Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '17

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sahi Bunlar; Ahiretin de Var Olduğunu Hiç Düşünmüyorlar mı?

Sahi Bunlar; Ahiretin de Var Olduğunu Hiç Düşünmüyorlar mı?
 

Sahi bunlar; ahiretin de var olduğunu hiç düşünmüyorlar mı?


Geçenlerde bir ajans tarafından konunun benim ile ilgili direk bir ilişkisi olmayan bir haberi çıktı. Bu ajans daha önce de aslı astarı olmayan bir haber yaparak beni karalamaya çalışmıştı ve yüce mahkememiz beni haklı bularak 10.000 TL manevi tazminat verilmesini kararlaştırmıştı. Alacağım bu paraya sevinsem mi üzülsem mi hala bilmiyorum. Çünkü benim açımdan uzun, sıkıcı ve yorucu bir süreçti. Keşke bu olayları hiç yaşamasa idik. Ama bunda da bir hayır vardır tabi ki…

Aynı muhabirin benim en sonunda dâhil olduğum ve bilgi amaçlı sorulan bir soruya telefonda verdiğim cevabı sanki baş aktörmüşüm gibi ve sadece benim ismimi ve resmimi öne çıkararak ve yeni bir bilgi imiş gibi bir haber daha yaptı. Kaybedilen bir mahkemenin acısını acımasızca ve yargısız infaz ederek tekrar medyada beni karalamaya yönelik bir hareket yapmış aklı sıra. Güneşin balçık ile sıvanamayacağını bile bile…

Olay şöyle cereyan etmişti. Rektörlük seçim sürecinde; Tarihini bile hatırlamadığım bir telefon görüşmemiz de bazı kişilerin tanıdığım birilerinin yanında olduğunu ve şu anki sayın rektörümüze bazı isimlerin seçim süresince destek olup olmadıkları gibi soruları sorduklarını ve bunun doğru olup olmadığı ile ilgili bilgi almak istemişlerdi. Onlar da bana telefon açarak bu konu hakkında bir bilgimin olup olmadığını sordular. Ben de “bahsedilen kişiler hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımı söyledim. “İsterseniz ve gerekli ise sorabilirim” dedim.  Hain darbe öncesinde tamamen tesadüf olarak kayda geçen telefon konuşması sadece bu kadar. “Hain fetö örgütünün” Türk Telekom ile böyle konuşmalar yapmadıklarını haberi yapan da cümle âlemde bilir, bunu nasıl bu şekilde yorumladılar anlamış bile değilim. Galiba şeytanın bile aklına gelmez, şeytan dile gelse “beni bu işlerinize karıştırmayın” bile der. Tamamen masumane seçim ile ilgili bir konuşmadır ki sayın savcımızda bu konu hakkındaki mülahazasında seçim süreci ile ilgili olduğunu zaten resmi kayıtlarında belirtiyor.

Konunun benim ile direk teması yok. Misafirler kimmiş tanımam, isimlerini de bilmiyorum ve sormadım bile, merak ta etmem. Rektörlük seçimlerinde ne yazık ki bu zamana kadar her kurum direk ilgileniyordu. Her rektör adayı da her kurumdan destek almak için ziyaretler gerçekleştiriyorlardı. Çok şükür artık seçimler kalktı ve direk rektörlük atamaları YÖK ve Cumhurbaşkanlığına bağlandı. Artık diğer kurumların rektörlük seçimleri ile ilgilenmelerine de gerek kalmadı.

Bu konuda emeği geçenlere ve lanetlenmiş seçim sürecini kaldıranlara binlerce teşekkürlerimi sunuyorum.

Konunun direk benim ile ilgili olmamasına rağmen ne yazık ki hedef gösteriliyorum, haberlerde resimlerim paylaşılıyor ve hala görevli olduğum söyleniyor ve açığa alındığım ile ilgili yalan bir haber sunuluyor. Ben idari görevimden istifa ederek ayrıldım yoksa kimse beni zorla görevimden almamıştır.

Konu bu sevgili dostlarım, tabi ki yine yasal süreç başlıyor ve hakkımızı yüce Türk Adaletinde arayacağız ve inşallah da yine kazanacağız.

Bu tip yalan ve iftira haberi yapanlar acaba yataklarında rahat uyuyorlar mı?

Ya da bu yalan haberleri basına sızdıranlar. Aynı suça ortak olmuyorlar mı? Hangi bir vicdan ile ellerini ovuşturarak bu haberleri okuyorlar.

