Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '08

 
Kategori
Haber
 

Sakalı Dört Parmaktan Uzun Olanlar Aptaldır! (Vatandaş Ergenekon'un Neresinde?)

Sakalı Dört Parmaktan Uzun Olanlar Aptaldır! (Vatandaş Ergenekon'un Neresinde?)
 

resim: www.edebistan.com


MB’nin usta kalemlerinden sayın Celal Çelik ve DG’nin, merkezinde Türkiye’nin gündemi (Ergenekon/Ümraniye Davası) olan –bana göre- aslında Türk insanının psiko-sosyal özelliklerini somutlaştırarak gözler önüne seren; tahlil, terkip ve kıyasla yoğrulmuş art arda yazdıkları yazılarını büyük bir beğeni ve heyecanla takip ettim/etmekteyim.

Bizim MB çarşısında da bu yazılara yapılan yorumların bazısında, tıpkı adı darbeyle, çeteyle, örgütle anılan veya anılacak olanlarla aynı tepkileri gördükçe vatandaş olarak üzülüyorum.

Acaba Ergenekon’u ölçüsüz sahiplenenlerin sahiplenme nedeni, bu davanın karşı bir siyasi veya muhafazakâr bir partinin(hükümetin) lehine sonuçlanma korkusu olabilir mi? Bu dava basit bir partizanlık ve inatlaşma yapılacak kadar sıradan bir dava mı? Kaldı ki davanın aydınlatılması kuşkusuz, ülke lehine olacaktır.

Dava sürecinde belki kimi zanlılar serbest kalacaklar, yanlış tutuklamalar olacak; belki de masum sanılan başkaları tutuklanacak... Bilemeyiz. Biz vatandaşlar için önemli olan ülkemiz için doğru ve önemli olan neyse onun ortaya çıkmasıdır.

Bu davanın sağcılıkla, solculukla, dinle, mezheple, ideolojiyle hiç alâkası yok benim için. Mesele; gizli güçlerin, derinlerin iktidar kavgası… Ülkenin, Türk milletinin değil de sadece kendilerinin olduğunu sananların aydınlatılmasını istemediği dava… Ahtapot gibi kolları her yana uzamış dava…

Bilinen ve alışkın olduğumuz iddialara son günlerde rahmetli Ecevit’in görevden uzaklaştırma uğruna sağlığından edildiği iddiaları da eklendi.

Televizyonlarda kendini ulusalcı ve Atatürkçü olarak ifade eden Yalçın Küçük'ün örgütün sözde lideriyle samimi fotoğrafları ortaya çıktı. "Emperyalist Türkiye" adlı kitabında da Atatürk'e büyük hakaretleri olduğunu öğrendik.

At izi it izine karıştı mı desek, izleri biz yanlış mı tanımlamışız desek, ne dersek diyelim, şurası bir gerçek ki "ezberleri bozmamız gerekiyor!"

Ülkemizde maalesef herkes kendine Müslüman!

Dün Susurluk aydınlatılsın diye yargıyı ve hükümeti göreve çağıranlar, maalesef bugün Ergenekon’un üzerine gidiyor diye yargıyı ve hükümeti en ağır bir biçimde eleştirmeyi ve yıpratmayı yeğlemişlerdir. Hatta son zamanlarda büyük bir pişkinlikle ve organize biçimde yargıyı, hükümetin kararlılığını, davayla ilgili delilleri ve iddiaları hafife almaya başlamışlar; davayı sıradan politik hesaplaşma olarak yansıtma gayretine girişmiş, gafletine düşmüşlerdir.

Salih Memecan’ın karikatüründe belirttiği gibi dün Susurluk aydınlatılsın diye “ampulleri kapatıp açın!” diyenler, bugün adeta “Ergenekon aydınlanmasın diye ampulleri kapatın; ama açmayın!” sloganı üretmişlerdir.

İdeolojiler ve farklı görüşler, halkın refahı ve ülkenin kalkınması için elbette gerekli dinamiklerdir. Ancak samimiyetle harmanlanmışsalar...

Politika dışında kalan vatandaşlara sormak istiyorum:

“Allah aşkına, Ergenekon davası aydınlatılsa ve iddialar bir bir sonuca bağlansa, vatandaşın ne zararı olur?” Birilerinin elbette çıkarı olabilir de vatandaşın bu davanın görülmemesinde ne gibi çıkarı olabilir? Cevap bulamıyorum.

Bir eğitimci olarak muhalefete sormak istiyorum:

Vatandaşı ilgilendiren birçok konuda hükümete muhalif olarak yüklenmek dururken neden siz de bu davaya kilitlendiniz. Mesela son OKS’de 300’e yakın 100 tam doğru çıktı. Dünyada eşi olmayan bir sınav… Alt yapısız sınav sistemleri (SBS) var. ÖSS’de puanları yanlış hesaplanan adaylar var. Kopya var… Vesaire… Normal bir ülkede çok önemli olan bu durumları gündeme kim taşıyacak? Tabii ki muhalefet…

ÖDP genel başkanı Ufuk Uras, darbe girişimi ve söylentilerinin araştırılması için meclise bir önerge verdi. Tek destek BBP’den… İşte bu noktada ben korkmaya başladım.

Ergenekon’da bu kadar yol almışken acaba hükümet, perde arkasında birileriyle anlaşır da bu dava kapanır mı? İşte bundan ciddi ciddi endişe duymaktayım. Dağın fare doğurması, asıl o zaman olur…

Medya ve politika dünyasında kendi menfaatleri uğruna halkı yanlış yönlendirenlerin olması, ülkemizde doğal! Ey vatandaş, gelin şu davanın sonucunun aydınlatılması için dua edelim. Davanın aydınlatılmasında vatandaşın faydası var. Demokratikleşme ve çağdaşlaşma yolunda da ülkemin faydası var!

MB’de yazdığım ilk siyasi yazıyı bir hikâye ile bitirmek istiyorum:

(Teşbihte hata olmaz!)
Hoca kürsüde vaaz ederken, “Sakalı dört parmaktan uzun olanlar aptaldır!” demiş. Cemaat çaktırmadan sakallarını elleriyle ölçmüşler. Bizimki eve gelmiş ve sakalını dört parmağıyla sıkıca tutup uzun kısmını mumun alevinde yakmaya çalışırken doğal olarak tüm sakalından olmuş. Hocanın sözüne binaen, masasındaki kâğıda not düşmüş:
“Bit-tecrübe sabittir!” (Doğruluğu tecrübeyle ispatlanmıştır.)

Biz de tecrübe ede ede tüm sakaldan olduk.

Balık hafızalı olduk neredeyse!

O kadar darbe, muhtıra yaşamış ve derin ilişkilerin sıkıntılarını görmüş millet olarak, hafızamızı biraz koruyalım lütfen! Her oltaya atlamayalım. Suyumuzun bulanık olmasından rahatsız olalım ve suyun berraklaşmasını bekleyelim. Sonra isteyen istediği oltaya!.. İsteyen de berrak suyun tadını çıkarsın.

 
Toplam blog
: 143
: 2341
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

Bu âlem içinde aileme zaman ayırmak, gezmek, okumak, fotoğraf çekmek, resim çizmek ve iş hayatı h..