- Kategori
- Sağlıklı Yaşam
Sahip olmak her zaman hatırlamaya yetmiyor..!
Kayınpederin arabasını alıp ilaç almak üzere eczaneye gittim. Artık benim ayrılmaz bir parçam olan mide problemlerine ara ara ilaç kullanarak çözüm bulmaya çalışıyorum. İlaçları alıp eczaneden çıktığımda beni acı bir süpriz bekliyordu. Arabanın marşına bastığımda duyduğum sadece bir "Tık" sesiydi. Yani araba bana kısaca buraya kadar diyordu. Neyse ki şansıma hemen yakında bir servis vardır da oradan aldığım destekle arabayı tekrar çalıştırıp eve varmayı becerdim. Oradan da bir oto elektrikçisinin yolunu tuttum.
Oto elektrikçinin hemen yanıbaşında bir Diyaliz merkezi vardı. Tam benim geldiğim saatte hastaların yoğun bir giriş-çıkışı vardı. Hasta nakil araçları hasta getiriyor ve işi biten hastaları alıp tekrar evlerine bırakıyordu. Genç, yaşlı herkes buradaydı. Çoğunun yüzünü hastalığın izini gösterircesine bir üzüntü kaplamıştı. Hemen hemen tebessüm eden bir yüz yoktu aralarında.
Bir böbrek hastası olmadığım için (ALLAH'a binlerce defa şükürler olsun) içeride nasıl bir işleme tabi tutulduklarını çok net bilemiyordum. Ama kan verirken bile insan azda olsa bir acı duyduğuna göre burada da işlem çok da keyifli değildir diye tahmin ediyordum.
Sahip olduğumuz madde şeylerin sorunlarını çözmek çok kolaydır. Örnek olarak az önce yanıma gelen usta marş otomatının bozulduğu söylemişti. Sokup bir bakalım, eğer tamir edilebilir durumda ise tamir ederiz, aksi halde değiştiririz kararını beraberce vermiştik. Yani sorunu çözmek bu kadar basitti ve maliyeti de işcilik dahil en fazla 75YTL civarındaydı. Bu kadar.
Peki biz insanoğlunun sağlık problemlerini çözmek bu kadar kolay mı? Peşke olsaydı. Az önce gördüğüm onlarca böbrek hastası bunun için neler vermezdi. Öyleyse geriye biz insanoğluna kalan tek çare sağlımızı kaybetmemek için elimizden gelenin de ötesinde bir çaba göstermek. Yani onun değerini bilmek.
Bu böbrek hastalarının halini görünce mide yanmalarını ve gaz problemlerini hemen unutuverdim. Kendime kendime şükretmeye başladım.
Hoşcakalın..!
Oto elektrikçinin hemen yanıbaşında bir Diyaliz merkezi vardı. Tam benim geldiğim saatte hastaların yoğun bir giriş-çıkışı vardı. Hasta nakil araçları hasta getiriyor ve işi biten hastaları alıp tekrar evlerine bırakıyordu. Genç, yaşlı herkes buradaydı. Çoğunun yüzünü hastalığın izini gösterircesine bir üzüntü kaplamıştı. Hemen hemen tebessüm eden bir yüz yoktu aralarında.
Bir böbrek hastası olmadığım için (ALLAH'a binlerce defa şükürler olsun) içeride nasıl bir işleme tabi tutulduklarını çok net bilemiyordum. Ama kan verirken bile insan azda olsa bir acı duyduğuna göre burada da işlem çok da keyifli değildir diye tahmin ediyordum.
Sahip olduğumuz madde şeylerin sorunlarını çözmek çok kolaydır. Örnek olarak az önce yanıma gelen usta marş otomatının bozulduğu söylemişti. Sokup bir bakalım, eğer tamir edilebilir durumda ise tamir ederiz, aksi halde değiştiririz kararını beraberce vermiştik. Yani sorunu çözmek bu kadar basitti ve maliyeti de işcilik dahil en fazla 75YTL civarındaydı. Bu kadar.
Peki biz insanoğlunun sağlık problemlerini çözmek bu kadar kolay mı? Peşke olsaydı. Az önce gördüğüm onlarca böbrek hastası bunun için neler vermezdi. Öyleyse geriye biz insanoğluna kalan tek çare sağlımızı kaybetmemek için elimizden gelenin de ötesinde bir çaba göstermek. Yani onun değerini bilmek.
Bu böbrek hastalarının halini görünce mide yanmalarını ve gaz problemlerini hemen unutuverdim. Kendime kendime şükretmeye başladım.
Hoşcakalın..!