Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Portakal Çiçeği ve FISILTI

http://blog.milliyet.com.tr/elvince

13 Temmuz '07

 
Kategori
Kitap
 

Safran Sarı ve düşündürdükleri

Safran Sarı ve düşündürdükleri
 

İki gün içerisinde ikişer saat ayırarak okumayı "başarabildiğim", “ Sarı Safran” kocaman bir hayal kırıklığı oldu içimde; çift kaşarlı bir tostu ısırdığınız da tostun içinde hiç kaşlar olmadığını fark eden beyninizle, tostu aç olduğunuz için yemenizi emreden midenizin içine düştüğü hayal kırıklığı gibi…

Her satırı, bilindik bir sona doğru giden, bilindik bir yola, en bilindik şekilde ışık tutuyordu. Romanın sonunu tahmin edebilmiştim ve bu bende övünç hissi yaratmaktan çok “ Sarı Safran” a yüklediğim misyonun-kendimce- büyüklüğünden ötürü beynimi şekillenen sorulara ev sahipliği yapmaya zorladı.

Sorular- cevaplar, "Safran Sarı" yı okuyan her insanda özellikle kadınlarda mutlaka değişiklikler gösterecekti. Bu sorular- cevaplar kendince olacaktı her okuyucunun.

İlk sorum bana yönelik bir eleştiriyi de içinde barındırıyordu “ Neden sevememiştim ben bu romanı ve neden bu kadar tanıdık bir kokuyla buram buram yeşil çam kokarak çıkıvermişti karşıma?

"İnci Aral ve yazarlığının otuzuncu yılında yazılmış bir romandı oysa’’

Anlayamamaktan, satır aralarını okuyamamaktan üstlendiği misyonu ve devam niteliği taşıyan içeriğini hissedememekten korktum bir an ama çabuk geçti bu korku…

Alışkın olmamama rağmen romanı okurken satır atlamak istiyordum. Satır atlamaktan imtina ederek -zorlansamda- eksiksiz okudum ve bitti. İnci Aral’ ın otuz yılık yazarlık deneyiminin ürünü olan Sarı Safran;

Roman makyajı yapılmış gereksizce uzatılmış, uzun bir hikaye; tumturaklı tv dizilerinin senaristlerinin “örnek” alacağı bir hikaye...

Kitabı elime ilk aldığım anda duyduğum heyecan, yerini yavaş yavaş sükunet yüklü bir boşluğa bıraktı, okunan her sayfada bu boşluk büyüyordu. Kimi zaman ufak tefek hoşluklar ( yüreğime iğneleyerek unutmamaya çalıştığım alıntılar ) yakalasamda bu romanın neden “yazarlığının otuzuncu yılında İnci Aral’dan Türkiye’nin bu zamanlarına dair kolay unutulmayacak bir roman : Safran Sarı” sunumuyla önümüze konduğunu anlayamadım. Yer yer vurucu, düşündürücü paragraflara sahip olsada genç kızlığa ilk adım attığım yıllarda okuduğum pembe dizi kitaplarının karakterlerini ve yazım dilini anımsatan küçük cep romanlarından farkı neydi ? Bu fark belki yazım dilinin daha edebi ve yazarının tanınmış olmasıydı.

Roman karakterlerinin sapkın, umutsuz halleri, para- güç istekleri, aşkı kirletişleri. Aslında aşkın bilindiği kalıbıyla olmayışı bu karakterler arasında çok dikkat çekiciydi. Safran Sarı da beni rahatsız eden neydi ? Yeterince derin olmayışı olabilir miydi?

“Okurunu yormaktan ve zamanını almaktan kaygı duyan bir yazar” demiş Leyla Şahin Aral için. Keşke kaygı duymasaydı Aral, beni yormaktan ve zamanımı almaktan. Bir kitabı okumaya karar verdiysem ona harcadığım paraya ve zamana asla acımam. Bu kaygı yazara değil de okuyucuya ait olmalıdır diye düşünüyorum.
İtiraf etmeliyim dilin temizliği, sadeliği okuduğum bir çok kitabı gölge de bırakacak kadar hoşuma gitti. Benim gibi ( de-da) eklerini yerli yerine bunca zaman karşın halen oturtamamış bir blogerın bu romanı eleştirmesi ne kadar doğru bilmiyorum ? Blog sayfasında bu romanı anlatarak dikkatimi çeken ve kitabı okumamı sağlayan blogdaşım Özlem Akkaya’ya teşekkür ediyorum. Umarım , onun beğenisini kazanmış bu romanın, bende tam tersine yarattığı hayal kırıklığını dile getirmem onu şaşırtmamıştır.

“Hayat sürüyordu. Yaşamak tek ve tam bir sayfa bir bilmece değil, içinde sayısız acı ve hikaye barındıran yanar döner bir zardır. İnsanın bakış açısına seçimlerine ve bilek gücüne göre rengi, şans sayısı durmadan değişen kocaman bir zar.”

Sevgili İnci Aral bu paragrafı yüreğime iğneledim, kaç kere okudum bilmiyorum. Bu paragraf yetti, sükunet yüklü boşluğumu doldurmaya . “Sarı Safran” benim için bu paragraftan ibarettir.

 
Toplam blog
: 76
: 2902
Kayıt tarihi
: 06.11.06
 
 

"Yasamak sakaya gelmez,büyük bir ciddiyetle yasayacaksinbir sincap gibi mesela,yani yasamin disinda ..