Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Sanalizm- Toplumsal kişiliğe isyan (4)

Sanalizm- Toplumsal kişiliğe isyan (4)
 

Bir haber geçen sene ortalarında; Bir Amerikan askeri Irak’ta halkın üstüne rast gele ateş açıp epey insanı öldürmüştü... Bu haber çok etkilemişti beni... Birde Kızıldeniz’deki savaş gemilerinden, elinde kahvesiyle oturup hiç bilmediği, görmediği insanların tepelerine roket fırlatan askerlerin ruhsal durumlarını merak ederim ben... Sanal bir düşmanla savaşan gerçek kişilik olabilir mi acaba diye? Yoksa tam tersi durum mu var ortada? Onlarda sanal kişiliklerine mi bürünüyorlar acaba? Yoksa kendi ülkesinde ortalama yaşayan bir insan nasıl canavarlaşabiliyor?

Kendi toplumunda annesine, babasına saygılı, karısı ve çocukları olan, toplum kurallarına uyan, üstelikte kendisini ülkesi için savaşan bir kahraman gibi gören bir gerçek kişilik nasıl olurda, oyun niyetine halkın üzerine görev (zevk) için ateş açabilir? Bir kişiye işkence edip rahat uyur?

Burada anlattıklarım sonucu sanal alemden nefret ettiğim sonucu çıkmasın... Hayır, tam aksine onu savunuyorum... Fakat şunu anlatmaya çalışıyorum; Şu anki sistemlerin ürettiği bireyler sancılı, sıkıntılı, ezik, yalnız ve mutsuz... .Hangi sistemi ele alırsanız alın, belki maddi olarak bireylerin sorunlarını azda olsa çözdüler... Fakat birey olarak acayip başarısızlar... Sistemlerin ürettikleri bireyler bağımlı... Tüketmeye bağımlılar ve ezikler…

Şu an sanalizm insanların kafasında karman çorman bir haldedir... Karikatür kahramanlara özenmekden tutun, uçmaya çalışan çocuklar ve hiç düşmanını tanımadan, aynı sanal oyunlardaki gibi çoluğun çocuğun üstüne misket bombası yağdırmayı görev sayan insanlara kadar her şey sanalizm olarak algılanmaktadır... Bu çok tehlikeli bir gidiştir... Çünkü sanalizmi sistemler kontrol etmekte ve aklın alamayacağı yabancılaşma ve cinayetleri beraberinde getirmektedir... Öncelikle dijital teknolojiyi bu kavramdan çıkarıp, yaşanılanları eski kavramlar ile, açıklamakta yarar var... Biçimi ne olursa olsun insan öldürmek katliamdır, cinayettir... Oysa sistemler bu işi ayrımcılığı körükleyerek oyun haline getirmektedir... Düşman olanı, öteki olanı öldürme oyunlaştırılmaktadır... Bu sanal kişilikler gerçek yaşamda yukarıda örneklediğim şekilde hiç çekinmeden uygulayabilmektedirler...

İşte sanal kişilikleri yaşayan insanlara, reel yaşam doğru anlatılmalıdır... Sanal kişilik yaptığı işin reel yaşamda karşılığını doğru bilmelidir... Reel yaşamın değiştirilmesi için bir silah haline getirilmelidir sanalizm ve sanal kişilikler... Sistemin kendi sömürü ve baskıcı sisteminin devamı için insanlara dayattığı, biçimler verdiği toplumsal kişiliğe alternatif olmalıdır sanalizm ve sanal kişilikler... Çünkü birey yalnız, mutsuz ve yabancılaşmıştır... Kendi türüne ve doğaya yabancılaşma sanalizmde çözümlenebilir... Yani sanalizmin bu gücü silah olarak sisteme yöneltilebilir... Toplumsal kişiliğe isyan olarak gelişen sanal kişilikleri reel yaşama geçirdiğimiz an zaten sorun çözülecek diyorum ben...

İnsanın temel bir özelliği vardır... Bence en güzel temel özellikte budur... İnsan değişime kodlanmıştır.. Hiçbir şey son nokta değildir... Hiçbir şey tam olarak mutlak değildir onda... Nereye ulaşsa başka bir yeri hedefler... Hangi kişiliğe bürünse başka kişilikleri de yaşamak ister... Hangi kuralı yaşam biçimi olarak seçse, kuralsızlığı da denemek ister.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım iki unsur yani eziklik ve değişime kodlanmış insan doğası, sanalizm denilen bu dünyanın ana motorlarıdır... İşte bu yüzden karşı çıkmam ona.. İnsanı neye zorlasan, neyle kodlamaya çalışırsan çalış o kendini mutlu edecek, eğlenecek, oyalayacak ve oynayacak bir yol arar ve bulur... Gerçek yaşamında yaşayıp da onu mutsuz eden her şeyden sıyrılmaya çalışır bu arayışta...

Galiba devam edecek bende bu tartışma... Kendimle bile olsa...

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..