Bunun vebalini nasıl çekecekler. Hadi bu dünya da tüm insanları kandırdınız diyelim. Ya Allah katındaki durumunuz ne olacak. Hiç düşündünüz mü?

“Çamur at, tutmasa da izi kalır” mantığı ne insanlığa ne de Müslümanlığa yakışır.

Bir Hadisi Şerifte buyuruluyor ki: “Bir kimse, bir mümin hakkında olmayan bir şey söylerse, iftiraya uğrayan kimse, onu affedinceye kadar,  Allah’ü Teâlâ onu cehenneme sokar” (Ebu Davut).

Bu hadisi nasıl yorumluyorlar acaba? Ya da böyle bir Hadisi Şeriften haberleri var mı?

Hele de bu iftiraları atanların kendilerini muhafazakâr kimlik ile tanıtmaları yok mu bunu hiç hazmedemiyorum. Allah’a secde ederlerken ne düşünüyorlar acaba?

Allah’ım nasıl bir imtihandan geçiyoruz. Her şey toz duman olmuş. Ülke olarak dindarlaştık zannediyoruz ama sadece “ çok şükür Müslümanız” kelimelerinde sıkışmış Müslümanlığımız.

Oysa İslamiyet yaşantı dinidir. Bizlere bakarak insanların güzel ahlaklanması, kendine çeki düzen vermesi gerekiyor, ya da yanlış yolda iseler kendilerini kontrol etmeliler. Örnekliği ile parmak ile gösterilmeli bir mümin…

Öyle miyiz peki? 

Herkes kendine bu soruyu sorsun lütfen.

Rüşvet, hırsızlık, yalan dolan, ahlaksızlık vs., almış başını diyor.

İlk olarak basının yalan ve iftira haberlerine prim vermemesi gerekiyor. Yoksa her geçen gün ülke olarak ta itibarsızlaşıyoruz.

Cumhurbaşkanımız 2023 hedeflerinden bahsediyor ama bu hedeflere ulaşacak insanlarımızda müthiş bir ahlaki çöküntü başlamış. Maneviyatımız elden gidiyor. Bu konuya derhal adım atılması gerekiyor.

Cumhurbaşkanımızın daha önceki sözü her şeyi özetliyor aslında  “At izi ile it izi birbirine karışmış”. Ne kadar da doğru bir ifade…

Ne yazık ki hala bu izlerin karıştırıldığına şahit oluyoruz. Bunu bilerek ya da bilmeden karıştıranlar var ama vebal altındalar haberleri olsun. Bu dünyada çekmeseler bile ahirette onları büyük bir azap bekliyor. Çünkü “mazlumun ahı ta arşa çıkar” bunu bilmeleri gerekiyor.

Bunların düzeltilmesi gerekiyor. 

Gerçek suçlular ile masumların ayırt edilmeli. Eğer suçu ispatlanmış ise tabi ki en ağır cezaya çarptırılmalı. Bu güzelim ülkemize kimse hainlik edemez, eden var ise de cezasını en ağırı ile bulur. Bu konuda yüce milletimiz tarihimiz her aşamasında dik durmuştur ve kıyamete kadar da dimdik duracaktır inşallah.

Hain darbe gecesinde bizler çocuklarımız ile dışarıda idik. Ellerimizde cevşenlerimiz ile bu hainliği yapanlara karşı ölümü bile göze alarak sokaklara çıkmıştık. Eminim bu haince iftiralar ve yalanlar ile gündemleri oluşturanlar evlerinden dışarı bile çıkmamışlardır.

Hayatım boyunca hep ülkeme hizmet ettim, akademik çalışmalar yaptım, kitaplar yazdım, ulusal ve uluslararası ödüller aldım. Her hafta köşe yazılarımı yazmaya çalışıyorum, insanlığa faydalı olmaya kendi çapımda gayret ediyorum. Allah’ın izni ile ömrüm elverdiği sürece de ülkeme ve milletime hizmet etmeye devam edeceğim.

Acaba diyorum, bu tip iftiracı ve yalancı insanlar, ahiretinde var olduğunu hiç düşünmüyorlar mı?...

 

 
Toplam blog
: 233
: 209
Kayıt tarihi
: 12.12.13
 
 

Prof. Dr. Hamdi Temel, 1966 yılında Sorgun'da doğdu, İlk ve orta öğretimini Sorgun'da tamamladı v..