- Kategori
- Efsaneler
Sapanca efsaneleri 2

Sapanca' da karşılaştığımız birini o an için tanıyamamış isek, bu geçici yabancılığı ortadan kaldırmak için sorduğumuz efsane bir soru vardır.
" Kimlerdensin ? "
Sorunun muhatabı, cevaben önce soyadını söyler.
Karşı taraf halen tereddüt içindeyse sülalesinin anıldığı ismi belirtir.
Bu aşamada muhakkak bir çağrışım olur ve soruyu soran, kimin oğlusun diye suali daha da detaylandırınca yabancılık birden son buluverir.
Ve" Yahu yiğenim baştan niye söylemiyosun sen bizim çocukmuşsun ya " diye tanışıklık gerçekleşir.
Rahmetli Fikret Amca' nın oğulları Özgür ve Murat da Sapanca' da bu sual ile karşılaştıklarında önce Fikret Timuremre' nin oğluyuz derler.
Cevabı alan, hemen bir içler dışlar çarpımı yapar ama isim yabancı gelmiştir.
Şöyle durup hatırlamak için zaman kazanmaya çalışırken Özgür ve Murat durumu anlayıp malum sonu öngördüklerinden Fikret Albay' ın oğluyuz derler ve karşı taraftan gelen tepki hep aynı olur.
" Deli Fiko' nun oğluyuz desene be evladım bi sattir Allah Allah. "
Geçtiğimiz Temmuz Ayı' ında vefat eden Fikret Amca' nın acı kaybını Kardeşim Cihangir, ceneze Rüstempaşa' ya getirildiğinde çok net bir ifadeyle açıklamıştı buğulanmış gözleriyle.
" Vay be; Sapanca bir efsanesini daha kaybetti."
Hakikaten o anı tanımlayacak en doğru anlatım Cihangir' in ifadesiydi.
Olduğu yer neresi ise Sapanca' da gördüğümüz, bildiğimiz bir hayat yaşayan bu dev adam artık yoktu ve bir daha olmayacaktı.
Sapanca ve Sapancalı için ömrü boyunca büyük iyilikler yapmış olan Fikret Amca, adı geçen her sohpette muhabettle anılan bir isim olarak hatırlanacak.
Ve ondaki deliliği kendi hatıralarında farklı şekillerde görmüş olan tüm Sapancalılar bu ismin ona, coşkusunu da öfkesini de sular seller gibi yaşayan biri olduğu için yakıştırıldığını bilecekler.
" Deli"ifadesinin hiçbir isimle de bu kadar müsemma olamayacağını hiç unutmayacaklar.
Bu ismin yakıştırılmasına yol açacak o kadar çok olay var ki.
Henüz Kuleli' de öğrenciyken futbol oynadığı Üsküdar Anadolu' nun bir maçında, maçın bağlandığından habersiz topunu oynarken, Rahmetli babasının hayatında ilk defa bir maçına gelmesinden dolayı canhıraş bir şekilde mücadele etmektedir.
İyi oyununu iki güzel gol ile süslemesine rağmen kendi tribünlerinden inanılmaz küfürler gelince buna bir anlam veremez ve duymazdan gelmeye çalışır.
O hırsla daha bir sert oynamaya başlayınca küfürlerin şiddeti artar ve artık kayış koptuğu ana gelinmiştir.
Maçının da anlaşmasının da bir hükmü kalmadığı bir anda o koca heybetiyle küfür eden grubun üzerine öyle bir uçuverir ki maç orda biter.
Bu atlayış öyle Cantona' nın ki gibi güvenlikçilerin varlığından alınan cesaretle yapılan gibi yalandan da değildir.
Gözünü açtığında Numune hastanesindedir ama olsun o altta kalmamıştır.
Hakkari' de görev yaptığı yıllarda Komutanlara verilen çelik yeleği denemek için kendi üzerine kurşun sıkması da bir başka örnek olabilir mesela.
Askerliği ile ilgili olarak Fikret Amca'yı arayıp da karşılık görmemiş Sapancalı yoktur.
Bir tek istisna Diyarbakır'a gönüllü giden küçük oğlu Murat haricinde.
Takım tutarken bizi o renklere aşık eden yıldız oyuncular filan vardır ya.
Bazen de bazı büyük taraftarların tutkusuna özenerek o renklere gönül veririrz.
Fikret Amca Fenerbahçeliliğin hayat gibi yaşanılası bir şey olduğunu ben ve benim gibi pek çok kişiye gösteren kişidir.
Görev yaptığı kışlaların sarı lacivert kaldırım taşları onun orda olduğunu belli eden şeylerden sadece bir tanesidir. Bir de bağırdığında titrettiği duvarlar.
O sert görüntü altındaki gizli saklı çocuğun hiçbir zaman büyümediğini de bilenler bilir sadece.
Öyle bir mizahı ve olay tasvirleri vardır ki ilk duyduğunuzda önce şöyle bir kalır bir süre düşündükten sonra espiriyi anlayıp sonra da koparsınız.
Devri geçtiği halde halen daha orasını burasını gerdiren, saç ektiren tipleri iğnelemek için " ulen Talisman gaz ocağı gibi olmuşun nelerle uğraşıyosun ", yada arayan eden biri var mı diye sormak için " Arayan, Soran Bekir Boran var mı? " demesi, eski Fenerbahçeli Uche' yi " Gündüz Feneri " , Appiah' yı da " Boncuk " diye çağırması bunlardan sadece bir kaçıdır.
Tüm normal insanlar aynı şekilde normaldir.
Ama her deli insanda kendine özgü bir delilik vardır. Aynı Deli Fiko'da olduğu gibi.
Ruhun şad,Mekanın Cennet olsun Fikret amca.
Sapanca çok özleyecek seni...