- Kategori
- Ruh Sağlığı
Sağ Beyin Mirası: Bağlanma
Sağ Beyinden Sağ Beyine Aktarılan Miras: Bağlanma
Doğduğumuz andan itibaren dış dünyamızla ilişkimizi belirleyen en önemli figür annedir. Tabii bakım veren figürü anne ile sınırlı kalmayıp değişkenlik gösterebilir. Yazıma anne rolünün etkileri üzerinden devam edeceğim.
Anne karnındayken ekmek elden su gölden korunaklı bir yaşamdan, bilinmeyen, sayısız uyaranla dolu bir dünyaya geliyoruz. Tüm çocukların doğdukları andan itibaren kesintisiz bir ilişkiye ihtiyacı var. Psikobiyolojik ihtiyaçların karşılanmasının hayati önem taşıdığı anneyle bağımlı olduğumuz bir süreç başlar. Her bebeğin doğduğu andan itibaren kesintisiz bir ilişkiye ihtiyacı var.
Dünyaya geldiğimizde bir ötekinin gözünden görüyoruz kendimizi, böylelikle benliğimizin harcı atılmış oluyor. Annenin duygularının depolandığı sağ beyini (örtük bellek) aracılığıyla ile bebeğin sağ beyninin organizasyonu şekillenir.
Bebek, anne ile olan etkileşimlerini içselleştirir. Annenin, bebeğin ihtiyaçlarını psikobiyolojik olarak karşılaması; güvenli bir dayanak oluşu, yakınlığı ve teması önemlidir. Ayrıca annenin bebeğin ihtiyaçlarına uyumlanarak duygularının düzenlenmesine destek olma düzeyi, gelişim ve sağlık açısından birincil düzeyde etkilidir. Özellikle 0-2 yaş kritik dönemdir.
Her anne, bildiği kadarını elinden geldiğince yapar.
Bağlanmanın Gelişim Süreci
Bağlanma gelişimi; annenin o dönemki durumu, kendini sakinleştirme becerisi, annenin kendi annesiyle kurduğu bağ, stresörler, genetik faktörler, çevresel koşullar ve bebeğin mizacının da etki ettiği ilişkideki deneyimler sonucu oluşur.
Bu etkileşimin oldukça mühim olmasının sebebi; bu ilişkideki deneyimlerle oluşan şemaların bağlanma modelini oluşturmasıdır. Bu model çocuğun yetişkinlikteki ilişki dinamiklerine ve psikolojik dayanıklılığına etki eder.
Hepimiz ilişki kurmayı ilk ilişki deneyimlerimizden öğreniriz. ‘’Neden hep aynı ilişkileri yaşıyorum, niye hep beni buluyor, niye hep aynı kişileri seçiyorum?’’ gibi soruların yanıtları da anne ile bebek arasındaki bu ilişki dinamikleriyle açıklanır.
Bağlanma stilinizi anlamak, ilişki problemlerinin kaynağını anlamanızı ve bu yönde neler yapabileceğinizi fark etmenizi sağlar.
Bağlanma Stilleri
Genel olarak temel alınan üç bağlanma stili var. Bunlar güvenli, güvensiz kaygılı, kaçıngan. Bunların yanında daha az görülen bir stil daha var: ikircikli, kaygılı, kaçıngan stil.
Güvenli Bağlanma
Güvenli bağlanma stilinde anne, bebeğin ihtiyaçlarına, genellikle hızlı duyarlı ve tutarlı olarak karşılık verir. Bu ilişkideki etkileşimlerle bebekle anne arasında güvenli bir bağ gelişir. Çocuk anne ile olan ilişkisinde kendini güvende hisseder, sağlıklı bir kendilik algısı oluşur, sevip sevildiğini bilir ve hisseder, ihtiyaçlarının karşılanacağına, zorlandığında destekleneceğine güvenir, mutlu, keşfetmeye açık, sosyalleşmeye ilgili ve meraklıdır.
İlerleyen dönemlerde yakın ilişkilerde bağ kurmak, derinleşmek rahatlatır. Bağ kurmaktan dolayı kendini rahat hisseden, sevecen, arkadaş canlısı, duygu ve ihtiyaçlarının farkında, zorlandığında kolaylıkla yardım isteyebilen, kendini sağlıklı yollarla yatıştırabilme becerileri gelişmiş bireyler olurlar.
Romantik ilişkilerde kendi alanının ve partnerinin alanının farkında, hoşgörülü, duygularını ve düşüncelerini açık ve herhangi bir stratejiye başvurmadan ifade eden, çözüm odaklı ve işbirliğine açık, kendini de partnerini de değerli gören bireylerdir.
Güvenli bağlanma stili olan birey de hem kendi ihtiyaçlarını hem de partnerinin ihtiyaçlarını gözettiği duyarlı, problemlerin işbirliği ile çözümlendiği bir ilişki modeli vardır.
