Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '10

 
Kategori
Edebiyat
 

Şair/ Bankacı

Şair/ Bankacı
 

AHMET MUHİP DIRANAS 100kitap.milliyet.com.tr


ŞAİR/BANKACI

Yazının başlığını bağlantısız iki mesleği bir arada bulundurarak “”” Şair Bankacılar” veya yerine “Bankacı şairler”” olarak belirlemekte ciddi sıkıntı çektim. Bu nedenle iki işi de yan yana yazdım. Şairlerden bazıları titiz, katı kurallar içeren ve duygularını kontrol edebilen insan mesleği olan bankacılığı geçim kaygısıyla yapmıştır. Tüm gün duygudan bu kadar uzak olup, bu eserleri ortaya çıkarabilmiş olmaları onların duygu yükünün ağırlığından olmalıdır.

Uzun bir dönem bankacılık mesleği yapan bir kişi olarak matematiksel düşünmeye başlandığında; her şeyi bir kural içinde görmenin ve duygularını sürekli kontrol edebilen katı bir insan olmanın ne demek olduğunu çok iyi bilirim. Her şey mevduat, her şey kredi, Para, sayılar, hesap tabloları, dosyalar dolusu doküman her şey raiting, her şey mali analiz… gözüyle bakmaya başlarsınız. Gün içinde çok yoğun tempo ile çalışan ve beyni en çok yorulan bankacıların şiir gibi sanatlara aktif katılımcı olmak bir tarafa ciddi ve sürekli okuyucu bile olması zor ihtimaldir.

Bir bankacıda bulunması asgari özellikler:

- Rakamları ve matematiği sevmek, hızlı hesap yapabilmek ,

- Pratik zekâya sahip olmak , - Sabırlı olmak, çok kolay kızmamak,

- Güçlü bir ikna kabiliyetine sahip olmak ,

- Güler yüzlü olmak

- Esnek çalışma saatlerine ayak uydurabilmek

- Kurallara uymak

- Ast-Üst ilişkilerinde saygılı-seviyeli-kibar olmak,

Kısacası iyi para kazanabilirsiniz , ama özgürlüğünüzde ciddi kısıtlama yapmak zorundasınız.

Bu özelliklerin karşına bir şairde bulunması gereken özelikleri de sıralayın ne kadar ters olduğunu göreceksiniz. A

şağıdaki şairlerin tamamı da tüm iş hayatlarını bankacı olarak tamamlamamış ve belirli süre sonra iş değiştirmiştir.

A-Ahmet Muhip Dranas:

FAHRİYE ABLA

Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar
Bu afyon ruhu gibi baygın mahalleden
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin , dişlerin ve akpak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen fahriye abla

Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi
Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi
Güneşin batmasına yakın saatlerde
Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede
Yaz kış yeşil bir saksı ıtır pencerede
Bahçede akasyalar açardı baharla
Ne şirin komşumuzdun fahriye abla

Önce upuzun sonra kesik saçın vardı
Tenin buğdaysı , boyun bir başak kadardı
İçini gıcıklardı bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin
Açılırdı rüzgarda kısa eteklerin
Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla
Ne çapkın komşumuzdun sen fahriye abla

Gönül verdin derlerdi o delikanlıya
En sonunda varmışsın bir erzincanlıya
Bilmem şimdi hala bu ilk kocandamısın
Hala dağları karlı erzincandamısın
Bırak geçmiş günleri gönlüm hatırlasın
Hatırada kalan şeyler değişmez zamanda
Ne vefalı komşumuzdun sen fahriye abla


Bunu bu kadar güzel yazsa yazsa, ancak A.Muhip Dranas yazar.

Ahmet Muhip Dıranas bankada 1966-1972 yılları arasında yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmış. Malum şair İş Bankası'ndan ayrıldıktan 8 yılsonra 1980 yılında Ankara'da vefat etmişti.

B- Ümit Yaşar Oğuzcan :

Bu şiir de ancak bu kadar güzel ve o da Ümit Yaşar Oğuzcan tarafından yazılır.

BENİ UNUTMA

Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma. O saatelerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma.. Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma.. Hala duruyorsa yeşil elbisen,
Onu bir gün yalnız benim için giy
Saksındaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma.. Büyük acılarla tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma..


Banka yönetimi 1970 yılında Ümit Yaşar Oğuzcan'a Kültür Yayınları ile ilgili bir aratırma yapıtırıyor. Bu araştırma beğinilince de ünlü şair 16 Kasım 1970 tarihinde Kültür Yayınları Müşavirliği'ne atanıyor. Oğuzcan, yedi yıl bu görevde çalıştıktan sonra 1977 yılında bankadan emekli oluyor..


Bİr ara bankadan ayrılan Oğuzcan Ankara'da yayınevi kuruyor. Bu iş için de bankadan kredi kullanıyor. Yayıncılık işinde başarılı olamayınca da bankaya geri dönüyor. Kredinin ana parası taksitlere bölünüyor ve maaşından kesiliyor. Ana para ödemesi bitince kendisine faizlerin de ödenmesi gerektiği söyleniyor. Bunun üzerine şair dönemin genel müdürüne bir dörtlük yazıyor.

"İnanın ki Ferit Bey anamız ağlamıştır
Ödeyelim diyerek bunca yıldır anayı
İki çoçuk babası şair Ümüt Yaşar'dan
Bir emir buyurun da almasınlar babayıı"

Bu dörtlük dönemin genel müdürü Ferit Basmacı'ya iletiliyor. Genel müdür de faizlerin alınmaması için talimat veriyor.

