- Kategori
- Şiir
Salvador Dali eşliğinde şair medyayı anlama klavuzu; zaman: İ.S. 30 (İnternet sonrası 30. yıl)

...... bu şiiri bu resme bakarak yazdım karışıklıklar belki de ondandır...........
yasal uyarı: bu şiirde duygulanım bozukluğu ve kalibrasyon sorunu birarada olup alıcı ayarlarınızla oynamayınız... okuyup, unutunuz ve günün geri kalanın keyfini çıkarınız*....
"haktan bela gelmez... kul azmadıkça... kula bela gelmez... hak yazmadıkça**"
????????
ben en iyisi gözümü kapatıp saymaya başlayım:
48... 49... 50...
önüm arkam sağım solum sobe
saklanmayan ebe!
tanrım!
bütün soru(n)lar taksimde bi ağacın arkasına saklanmış!
sen yorulma diyor polis, biz ağacı da arkadaşları da alırız!
ya cevaplar...
ah tanrım!
cevapları yine bulamayacağım değil mi...
yine de seviyorum seni....
cevap vermesen de hoşuma gidiyor bi yaratanım olduğu fikri...
aksi takdirde dalga-karbon tesadüfünden ötesi olmazdım değil mi
"ah kara bahtım!
o mutasyon olmasaydı dna'm böyle dağılmasaydı... şimdi bende insandım..."
böyle ağlayan ters dönmüş bi hamamböceği...
olmak istemezdik değil mi...
keşke saymaya devam etseydim...
çok fazla okuyorum ama
güzele çok az rastlıyorum son zamanlarda...
beynim medya civa doluyor
yazmayım diyorum;
yeni bi intihara gerek yok!
zaten kelimeler istediğim yerde durmuyor
dayanamıyorum...
kalemin kemiği yok!..
"yağacak bi bulut gibi doluyum"
nasılda hüzünlendirir şiiri...
soyut oysa;
bulut yani, hava... gevşek bağlı atom... dolsa dolsa nereye kadar
ağlatır bile bu namussuz soyut...
bense şu anda;
sağılacak bir inek gibi doluyum!
dediğim anda;
kayboluyor o hüzün...
şaşırıyorsunuz bana
edebiyatçılar hakaret ettiğimi düşünüyor onlara
oysa gercekten patlayacağım medyayı okudukça...
çokça somut. ..
"imgeler geçiyor önümden. ..
siyah hayaletler ki... hiç gitmiyor gözümden...
ağlıyorum...
kelebek incinmişliğimden"
verilen mesaj; yazar ağlıyor, ruhun incinmiş hali
imge; siyahla indüklenmiş bi acıklı durum hali
okura saygı kapsamında benim anladığım;
ellerin bağlı ve bi burun uzaklığında
sevdiğin kadına mesela
siyah gözlüklü siviller tecavüz ediyorlar...
bunu dediğim anda,
suçlanıyorum; duygusuz bi hayvan olmakla...
"şiirden anlamayan ruh hastası bozuntusu
derhal şiir sınırlarımızı terket!"... kovuluyorum...
evreka! siyah imge!...
kendimi onuncu köye giden
kara trende kara bi tünele girerken
hayaletler arasında buluyorum...
"ah trenler... gözyaşıyla tutuşturulmuş vagonlar...
trenler dolusu dram dolu yaşamlar
biri gelir, biri gider bu istasyondan
ben ağlarım herbirinin ardından"
sanma ki auschwitz'e gidenlerden başka
hiç yolcu yok 2. sınıfta . ..
hiç inanmayın yazarlara!
kağıt oynayanlar, koşuşan neşeli çocuklar,
mesaj yazanlar, kitap okuyanlar
kızlı erkekli sarmaş dolaş olanlar...
ki ben onuncu köye giden trendeyim
en hüzünlü yerdeyim..
.... teorik olarak...
aşağalayarak bakmasa bana
o istasyondan ayrılmayan üretme üstadı şair
inan ki bende neşeliyim...
....pratik olarak...
"naif bi gecenin hatırına kabul et bu zehirli buseyi "
naifin üstünde hiç durmayın
yakışıyor diye girmiştir şiire.
zehire de aldırmayın... soyut...
buseyi derhal alın;
ikinci bi şansınız olmayabilir
işinizi iyi yapın
ikinci bi şans doğabilir
kendimden biliyorum; somut...
neyse be iki gözüm, neyse...
zaten edebiyat dediğin ne ki;
insanın ebedi-yat-ış halinde üretme histerisi...
inanmıyorsanız çevrenize bakın
ben en azından Hemingway dışında
ayakta yazan yazar hiç tanımadım
ki oda... edebiyatçı yani;
edebiyatın ironik hali...
ohh! boşaldım, rahatladım...
hafiflemiş bulutlar arasından
gülücükler taşıyan
naif bi tren imgesi
aydınlatıyor şimdi gecemi...
hoşçakalın...
uyumak için içinizden saymayı unutmayın!
48... 49. .. 50
önüm. .. arkam...
polis bastırıyor;
sakın gözlerini açma!
say! sonsuza kadar...
....
*klasikleşen bi giriş
** deyiş
prosayko