- Kategori
- Güncel
Sadece bir gece mi?
“Bütün geceler Kadir gecesi değildir. Ancak her gecenin Kadir Gecesi olma ihtimali de yok değildir” MEVLANA
Işığın eser miktarda olduğu doğal bir yerdeyim. Cırcır böceklerinin ve denizin dalga sesinin dışında bir ses yok. Soluktan insan sesleri gelse de onları duymamaya gayret ediyorum ya da artık duymuyorum. Günün alabildiğine sıcaklığına karşın gecenin serinliği ruhumu da serinletiyor. Çakıl taşlarının üstünde ıssız kumsalda biraz daha ormana doğru ilerliyorum ki yere değmiş olan bu yıldızlara dokunabileyim. Ama korkuyorum da olası tehlikelere karşı temkinli olmak yönünde büyütülmüşüz; kendimi bu korkudan alıkoyamıyorum. Elbette yıldızlar, deniz ve ağaçlar bana bir şey yapmaz ama nefs sahibi olanlar öyle mi ya. Dedim ya korkudan kurtulamamışım. Zaten annem de habire uyarıp duruyor haydi gel artık oralar çok ıssız yalnız kalma. Kurtlarla Koşan kadınlardaki kurt masalını hatırlasam da daha ileri gidemiyorum.
Önceden yıldızları seyrettiğimde, siyah bir kadifenin üstünde mücevherler gibi gelirdi, şiir gibi dokunurlardı yüreğime. İçimdeki coşku tarifsiz olurdu. Şimdi ise bambaşka bir his var içimde. Bu anlatılması zor bir duygu ya da varoluş biçimi nerdeyse imkansız kelimelere dökmeye kalkınca. Muazzam bir varoluş karşısındaki hem biricikliğini hem hiçliğini birarada yaşatıyor. Nasıl söylemeli bu katrilyonlarca sayıda yıldızın ışık yolunun içinde hem kayboluyor hem kendimi buluyorum. Hani başka türlü olmaya imkan tanımayan bir Rabbin duygusu ile birlik yaşıyorum.
Denizin dalgası kimi usul, kimi deli ama asla birbirinin aynı olmayan ton ve hızda kumlara ulaşırken ben sermest olmuş, dili tutulmuş biçare gibiyim. Rabbim, Halikım, yerleri gökleri yaratan sonsuz boyutta Sonsuzluğum! Anlamamı kolaylaştır. Her eksiğimi nurunla tamamla diye ancak dua edebiliyorum. Bu gece Kadir mi, Sen herşeye Kâdir olan bu geceyi benim için Kadir yapar mısın diyorum.
Hani o nefsime yenik düştüğüm, hani o öfkelere kapıldığım, hani sahiplenip de kıskançlıktan deliye döndüğüm, tutunup tutunup bırakamadığım makamlar, eşyalar, insanlar için kendime zulmettiğim, hani o yarattıklarını görmemi istediğin ama benim görmezden geldiğim zamanları benim için yur, yıkar mısın Nurunla? O halifem dediğin halde, biricikliğimi her bir hücreme nakşettiğin halde, bir kendini bilmez olarak yaşadığım bunca zamanı benim için yeniden değerlendirme fırsatına dönüştürür müsün?
Ey Rabbim! Bu yarattığın alemlerin ve karşısında dilimin tutulduğu göklerin ve yıldızlarının sayısınca kusurlarımı bağışlar mısın? Bağışlama yetisini bana da bahşeder misin? Her farkettirdiğin hatayı onarma erdemi ver!
Her bir hücreme kodladığın bilgileri senin için “ayn” olanları, benim de insanlığın hizmetine sunabilmem için âyân eder misin? Ne iyiyi ne kötüyü sahiplenmeden hayrı görmeyi, edep gereği olanı olduğu gibi kabul edip yaşamayı nasip eder misin?,
Özümdekini varoluşa çıkartmak için senin dokunmana bendekini açmana ve bunun idrakine ihtiyacım var. Tüm bunlar için bana ruh ve irade ver! Hakikati gören ve yaşayanlardan olmayı nasip et! Yerler ve Gökler arasında yarattığın her varlığa başta kendim olmak üzere, sevgiyle, saygıyla, şefkatle bakıp dokunabilmeyi nasip et! Varoluşumu gerçekleştirmek için gerekli olan ruh ve iradeyi bana ver! Zorlukla karşılaştığım her seferinde ümitsizliğe kapılmama izin verme! Yeryüzündeki bir kutsal olduğumun, yer ve gök arasındaki köprülüğümün ve ışığımın her daim bilincinde ve farkında olmamı nasip et! Sadece bir tek geceyi değil; bütün geceleri, bütün gündüzleri ve hatta anları Kadir olarak yaşamayı, Kadir bilenlerden ve kadri bilinenlerden olmayı nasip et! Yarattığın bütün bilinçli varlıklar senin Sevgini, Şifanı, Huzurunu ve Nurunu yaşasınlar. Dinimiz Ak, Yolumuz Ak, Ruhumuz Ak olsun! Bilgimiz Hikmetle birge olsun! İyilerle iyiliklerle bir ve beraber eyle! Olsun Allah’ım olsun! Şimdi şimdi şimdi.