- Kategori
- Etkinlikler / Festivaller
Şair ve kadın olmak...Ve kadını anlatmak...

İlk belgelenen kadın hareketi New York’ta 1909’da yaşanmış. Yirmi bin kadın işçi, çalışma koşullarından ve az ödenen maaştan yakınarak greve girmişler. Şubat 1910’a değin süren grev sırasında, polis 700 kadını tutuklamış, binlerce kadını tartaklamış, dövmüş. 1909’da Amerikan Sosyalist Partisi Şubat ayının son Pazar gününü Ulusal Kadınlar Günü ilan ediyor. 1910’da, Kopenhag’daki Sosyalist kadınlar uluslararası kadınlar gününü kabul ettiriyor. 1911 yılı 19 Mart’ında, Avrupalı sosyalistler, ilk kez bir uluslararası kadınlar gününü kutluyorlar. İsviçre, Avusturya, Danimarka ve Almanya’da bir milyondan fazla kadın coşkuyla eşit haklar istemlerini dile getiriyorlar.
Eski Rus takvimindeki 23 Şubat günü, Sovyet Devrimi’nden sonra kabul edilen Bati takvimlerindeki 8 Mart’a rastladığından, 1918’den itibaren Kadınlar Günü, Rusya’da 8 Mart’ta kutlanmaya başlanıyor.
2. Dünya Savaşı ve ardından başlayan Soğuk Savaş yıllarının büyük bir bölümünde kadın hareketi ilgi çekmiyor. Ancak 1960’ların sonunda hareket tekrar ateşleniyor.
Ve 1977’de UNESCO 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü olarak açıklanıyor. 1980 Kopenhag Konferansı, 1985, Nairobi konferansı ve son olarak da Beijing Platformu...
Clara Zetkin ve onun gibi emek veren tüm kadınların bıkmadan usanmadan kabul ettirdikleri bu gün, ilk belgelenen hareketin başladığı ülke Amerika’da bırakın kutlamayı bilinmiyor bile… Dünya Kadınlar Günü, Türkiye’de de kutlanan Sevgililer Günü gibi, kadınlara çiçek çikolata hediye edilen bir gün değil. Dünya Kadınlar Günü, amaçlarına ulaşmak için çaba veren, çalışan kadınlar için bir gün.
Bahara merhaba diyeceğimiz şu güzel günlerde, evinde çocuklarına, eşine emek veren, tarlasında orak sallayan, ekin biçen, yük taşıyan, fabrikalarda çalışan tüm kadınlarımızın da anlamlı bir günü. “Dişiliğini şefkat ve emeğiyle yüceltmiş, yoz ve hoyrat ellerin, dillerin altında yaşama direnmiş ve direnmekte olan kadınlarımızın günü”… Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesi 6 Mart Cumartesi günü İstanbul’da üç aydın kadınımız ADD Genel Başkanı Aysel Çelikel, şair Süheyla Taşçıer ve şair Yelda Karataş’ın da katılacağı bir söyleşi var. Çok isterdim İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Kongre Merkezi’ndeki (Kurtuluş Cad. No:114, Kurtuluş-Şişli) bu söyleşiye katılmayı. Bugüne bir şiirle, söyleşinin konuğu Süheyla Taşçıerin “Benim Adım Ne” şiiriyle merhaba diyelim:
kudurmuş hava / habercisi sinsi dumanın tozlu bıyıklarıyla / binmiş dağların sırtına kundak / kundak /
ölüme kafa tutamıyor güneş ayın her haline / dilek tutuyor
dağ eteğindeki ana / bacı / görülmüştür ibaresinin dallarına tutunmuş kızıl yarların
menekşe seslerinde titriyor adı / hasret gövdeleri ne zaman / ne zaman / unuttuk / bizim olan dağlara türküler yakmayı / kutsanmış sularda yıkanmayı yok oluyor şehirler
et / et / etler yapışıyor balçık toprağa anaların ateşinde / billur delikanlıların adları akıyor ben / ali / ben /Hüseyin / ben /Mehmet / ben binlercesi
duvarın arkasındaki / laz şükrüye kürt bedrinin oğullarının sünnetinde
en tatlısından yapmıştın şerbeti / sen alevi kadını mürüvvet / uykun yastıkta sahura gözlemeler açmıştın / çatı komşun sevim annelere onikiler aşkına / ortak kaynardı aşure kazanı ne zaman / ne zaman / unuttu
harflerin sesini ceninler / ceninler
benim adım ne /benim adım ne