Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '08

 
Kategori
Tarih
 

Şalvarı yaltak Osmanlı'dan günümüze uyduruk tarih ve turşu küpü

Şalvarı yaltak Osmanlı'dan günümüze uyduruk tarih ve turşu küpü
 

Gazi, Sofya'da ateşemiliterken katıldığı bir baloda yeniçeri kıyafetiyle


Hiç kuşkusuz tarih; “un, su, tuz ve mayadan” ibaret bir hamur yığını değildir. Ellerimizle yoğurup, güzel şekiller vererek fırına süremeyiz. Ne var ki saklanır bazen belli amaçlar doğrultusunda, gizlenir. Uyduruk senaryolar yazılır ders kitaplarında…Adına da “Tarih” denir!

Ama mum da yatsıya kadar yanar, şairin dediği gibi “Kimi zaman da gecikir”sönmesi.

“Şalvarı yaltak Osmanlı’nın” Anadolu Türklerine 600 sene boyunca ettiği zulmü yazmaz ders kitapları. “Celali İsyanları” der geçer! Osmanlı'ya 400 sene başkaldırmış “Celalilerin” öz be öz Anadolu Türkleri olduğunu söylemez. “Fatih” der, “Yavuz” der, bir de “Süleyman”! E tabii bir de “Viyana Kapıları”.

Dedesinin büyük dedesini “Kuyucu Murat Paşa” tarafından kıtır kıtır kesildiğini bu yüzden bilmez Anadolu insanı. Ne Hızır Paşa’yı bilir, ne de zalim Bolu Beyi’ni! Anlatılırsa eğer, masal niyetine dinler.

“Etrak-ı bi idrak” (Türkler algılamasızdır)söylemini ilk kez dile getiren Osmanlı padişahı kimdir, bilmiyoruz. Ama İstanbul’u fethederek kendini “Bizans İmparatoru” ilan eden padişahın “Fatih Sultan Mehmet” olduğunu biliyoruz, çok şükür.

“Enderun”a alınmayan, saraya sokulmayan Anadolu Türklerinin bu imparatorluktaki yeri ve önemi ise ancak 19 Mayıs 1919 günü belirlenmiştir.

Almanya’da okutulan tarih kitaplarında “Silah arkadaşlığı” gibi bir “zırva” bulamazsınız. Çanakkale’nin bir “zafer” değil, Anadolu Türklerine uygulanan bir “soykırımı” olduğunu gayet iyi bilir Alman tarihçileri! O zamanki adı “Enverland” olan bu topraklarda Alman emperyalizmi uğruna akıtılan Türk kanının haddi hesabı yoktur!

Yazmaz bunları ders kitapları Hem saltanatın poposuna tekmeyi basıp kovacaksın, hem de ders kitaplarında Osmanlıya övgüler düzeceksin! Çelişkiye düşmemek için de “ Efendim işte iyi padişahlar vardı, kötü padişahlar vardı” zevzekliği yaparak! Anadolu Türk Beyliklerini ortadan kaldıran Fatih iyi padişah! En çok Anadolu Türk’ü boğazlayan Yavuz da iyi padişah! Edirne’deki o muhteşem camiyi yaptıran Sultan Selim(Ayyaş Selim) kötü padişah (Çok içtiğinden olsa gerek). Vahdettin zaten vatan haini.

Buna tarih denmez! Dense dense “film senaryosu” denir!

Gelelim “Mustafa” belgeseline… Seyretmedik, bilmiyoruz. Ne var ki gazetelerde daha önce hiç görmediğimiz Mustafa Kemal resimleri çıkıyor şu sıralar…

Gülen ve hatta kahkaha atan Atatürk…

Genç bir subayken ellerini arkadaşının omzuna atarak poz vermiş bir Atatürk…

Tavla oynayan Atatürk…

Kıvrak Balkan halk oyunlarında başı çeken Atatürk…

Bu resimlerin ne mahzuru vardı ki bunca yıldır tozlu arşivlerde bekletildi ve halkından gizlendi?

Öncelikle yanıtlanması gereken soru budur!

Atatürk’ün tavla oynaması mı kötü, yoksa tavla oynarken çektirdiği resmin seneler sonra kamuoyuna gösterilmesi mi kötü?

Tarihimizi hamur yığınına çevirdik! Kimsecikler de yemiyor işte! Uyduruk tarihin mumu, yatsıya kadar da yanmıyor.

Gülen, oynayan, seven, yani “insan” Atatürk’ü ben beğendim, kendime daha yakın buldum. Gülmesini, oynamasını, içmesini, sevmesini bilmeyen bir insan, bırakın devlet-cumhuriyet kurmayı, turşu küpü bile kuramaz zaten!

Endişeye mahal yok! Taşlar yerine oturmuştur sadece.

Gizlenen tarihin bir sayfası daha gün ışığına çıkmıştır.

Çok da iyi olmuştur.

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..