Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '14

 
Kategori
Siyaset
 

Sağcılardan hukuk kahramanı yaratılamaz!

Bu ülkenin solu, adalet, eşitlik ve özgürlük gibi temel konuların hepsinde dün de haklıydı, bugün de… Ancak bu ülkede ibre her daim sağa dönük olduğu için, solcuların söyledikleri hep duymamazlıktan gelindi. Ciddiye alınmadı. Solcuların, devrimcilerin söylediklerinde hep bir ‘aşırılık’, bir ‘marjinallik’ arandı. Aranmaya da devam ediyor. Belki de bu yüzden bu ülkenin ‘karar mekanizmalarında yer alanların, kanaat önderlerinin’ kulakları solculardan, sosyalistlerden, devrimcilerden, Marksistlerden gelen doğru sözlere hemen kapanır. Onlar böyle yapınca, gazeteler de, televizyonlar da devrimcilere kapanır…

Ancak… Es kaza sağdan her hangi biri az buçuk doğru laflar etmesin, birdenbire ortalığı şiddetli bir alkış dalgası kaplar. Hepimizin bildiği ‘o sağcı’ birden bire baş tacı olur. Övgülerin ardı arkası kesilmez. Parmakla işaret edilen, el üstünde tutulan kişi olur. Cumhurbaşkanı Gül’e bile böyle bir paye vermek için epeyce çaba sarf edenler, Gül şahsında bir türlü bunu gerçekleştiremediler. Gül’ün oturuşu, bakışı, gülümseyişi bile ‘olumlu yönde’ yorumlandı, yorumlanmaya devam ediyor. Ama bir türlü olmuyor. Gül ‘Çankaya Noter’i olmaya devam ediyor. Son olarak MİT Yasası'nın onayı bu çevrelerin ‘kahraman yaratmasını’ bir kez daha engelledi. Oysa Gül; Haşim Kılıç, Erdoğan’a vururken, ne kadar muhteşem bir bakış fırlatmış, Kılıç’ın söylediklerini ‘onaylıyor’ mesajı vermişti. Ama olmadı… Gül’e verilemeyen bu paye şimdi fazlasıyla Haşim Kılıç’a verildi!

* * *

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın geçmişte İBAD-C ile olan yakın ilişkilerinden dolayı, bazı çevreler, onun konuşmasını ‘Anayasa Mahkemesi Başkanlığı ile bağdaşmıyor’ diye eleştirip ‘devletin içine yuvalanmış suç örgütlerini savunan bir konuşma’ deseler de konuşmanın adresinin doğrudan AKP Hükümeti ve Başbakan olduğu açıktır. Haşim Kılıç’ın konuşması tereddütsüz ‘doğrudan adrese teslim’ siyasi bir konuşmadır… Temel tespitler de doğrudur: Hukuk devletinin odağında keyfi davranışların sınırlandırılmasının gerektiği tespiti gibi… İnsanların ‘Güvercin korkaklığında’ yaşamalarına neden olan bütün hukuki güvencelerin sağlanması gerektiği gibi… Evrensel gelişmenin bir sonucu olarak yasalara yansıyan temel hak ve özgürlüklerin karar mekanizmalarında yer alanların halka bir lütfu olmadığı gibi…

Sen bu doğruları ‘partnerlerine’ karşı dün susup bugün söyleyince hem ‘hain’ olursun hem de inandırma sorunu yaşarsın… Kendilerini her terk edene hemen ‘hain’ damgası vuran AKP’lilerin ‘yeni haini’ bu nedenle hemen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç oluverdi. Erdoğan ve AKP ekibi doğrudan yüzlerine okunan bu ağır ‘Hukuk Manifestosunu’ isteseler de kolay kolay içlerine sindiremezler. Birçok yerde ‘sen de mi Haşim’ pankartları açılmaya başlanması bakılırsa; belli ki bu tavır pankartla sınırlı kalmayacak!

Bu yüzden her adımları ‘siyasi’ olanlar ‘Haşim Kılıç yargıya siyaset soktu’ demeye başladılar. Malum ya hepimiz adına siyaseti yalnızca onlar yaparlar. Onlar tek karar vericidir. Hatta ‘bu ülkeye bir komünist partisi gerekirse onu da kendileri kurarlar!’ Bu kadar açık!

* * *

Dünün sağcılarından, cemaatçilerinden, İBADC’cilerinden kolay kolay demokrat çıkmaz. Siyasal İslamcılardan demokrat çıkaramazsınız. Özel Yetkili Mahkemeleri savunanlardan da. Çünkü bu ülkenin hukukunda hep iktidarı elinde tutanların haklılığı vardır. Hem de bu haklılık öyle bir şeydir ki; yaptıklarının yanlış olduğu sonradan anlaşılsa da yaptıkları yanlarına kâr olarak kalır! Bu hukuk, masum birinin yaşını küçülterek, diğerinin yaşını büyüterek idam eder… Çünkü bu ülkenin hukuku, hep iktidarın lehinde bir hukuk olur. Ne zaman ki, işin ucu kendine dokunur, işte o zaman o kişi hukuku hatırlar!

AKP’nin zalim olması, Erdoğan’ın tek adam olması, hukuku yerle yeksan etmesi, 12 yıl sonra bugün konuşan Haşim Kılıç’ı kurtarmaz. Hele hele kahraman hiç yapmaz! 12 Eylül hukukunu savunanlardan bugün lafı edilse de ‘adalet de vicdan da’ çıkmaz!

Bugün Haşim Kılıç’tan ‘hukuk kahramanı’ yaratmaya çalışanlar lütfen 12 Eylül dönemindeki devrimcilerin savunmalarına şöyle bir göz atsınlar. Çok eskiye gitmesinler, Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın son ‘savunmasını’ okusunlar. İlhan Cihaner’in avukatı Turgut Kazan’ın mahkemede ‘hukuk adına’ neler dediğine dönüp bir baksınlar. Devrimci Karargah gibi sahte bir davada Mehmet Güneş’in savunmasını okuma zahmetine katlansınlar… TKP’nin, ÖDP’nin, devrimci hareketlerin hukuk için neler söylediklerini okusunlar… Örnek o kadar çok ki; bir tanesini bile okusalar, hukuk deyince solcuların eline su dökemeyeceklerden ‘kahraman yaratma’ çabasının beyhude bir çaba olduğunu eminim göreceklerdir…

YURT Gazetesi / 28.04.2014

 
Toplam blog
: 18
: 641
Kayıt tarihi
: 18.01.13
 
 

Necdet Saraç (d. 8 Şubat 1961, Erzincan, Türkiye) Yazar, Gazeteci Marmara Üniversites..