oluşturamamasına rağmen, bu işi yapamadığını cümle alemin söylemesine rağmen, camiada ve taraftarda bölünme yapmasına rağmen sırf eleştirilerle (doğru olsa bile) teknik direktörü değiştirdi dedirtmemek... Yanlışın üzerinde ısrarcı olmak...