Sağlık işi ekip işidir

Sağlık işi ekip işidir. Bu ekipte doktorlar, hemşireler, laboratuvar rontgen ve anestezi teknikerleri, biyolog, kimyager, hasta bakıcı ve kayıt elemanları vardır. Bu ekipte herhangi birisi işini tam olarak yapmazsa hastaların sağlığı tehlikeye girer. Bu ekipte sen az çalışıyorsun, senin işin önemsiz şununki daha önemli gibi söylemler kullanılamaz. Bilinir ki rontgen ve laboratuvar sonuçları gelmeden doktor teşhisi koyup tedavi edemez, hastalığın seyrini takip edemez.

Bu gerçeği herkes biliyor iken bir üniversite hastanesinin yöneticisinin; doktor ve hemşire haricinde hiçbir sağlık personelini tanımıyorum. Doktorluk ve hemşirelik dışındaki bütün üniversiteler fasaryadan ve hastanelere yük diyor olması gerçekten de çok acı verici bir durum. Bu sözleri söyleyebilen bir insanın yönetimindeki kurumda işler nasıl sağlıklı bir şekilde yürüyebilir merak ediyorum.

Diğer bir merak ettiğim konu ise, tıp eğitimlerinin üzerine laboratuvar ve röntgen konularında uzmanlık yapmış olan, halihazırda şuanda şef konumunda bulunan profesörlerin bu duruma hiç ses çıkarmayarak onaylamaları. Bu bizim olduğu kadar onların da mesleki onurlarının ayak altına alınmış olması anlamına geliyor. Yaptıkları uzmanlıkların boş olduğu ve bir işe yaramadığı gibi bir söylemi nasıl oluyor da kabul ediyorlar?

Mesleki onur gibi bir tanımlamayı kaç kişi anlıyor ve ona göre davranışta bulunuyor orası ayrı bir konu tabi ki..

Bu şekilde düşünen bir yönetim karşısında doktor ve hemşire dışındaki sağlık personelinin verimli bir şekilde çalışması nasıl beklenebilir?

İstanbul Üniversitesi gibi ülkenin her yanından kalitesine güven duyduğu için gelmiş olduğu bir hastanede personelin çalışma şevkini tamamen kırarak elde etmeyi umut ettikleri kazanç ne olabilir?

Bir hastanenin kalitesini ve güvenirliğini sağlayan orada çalışan personelin uyumlu ve motive bir şekilde çalışması değil midir?

Böyle düşünen bir yönetim karşısında personel ne yapmalıdır? Çalışma motivasyonunu nasıl sağlamalıdır?

Bütün bu soruların cevaplarını çok merak ediyorum.