- Kategori
- Seçim
Sandığa sahip çıkmak !?
Hani her seçim yaklaştığında, genelde muhalefet partilerini bir telaş alır, kendi partilerinden belirledikleri “Sandık Görevlileri”ni toplantılara çağırır, onlara kurslar vererek, “Sandığa Sahip Çıkma” dersleri verirler ya? Her İl ve İlçe Seçim Kurulu Başkanları da, belirlenen Sandık Başkanları’nı bir gün toplantıya çağırır, Seçim Yasaları’nı ezberletip, bir Sandık Başkanı olarak, bu kutsal seçim sandığına nasıl sahip çıkmaları gerektiğini ve herkese son derece ‘tarafsız ve dürüst’ davranmaları gerektiğini anlatırlar ya? Yasalara aykırı davrananlara verilecek cezaları da hatırlatıp, herkesin hizaya gelmesini sağlarlar ya? İşte son genel seçimde de, sandığa nasıl sahip çıkılacağını, iki arkadaşımız herkese gösterdiler! Peki nasıl oldu bu? Şöyle oldu: Yatağan Merkezdeki bir Sosyal Site’de Sandık Başkanı olan Yavuz Bey ile Sandık Başkan Yardımcısı Zeki Bey; gördükleri kurs ve aldıkları tembihler çerçevesinde, görevli oldukları sandığa öyle sahip çıkmışlar ki; oyların sayımı, dökümü, tasnifini yaptıktan sonra zabıtlarını tutmuş ve imzalamışlar! Sonra da, bunları İlçe Seçim Kurulu’nun verdiği ağzı bağlı torbaya koyacakları ve teslime getirecekleri yerde; onlar her şeyi seçim sandığı içine doldurup, iple bağladıktan sonra balmumu ile mühürleyip, o ağır ve koca seçim sandığını, Sandık Başkanı ve Yardımcısı kucaklayarak, partilerin sandık görevlilerinin de çok dikkatli koruması eşliğinde, hep beraber İlçe Seçim Kurulu’na teslime gelmişler… Oradaki herkes bunlara garip garip baksalar da, işte ben; “Sandığa Sahip Çıkmak” diye buna derim arkadaş!.. Yani bu iş, kuru lâfla olmuyor; işte böyle uygulamayla oluyormuş, gördünüz mü!? Biz neler gördük ve duyduk!? Şu Menderes Nehri’nin dili olsa da konuşsa!.. 1960 İhtilâli öncesindeki genel seçimde, Menderes Nehri’nde balık tutan, bent tutup tarlasını sulayan insanlar, o nehirden az mı Seçim Sandığı toplamışlardı!? Daha geçtiğimiz yıllarda, birçok büyük kentimizin çöp bidonları içinden az mı oy pusulası çıkmıştı? CHP ve MHP bundan dolayı davalar açmışlardı, ama sonuçları ne olmuştu şimdi bilemiyorum? Bakınız, önümüzde yine seçim var. Sandıklarınıza sahip çıkın arkadaşlar! Bu yıl şeffaf sandıklarda oy kullanacağız! Gizli oy verdiğimiz o içindeki oy pusulalarını görebileceğiz, ama pusulaların içinde kaç partiye, kaç “Evet” verildiğini görebilecek miyiz? Hayır!.. Onları da tasniften sonra öğreneceğiz inşallah!.. Ben size bu şeffaf sandıkları kucaklayıp gelip de, İlçe Seçim Kurulu’na sandıkla beraber teslim edin demiyorum! Tabii ki sandığa sahip çıkacaksınız da; tasnif sonuçlarını yazdığınız zabıtları imzaladıktan sonra, buradaki her partinin aldığı oyları, hemen partilerinizin il veya İlçe Başkanlıkları’na bildiriniz… Bildiriniz ki; partinizin Genel Başkanlığı da, Yüksek Seçim Kurulu’na iletilen bu sonuçlarla, sizin imza altına aldığınız sonuçlar tutuyor mu, tutmuyor mu, onu denetleyiniz! İşte, asıl “sandığa sahip çıkmak” budur! Yoksa, koca sandıkları kucaklayıp gelip de, İlçe seçim Kurulu’na böyle teslime gelmek değildir!.. 1979 ara seçimlerinde bir köyde görevliydim. Seçim sonrası torbayı yardımcımla alıp, beklemeye başladık. Bizi almaya gelecek seçim arabası gecikince, anayola doğru yürümeye başladık. İki çoban köpeği bize saldırdı. Torbayı kucaklayıp, bir armut ağacının tepesine çıktık da kurtulduk. Yahu arkadaşlar; ya yanımıza o koca ağaç Seçim Sandığı’nı da almış olsaydık, o köpeklerden nasıl kaçar da o ağaca çıkardık, bir düşünsenize? Yerde bıraksak, bizi ısıramadıklarından; bir ayaklarını kaldırıp, öfkeyle sandığın üstüne de işerdi o keratalar, ben iyi bilirim onları… Umarım bundan sonra benim son söylediklerimi yapar; hem yorulmaz, hem de vicdanen rahat olursunuz…
Sakin KOŞAR.