(http://www.finansgundem.com/haber/oku/bankacihikaye/3205/hangi_sairlerin_yolu__isten_gecti_/print)


C- Ziya Osman Saba :

Ziya Osman Saba, çalışma hayatına 1938 yılında girdiği Emlak ve Eytam Bankası'nda uzun yıllar devam etti., ancak Ankara'ya tayin edilmesi üzerine bir süre bu kentte yaşadıysa da İstanbul özlemi nedeniyle 1945 yılında bankadaki görevinden ayrıldı. İstanbul'da Milli Eğitim Bakanlığı Basımevi'nde tashih şefi (düzeltmen) olarak çalıştı. 1947'de ikinci kitabı Geçen Zaman yayımlandı. Varlık Yayınları tarafından basılan bu kitap, şairin "Sebil ve Güvercinler" kitabındaki şiirlerle 1943-1946 arasında yazdığı şiirlerin biraraya getirilmesinden oluşuyordu. 1950'de geçirdiği bir kalp krizi nedeniyle bu işi de bırakmak zorunda kalan Saba, yaşamının geri kalanında arkadaşı Yaşar Nabi'nin sahibi olduğu Varlık Yayınları'nın kitaplarını evinde basıma hazırlayarak geçimini sağladı

YETİŞİR

Beni hatırladıkça,
Arasıra gönlümü al.
Sokakta görünce, gülümse,
Yanıma yaklaş,
Az elin elimde kal.

Evine misafir geleyim,
Kahvemi sen pişir.
Taze doldurulmuş sürahiden
Bir bardak su ver
Yetişir...

Eski sevgiliye söylenecek tüm sözleri Ziya Osman Saba sıralamış, geride söylenecek söz kalmamıştır. Bu şiiri dikkatli okuyunuz, sizce bugün bunu hangi bankacı yazabilir?

D- Yaşar Nabi Nayır:

25 Aralık 1908’de Üsküp’te doğdu. 1929'da Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Bir dönem bankacılık yaptı. Ulus gazetesinde, Türk Dil Kurumu’nda, Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda çalıştı.1933 yılında Varlık Dergisi'ni yayımlamaya başladı. 1946 yılında bakanlıktaki görevinden istifa edip Varlık Yayınevi’ni kurdu. Ölümüne değin de Varlık Yayınevi’ni yönetti. 15 Mart 1981 tarihinde İstanbul’da öldü.

SONBAHAR

Altın rengi gözleri yanan bir semaverdi
Ilık bir çay kokusu akardı saçlarından.
Yanmanın lezzetini onda hissettiğim bir an
Ve yazın sevgisini bana önce o verdi.

Yaz gibi iri olgun meyveleri severdi,
Bir çocuk gibi şendi ve gülerdi her zaman
Bir mevsim gözlerinden içime doldu cihan
Ve güzel yaz günleri ne çabuk geçiverdi.

Artık donuk bir cam var mavi gökler yerinde.
Güneşi benden çalan o sıcak bakışlardır,
Ve yazı o götürdü mutlak beraberinde.

En güzel rüyaların bile bir sonu vardır:
Bir bahar rüzgârından alarak bir sabah hız
Mevsimlerin ömrünü yaşamıştı aşkımız.
Onu şimdi kaybettim ve şimdi sonbahardır.

E- Necip Fazıl Kısakürek :

İstanbul Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdikten (1924) sonra gönderildiği Fransa'da Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümünde okudu. Paris'te geçen bohem günlerinden sonra, Türkiye'ye dönüşünde Hollanda, Osmanlı ve İş Bankalarında müfettiş ve muhasebe müdürü olarak çalıştı. Bir Fransız okulu, Robert Kolej, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Ankara Devlet Konservatuarı, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde hocalık yaptı(1939-43). Sonraki yıllarında fikir ve sanat çalışmaları dışında başka bir işle meşgul olmadı.

BEKLENEN

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?


OTEL ODALARINDA

Bir merhamettir yanan, daracık odaların
İsli lambalarında, isli lambalarında.

Gelip geçen her yüzden gizli bir akis kalmış,
Küflü aynalarında, küflü aynalarında.

Atılan elbiseler, boğazlanmış bir adam,
Kırık masalarında, kırık masalarında.

Bir sırrı sürüklüyor terlikler tıpır tıpır,
İzbe sofalarında, izbe sofalarında.

Atıyor sızıların çıplak duvarda nabzı,
Çivi yaralarında, çivi yaralarında.

Duyuluyor zamanın tahtayı kemirdiği
Tavan aralarında, tavan aralarında.

Ağlayın, aşinasız, sessiz can verenlere,
Otel odalarında, otel odalarında.


NOT : Otel odaları şiirinin müfettişlik günlerinden etkilenerek yazdığı söylenilmektedir.


Netice; bu çalışma ile bir mesleği eleştirmek/yüceltmek gibi amacım bulunmamaktadır. Sadece içinde sanatçı duygusu olan kişinin eninde sonunda şiirini yazacağını ve işin/paranın ona yetersiz kalacağını vurgulamak istedim.

 
Toplam blog
: 55
: 4036
Kayıt tarihi
: 02.03.09
 
 

15 yıldır  İnsan yaşamı ile doğanın kuralları arasındaki benzerlik, kaos, değişim, kaostan düzene..