Kaygılı Bağlanma Stili
Kaygılı bağlanma stilinde, anne bebeğin ihtiyaçlarına tutarsızdır; bazen duyarlı bazen ihmalkardır. Bebek ihtiyaçlarının karşılanacağına güvenemez, kaygılı ve öfkelidir. Duygularının yatışması zordur. Böylelikle ihtiyaçlarının görülmesi ve karşılanması için tepki verme davranışları ve ilişkisel stratejiler oluşur.
İlerleyen dönemlerde de bu ilişkisel problemler devam eder. Kaygılı, arkadaş canlısı, oldukça hızla kendini açan, ihtiyaçlarını ve duygularını genellikle küçülten, duygularını ve düşüncelerini açık bir şekilde ifade etmekte zorlanan ve başkalarına karşı güven konusunda genelllikle tetikte olan bireyler olurlar. İhtiyaçlarının başkası tarafından anlayışla karşılanacağına inanmayabilir, inansalar bile tutarlı olacağına güvenemezler.
Romantik ilişkilerde partnerin ilgisine sürekli ihtiyaç duyabilir; hızla bağlanma, parteriyle yoğun olarak meşgul olma, sevilmeme ve terkedilmeye dair kaygıları artar. Bu ilişkide İlgi hissedilmediğinde, küsme, kıskandırma, aşırı tepki ve manipülasyonlar gibi farklı stratejilere başvurabilir.
Kaçıngan Bağlanma Stili
Bu ilişki stilinde, anne bebeğin ihtiyaçlarına genel olarak tepkisizdir. Bebeğin ihtiyaçlarına mesafeli, ilgisiz ve duyarsızdır.
İlerleyen dönemlerde yakın ilişkilerde; yardım istemekte zorlanan, yakın ilişkileri tehdit olarak algılayan, kaygılanan, duygularını, düşüncelerini ifade etmekte ve fark etmekte zorlanan daha yüzeysel ilişkiler kuran, ilişkiyi sabote etme stratejileri olan bireyler olurlar.
Bağlanma ihtiyacına rağmen bağlılığı, özerkliğe tehdit olarak yorumlayabilirler. Partneriyle yakınken yakınlıktan sıkılan, uzaklaştığında özleyen ve partneri daha iyi görme eğilimleri vardır. Dolayısıyla partneriyle birlikteyken başka işlerle meşgul olarak kendilerini rahatlatma stratejileri oluşturabilir ve biten ilişkilere özlem duyabilirler.
Genellikle kendi duygusal ihtiyaçlarına duyarlı olmadıkları için duygusal ihtiyaçlarını almakta da zorluk yaşayabilirler. Sorunları çözmek yerine duyarsız, kestirip atan, partnerinin ihtiyaçlarını ve duygularını küçümseyen, eleştiren, değersizleştiren, partnerinin bakış açısına duyarsız, sadece kendi bakış açısına odaklı tutumlar gösterme eğilimleri vardır. Bu tutumlardaki karmaşa sebebiyle parterlerinde bir süre sonra kafa karışıklığı, değersizlik, yoğun stres, tükenmişlik, ve kendilerini suçlama eğilimleri görülebilir.
Kendi bağlanma stilinizin farkına varmak, ilişkilerde yaşanan durumları ve davranışları gerçekçi olarak değerlendirmeniz için kıymetlidir.
Peki bağlanma stili değişir mi?
Evet, bağlanma stilinizin farklı ilişki deneyimleriyle değişmesi mümkün. Güvenli bağlanan bireyler, kaygılı ve kaçıngan bireylerle yaşadıkları deneyimlerden sonra daha güvensiz bir stile geçebilir. Ancak tam tersi durum da mümkündür. Kaygılı veya kaçıngan bağlanan bireyler, güvenli bağlanan bireylerle ilişki deneyimlerinden sonra güvenli bağlanmaya geçebilirler.
Judith Herman’ın ‘’ Bir ilişkinin açtığı yarayı ancak başka bir ilişki onarır.’’ sözü bu durumu destekler. Evet, ilişkilerde inciniriz ilişkilerde iyileşiriz. Ancak ilişkilerde çaba göstermeden böyle bir beklentiyi ilişkiye yüklemek de gerçekçi değil. Bağlanma stilinin değişmesi için çözüm yolları, uzun soluklu ve düzenli psikoterapi süreçlerinden geçer. Destek alınmadığı zaman aynı yapılanmalar sıklıkla devam eder. Bilindik yollarla, tekrar eden eğilimlerle aynı döngüler tekrar tekrar yaşanabilir. Psikoterapi sürecinde, bu döngülerin altında yatan travmatik deneyimler çalışılarak bilindik ilişki döngülerinden çıkmak mümkündür. Bu süreçte, terapötik ilişkinin kapsayıcı, güvenli, destekliyici ve düzenli olması etkilidir. Unutmayalım onarım her zaman mümkündür.
Yazım bigilendirme ve farkındalık amaçlıdır; psikolojik tavsiye ve tedavi amaçlanmamıştır. Durumunuz ve sağlığınız için zorlandığınız zaman bir ruh sağlığı uzmanından destek alabilirsiniz. Sevgiler.