19 Kasım '13
- Kategori
- Kültür - Sanat
Sanatsız kaldım
Sanatçı, ışığın içindeki ışığı görebilendir. Ruhunun derinlikderinden bir lav gibi fışkıran duygu seliyle yıkanan kişidir sanatçı. Her an, her saniye yaratmak için çırpınan, çırpındıkça eriyip yapıtıyla kaynaşan kişidir sanatçı. Hemen her çağda Musa Heykeli yaratan kişidir sanatçı. Sanattan anlamayanların "ucube" dediği alın terini, göz nurunu bir de sanatçıya sormak gerekir.
Derler ki bir ressam, bir lokantada hesabı lokanta sahibinin portresini çizerek ödeyince, lokanta sahibi,"Ama efendim bir saattir yiyorsunuz, bir dakikada ödüyorsunuz." dediğinde ressam "Hayır!Altmış üç yıl bir dakika." diye yanıt vemiş.
Diğerleri gibi Nejat Uygur da perdenin bir daha açılmayacak şekilde kapanacağını biliyordu. Öyle de oldu, altmış yıllık sanat yaşamının perdesi bir daha açılmayacak biçimde kapandı. Sanatçılar birer ikişer giderken biz ne olacağız? Sanatsız kalan bir ulus mu? O zaman "Hayat damarlarımızdan biri kopmaz mı?" Sanatsız kaldım, Sanatçısız kaldım, işte o zaman ben yandım. Güle güle usta!