- Kategori
- Felsefe
Sana dünyayı ben doğuracağım
Müneccim moku ne bilir ki adamım?
Ruhumun aklına uydum ve ruhumla dalaştım durdum sırf bu yüz den.. Yerin göğün kapısını özümle kilitleyip yüzüme çaldım. Çok utandım bugün..
Dedim ki aklını, yüreğini, bilgini, güzelliğini, sevgini soruşturdun mu hiç kendinle sen? Sonra da sundun mu hiç yeryüzüne?
Bendeki gibi! Hiç kimseye, sözün oldu mu etrafına gümüşten, sonra da altın topladın mı hiç güneşten? Soruyorum sana! Bet beniz solmaktan başka ne bilir?
Kahin bile çıkamamış ki bu işin içinden..
Bak gölge bitti..!
Güneş daha doğmadı ki güneşten.
Sende inanamayacaksın yaşadığım tüm gerçeğe.. Bir tek sana söylüyorum! Bir de görünmeyenler şahittir. Bensiz hallerime..
Bak görüyor musun ? Arşın içindeyim..
Benim içimdeyse her şey. İnler cinler periler meleklerle el ele vermişler uçuşan kelebekler olmuşlar.. Tül tül ipekler satenler hepsi de ebem kuşağı gibi her renkten... Ve ben bunların arasında bir tek seninle cilveleşiyorum..
Kimseler göremez ki bizim gördüğümüzü..
Senin içinin, içinde yüzüyorum..
Yanımda alaturka balıklar..
Yüz vermiyorum...
Bu anlattıklarımı, yeryüzündeki tüm denizlerde, kimseler göremedi henüz..
Müneccim moku bilir ki?
Güneş daha tohuma kaçmadı.
Senden gebe kalacağım, daha milyarlarca ışık yılı var.
Söz şeker adamım.
Yeter ki babası sen ol.
Sana dünyayı ben doğuracağım!
Zaman biziz zaman biziz zaman biziz mekansa ruhumuz
Sabiha Rana
Fotoğraf: http://galeri.milliyet.com.tr/