Sağlıkta katkı payı

Daha çok değil, üç yıl önce başbakan Erdoğan açıklama yapmıştı.

“Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan prim ödensin ya da ödenmesin 18 yaşına kadar ki vatandaşlarımızın sağlık giderleri devlet tarafından karşılanacaktır” sözünü vermişti.

Yine aynı dönemlerde sağlık bakanı Akdağ;

“Aile hekimliği hizmetleri vatandaşlarımıza ücretsiz sunulacaktır. Hiçbir vatandaşımızdan katkı payı alınmayacaktır. Bu bugün böyledir, yarında böyle olacaktır. Hiç kimsenin tereddüdü olmasın”.

Devletin sağlık bakanı da sağlıkta özelliklede ilk tedavi kurumlarında (Aile hekimliği, Ana Çocuk sağlığı ve sağlık ocakları vb.) katılım payı alınmayacağını açıklamıştı.

Şimdi ise “köprünün altından çok suların geçtiği” görülüyor. Daha önce ikinçi ve üçüncü basamak ve üniversite hastaneleri ile özel sağlık kurumlarından “katılım payı almaya başlayan bakanlık bu kez 01.10.2009 tarihi itibariyle yürürlüğe koyduğu bir uygulama ile “katılım payının kapsamını genişleterek, sağlıkta da “paran varsa bakıl, paran yoksa çakıl” politikasını hayata geçirmenin heyecanını yaşamaktadır.

Şimdi Ekim 2009 başı itibariyle hükümet tarafından “yürürlüğe konan” uygulamaya bir göz atalım:

Birinci basamak sağlık kuruluşları ve aile hekimliği muayenelerinde iki lira;

İkinci ve üçüncü resmi sağlık kuruluşlarında sekiz lira;

Özel sağlık kuruluşlarında ise on beş lira katılım payı alınacak.

Kapsama dâhil kişilerin ayaktan muayenelerinde birinci basamak ve aile hekimliği ile diş hekimliğndeki muayeneleri esnasında reçete yazılmaz, ya da yazılan reçete eczaneden alınmazsa katılım payı tahsil edilmeyecek.

Görüldüğü gibi ta başından bu yana “sağlığı piyasaya açmayı hedefleyen hükümet 01 ekim itibariyle icraata koyduğu bu uygulama ile halkın sağlığıyla artık “iyiden iyiye “oynamaya başlamıştır.

“Üç yıl önce 18 yaşına kadar kimseden üçret talep edilmeyecek diyen başbakan, bırakın bu sözünü tutmayı, ortaya koyduğu yeni uygulamalarla zaten yokluk ve yoksulluk içersinde perişan olmuş halkın koyduğu katılım payı nedeniyle sağlığıyla da oynamaya başlamıştır.

Herhangi bir devlet hastanesine giden, sosyal güvenliği olan bir vatandaş, he3r muayene için 8. Tl cebinden ödemek zorunda kalacaktır.

Sağlık bakanlığının aldığı bu son karar özellikle hastanelere gidmeyi azaltmış, daha önce özel sağlık kuruluşlarına giden hastaların ise bu kuruluşlara gidişi adeta “pıçak gibi” kesilmiştir.

SGK ile anlaşmalı özel sağlık kuruluşlarının hasta porföyü yarı yarıya düşmüş, ödeme güçlüğüne düşen bu kuruluşlar çareyi sağlık çalışanlarını işten çıkarmakta ve sağlık merkezlerini kapatmakta bulmuışlardır.

Özel sağlık kuruluşlarına devlete güvenerek milyarlık yatırımlar yapılması,

Emek sarf edilmesi ise heba olma yolundadır.

Hükümetin bir an önce sağlıkta acil tedbirler alarak, öncelikle fakir halkımızı rahatlatması, ardından büyük sıkıntı çeken Özel sağlık kuruluşlarına adil bir çözüm bulması gerekmektedir.

Sağlıkta hükümet acil tedbirler almazsa büyük sıkıntılar doğmaya gebedir. Hiçbir sosyal devlet, halkının sağlığıyla bu kadar oynamamalıdır.

Sonsuzluk (Osman Özeker) 16.10.2009. .