Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '14

 
Kategori
Deneme
 

Saçma inançlarımız-2 /Eden bulur

Saçma inançlarımız-2 /Eden bulur
 

Yani birisi bir kötülük ederse Allah ona cezasını verirmiş. Eğer denildiği gibi kötülük edenler bir gün bunun bedelini ödüyorsa kanuna hapse ne gerek var ki, onları tutuklamayalım, hapse atmayalım; hem biz cezalandıralım hem de Allah’ından mı bulsunlar!

Ama sanki hayat da biraz öyle… Ona buna kötülük yapan, yuva yıkan, insanları döven öldüren, malını mülkünü elinden alan kimseler ettiklerini buluyorlar gibi mi yoksa bize mi öyle geliyor?

“Bitli sakallı derviş” deyimi bana ait ve ilmi temellere dayanmayan safsata edebiyatıyla topluma sözde yön verdiğini (toplumu aydınlattığını) sanan eski devirlerin dede baba tayfasını ifade ediyor. İşte bunların din ve töre kaynaklı hamasi söylemleri kuşaktan kuşağa geçerek iyilik-doğruluk masalları şeklinde toplumda bir kültür oluşmuş.

Bu kültür diyor ki eden bulur; yani kötülük edenler bunun karşılığını görür, hem de bu dünyada. Adam kötülük etti, hapse attık. Çıktı ama yetmedi denilene göre ettiğini çekti, öldü. Yetmeyecek, bir de öbür dünya var, cehennemde yanacak! Bu ne ya, bir suçtan dolayı adama üç defa ceza mı verilecek!

Çok önemli bir konu da böyle kötülük edenler nasılsa ettiğini çeker, Allah cezasını verir diyerek boş veriyoruz ve bu yüzden insanlar daha fazla kötülük yapma cesareti buluyorlar. “Allah’a havale ediyorum” lafı bir kere son derece yanlış; her yanlış davranışın dünyada bir cezası olması ve bizim bu kişiyi cezalandırmamız gerekir. Yalnız bir durum var; biz ceza verdiğimiz kişinin öbür tarafta da cezalandırıldığını bilmiyoruz. Adama idam cezası verip astık. Öbür tarafta da Allah cehennemde yaktı. Öbür taraf seni ilgilendirmez mi deniliyor acaba? Değilse bir kişiye aynı suçtan iki defa ceza verilemez de…

Konuyu nerelere getirdik… Bitli sakallı dervişlerin, dede babaların yarattığı kültürle büyüyen nesil “eden bulur” diyor… Biz ise bunun yanlış olduğunu, böyle bir şeyin olamayacağını söylüyoruz. Bize örnekler veriyorlar “ Komşusunun evini yakan adamın ayakları yandı. Suçsuz birine namus iftirası attı Allah onu felç etti vs.” İlk bakışta “Doğru valla” diyorsun; ama ayakları yanan ve felç olan adamların gerçek hikâyesini öğrendiğinde birinin sobayı söndürmeden yattığını yangının bundan çıktığını, diğerininse günde üç paket sigara içtiğini öğreniyorsun. Yani eden bulur hikâye, ilgisi alakası yok!

Eden buluyorsa aslında iyi oluyor; çünkü biliyoruz ki gerçek cezalandırma ilahidir. Yani ayrıca bir sürü kötülüğe ne kanun ne de bizler ceza vermiyoruz/veremiyoruz; herkesin ettiği yanına kalıyor. Yani böyle denildiği gibi eden buluyorsa gerçekten iyi oluyor!

Bir de hani dedik ya sanki “eden bulur” sözünü doğrular gibi kötülük edenlerin ayağına dolaşıyor. “Eden bulur” a inanmıyor, bunun ilahi bir yönünün olmadığını düşünüyorsak bu ibret niteliğindeki beklenmeyen encamları da açıklamamız lazım. Adam misalen hiç olmayacak şekilde köprünün kenarında yürürken aşağı düşüp ölüyor. Elbette bunun da açıklaması var. Kötülük edenler işledikleri suçun etkisiyle yaşamlarında hep panik halindeler. Yakalanırım korkusu ya da vicdanları rahat değil. Veya affedilmez ağır suç işlemişler bu suç da ortaya çıkmamışsa vicdan azabıyla kendilerini içkiye vs veriyorlar; sağlıkları, dengeleri bozuluyor. İşte bizleri şaşırtan, eden bulur dedirten encamların açıklaması.

Toplumun bu olguya yaslanmasını da değerlendirmek lazım… Gerçekten de ülkemizde her üç kişiden ikisi “eden bulur” anlayışına inanıyor. Ama nedense elli milyon kişinin böyledir dediği bu toplumsal olguyla alakalı ne bilimsel bir inceleme ne de ulemanın fetvası var. “Eden bulur” Türkiye’de kader gibi…

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..