- Kategori
- Siyaset
Sağımıza çağrı ve tavsiye

Sağın dönüş bu mudur?
Sağımız çok mutaassıptır bizim. Ahlâk ve fazilet ondan sorulur.
Herşeyin “ölçüsünü” bilir sağımız bizim. Milliyetçisinden, en radikal dincisine kadar hepsi bilir, Allah resulünün nasıl yemek yiyip nasıl içtiğini ve dahi nasıl def-i hacet ettiğini. Sakalının uzunluğunu, gusülde kaç litre su sarf ettiğini, diş dolgusunun zaruret olup olmadığını hele faizin nerelerde saklandığını…
Sağımız hepsini bilir bilmesine de muhafazakârlıkla taassup arasındaki farkı bilmez, belki unutmuştur, belki bilir de bilmezden gelir.
Sağımız pek aşırıdır bizim. “İyilikte yarışmak” için kardeşini bile boğacak kadar hayırhahtır sağımız bizim. “Kardeşime sorsam, nasıl olur?” demez, sağımız bizim. Çocukların kafasını örtecek kadar namusuna düşkündür sağımız bizim. Çocuk tecavüzcülerini koruyacak kadar sorumluluk sahibidir sağımız bizim. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da saman altı edilen aile içi şiddet, aile içi ilişki, çocuk tecavüzcüler, fiilî livata gibi iğrençliklere karşı susacak kadar “edep” sahibidir, sağımız bizim…
Çünkü bunları düşünmek korkutur sağımızı ziyadesiyle. Maazallah gerçek bir insana çarparız diye sokakta, bıyığını bile belli bir yere kadar uzatır sağımız bizim. Dinsizlerle, travestilerle, eşcinsellerle, anarşistlerle yaşamak istemez ama “herkesin partisidir”, sağımız bizim…
Pek arabesktir sağımız bizim. Allah’tan Araplar vardır da onlarla kavrayabilir yüce dinimizi. Kendi aklının ve dilinin yerine başkasının aklını ve vicdanını kullanmayı pek sever, sağımız bizim.
Sosyalizmle barışıktır, sağımız bizim. Zenginden alıp fakire vermeyi ister, devlet eliyle ekmekler dağıtılsın, kimse diğerinden çok kazanmasın ister, kendine göre, sağımız bizim. Gırtlağındaki ekmeğe dokunulmasının sağla ilgisizliğini kavrayamaz, sağımız bizim. Refahı ister ama rekabeti istemez, sağımız bizim. Herkes üretsin ister ama devlet kayırsın ister sağımız bizim.
Devlet eliyle veya kayırmasıyla yapılan işin daha en başından, yetim hakkı yemek olduğunu düşünmez, sağımız bizim. Ama her namazda sırf kısadır diye pek sever Maun Suresi’ni, sağımız bizim.
Emek için hadis ezberler, “Ya Allahlı”, “Bismillahlı” kurdele keser ama kendi kuralına en çok uyanlara eziyet eder, işçisini joplar, ezer, memurunu döver, sağımız bizim.
Cihadı pek sever, Şeytan Amerika’yı, kuyruğu İsrail’i bir gecede yok eder; askerini arkadan sokak ortasında vuran, polisini bin çakalla linç eden teröriste boyun eğer, sağımız bizim.
Herkesi çok sever ama Türk’ten bahsetmez sağımız bizim. Türk’ten bahsedenleri de kafalarına takılı tarikat ve cemaat gemini çıkartamaz, vicdanını ümmetçilere ipotekler, garip bir halitadır, sağımız bizim. Memleketin üstünden Türk adını silmek için her bezi, her örtüyü, seccadeyi ve takkeyi kullanır, sağımız bizim.
Sevgili sağ kolum, sağ elim… Sizinle taşıyorum yükümü, sizinle yazıyorum öykülerimi. Bu açıdan minnettarım ikinize de, lâkin…
Gelin artık vazgeçin melekleşmekten… Gelin, vazgeçin, masumiyet robotu olmak hayallerinden. Melek olalım diye değil, insan olalım diye yarattı Yüce Allah, vazgeçin, haddi aşıp ilahlığa özenmekten…
Elbette sevmelisiniz din kardeşlerinizi, ve hatta tüm insan alemini… Ama sevmeyi önce ailenizden, ve milletinizden öğrenin.
Elbette Allah’a yakarın yakarabildiğinizce ama Allah bütün dilleri bilir, onu küçümsemeyin…
Elbette zengin olmak hakkınızdır ama en büyük adalet, işini en iyi yapan, dürüst adamın öne geçmesine izin vermektir; yakınlarınızı,”taraftarlarınızı” kayırıp hak yemeyin! Kimsenin meşru kazancına el atmak haddiniz ve hakkınız değildir, Allah’ı böyle işlerinize alet etmeyin!
Elbette iffeti korumak büyük fazilettir ama kendiniz harem kurarken şeriat hilesince; bir tek Allah’ın bildiği kalplerini, bir tek birbirlerine bağlayanlara, zulmetmeyin…
Elbette namazın hikmetinden sual edilmez. Ama kimin her adımda Allah’ı zikrettiğini bilmeden kimseye ukalâlık etmeyin…
Elbette içki kötüdür ve bir kaçış yolu edilmemelidir. Amma kimin ne sebepten içtiğini bilemezsiniz, ve kimin hangi ilhamla neyi söylediğini; bilmediğiniz işlerde kimseyi tahkir etmeyiniz.
Elbette ölçüler bildirilmiştir, hak yol bellidir. Ama bırakın insanlar, yanlışlardan dönerek yaparak öğrenerek hayatı ve Hakk’ı bellesin. Kimseye zoraki rehberlik etmeyin!
Bu ülkenin adı Türkiyedir, sahibi Türk Milletidir. Ailenizden gelen mirastır, sıhriyettir, sıladır Türklük adı Türk Bayrağı, sıla-i rahmi unutup emanete hıyanet etmeyin!
Ebedî yurdumun üstünde inleyecek ezanları dalgalandıran bayrak, Mustafa Kemaldir; artık hainlerin, yobazların, etnik ırkçıların ve teröristlerin ağzıyla konuşup onu çekiştirmekten, yamyamlık edip kanlı dudaklarınızı yalamaktan vazgeçin!
Artık kendinize gelin!
Ne mutlu Türküm diyene!