Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '12

 
Kategori
Blog
 

Şahin Tepesi'nde Milliyet Blog rüzgarları esti: Şahin Tepesi Hızır'la Mesut oldu...

Şahin Tepesi'nde Milliyet Blog rüzgarları esti: Şahin Tepesi Hızır'la Mesut oldu...
 

Şahin Tepesi...

Resmi kayıtlarda aslında böyle bir yer yok...

Bu adı biz koyduk...

Benzerleri gibi Amerikan dizilerinin özentisinden kaynaklanan bir durum değil...

Yüzde yüz orijinal bir isimlendirmeydi bizimkisi...

Çünkü burasını çöplükten temizleyerek, yaban otlarından ve dikenlerden ayıklayarak bir cennet bahçesi haline getiren kişi "Şahin Usta" lakaplı Müslim Şahin'dir.

Gerçekte burası Boğaz'ın Karadeniz'e açılan kısmına tepeden bakan, Karadeniz'den gelen gemilerin kıyısından geçtiği, Tarabya sırtlarında Çin ve Fransa konsolosluk arazilerine bitişik yeşillikler içerisinde, maviyle yeşilin kucaklaştığı dünya incisi bir yer...

Deniz iklimi sebebiyle havadaki nem oranının zirve yaptığı ağustos ayının öğle sıcağında, hemen 100 metre uzağında insanların sicim sicim terlediği, giysilerinin yapış yapış olduğu ve nefes almakta zorlandıkları bir ortamda buraya geldiğinizde vücudunuzun rahatladığını, nefesinizin açıldığını ve 5 dakika sonra da üşümeğe başladığınızı hissedersiniz...

Şansi varmış ki beton bloklar haline gelmekten son anda kurtulmuş...

Şansı varmış ki Şahin Usta'ya rastlamış...

Resmi adı Erguvan Tepesi...

Ama biz Şahin Tepesi diyoruz ve demeye de devam edeceğiz.

Çünkü O, bunu çoktan hak ediyor...

* * *

Karadeniz'den esen ve insanı rahatlatan rüzgarlar bir günlüğüne mola verdiler...

Dün Şahin Tepesinde Milliyet Blog rüzgarları esti...

Milliyet Blog rüzgarları Karadeniz havasını hiç aratmadılar bile; en az onlar kadar insanın içini rahatlatan, ufkunu açan, stresini atan, moral ve yaşam enerjisi veren, samimi ve dost canlısıydılar...

Milliyet Blog'un üstad ve sanatkâr yazarlarından Mesut Selek Bey'le yine Milliyet Blog'un akademisyen yazarı ve benim de hemşehrim Hızır Kabil Bey, Şahin Tepesi'ne şeref verdiler...

Doyumsuz manzara eşliğinde, Şahin Ustamızın eşsiz konukseverliliğinde diğer dostlarla birlikte yedik, içtik, çevreyi dolaştık, hepsinden önemlisi doyumsuz sohbet ettik ve hasret giderdik...

Şahin Tepesi'nin gündüzü ne kadar sakin ve aydınlıksa, akşamı da, doğayla başbaşa haliyle ve alaca karanlığıyla, bir o kadar gizemli ve bir o kadar romantikti. 

Zamanın nasıl su gibi akıp geçtiğini inanın anlayamadık...

O kadar ki; 3'te gelmişlerdi, kalkmak için izin istediklerinde gayri ihtiyari "Bu kadar erken mi?" demek zorunda kaldık... 

Saate baktığımızda zamanın gece yarısına yaklaştığını ve Mesut Selek hocamızın da metrobüsü kaçırmak üzere olduğunu gördük...

Haliyle izin verdik...

En kısa sürede yeniden buluşmak dilekleriyle vedalaştık...

Bülent Ersoy'un anlatımıyla her şey fevkaladenin fevkinde hoştu ve güzeldi...

Ben ne kadarını anlatabilmeyi başardım bilemiyorum...

Umarım resimler eksik kalan kısımları tamamlamış olur :))

Teşekkür ederim Mesut hocam...

Teşekkür ederim değerli hemşehrim Hızır Kabil...

Dipnot: Dünkü toplantı, aynı zamanda bir medeniyet göstergesiydi de. Ayrı siyasi görüşte olmanın, düşmanlıktan da öteye birbirini boğazlama sebebi olduğu ve Türkiye'nin bundan çok çektiği, Milliyet Blog yazarları arasında da bunun örneklerine sıkça rastladığımız bir ortamda bizim bu görüşmeyi yapmamız, olması gereken uygar bir davranıştı. Benim siyasi görüşlerim çok yerde Mesut Bey'le de, Hızır Bey'le de örtüşmüyor, ama bu durum dostlukların oluşmasına ve özgürce fikir tartışması yapılmasına engel olmamalıdır. Tıpkı Şahin Usta'yla benim dostluğumun devam etmesi gibi. "Katılmıyorum ama saygı duyuyorum" diyebilmeliyiz birbirimize.

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..