Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '06

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Sardinya – Korsika yat turu

Sardinya – Korsika yat turu
 

Yelken Kulubün olarak, 2006 yılı yat yolculuğunu İtalya'nın Sardinya ve Fransa'nın Korsika adaları arasında, Eylül ayında yapmayı kararlaştırıyoruz. İlkbaharda yaptığımız toplantıda 16 katılımcı için iki yat kiralanması kararlaştırılıyor. Yatlardan bir tanesi tek gövdeli Bavaria 50, diğeri ise iki gövdeli Lagoon 410 S2 Katamaran olacak. Yani sekizer kişilik iki takım halinde seyahat edecegiz.

Arkadaşlar beni, bu sene de beni bizim takımın yiyecek içecek sorumlusu seçiyorlar. Tüm malzemenin planlanması, alımı, yemek menülerinin hazırlanması ve pişirilmesinden ben sorumluyum. Bundan önceki gezilerde, beni gezi sonunda başarısızlığımdan dolayı yelken direğine ayaklarımdan ters olarak asmadılar, sanıyorum bu sene de asmazlar.

16. Eylül günü saat 12 00 de, X3 6620 uçuş numaralı Hapag-Lloyd uçağımız, Münih ten Sardinyanın – Olbia havaalanına dogru havalanıyor. 1 saat 40 dakikalık bir yolculuktan sonra Olbia havaalanına iniyoruz. Bizim gurubun yarısı tekneyi almak için marinaya gidiyor. Bende üç kişi ile alış veriş için havaalanı ile liman arasındaki bir alışveriş merkezine gidiyorum. Aradıgımız herşeyi buldugumuz hayli büyük bir süpermarketten alacaklarımızı alıyoruz.

Limana geldiğimizde skipper, yani yat sorumlusu olan arkadaşımızı kiralayıcı firmanın elemanlarıyla teknenin teslimi işlemleriyle meşgul olarak buluyoruz. Teknenin her yerinin, yelkenlerinin ve tüm teknik aletlerinin tek tek kontrol edilmesi, eğer varsa eksiklerin protokole alınması gerkiyor. Hayli uzun ve can sıkıcı, ancak gerekli bir prosedür. Tekneyi geri verirken başınızın ağrımasını istemiyorsanız mutlaka ciddiyetle yapmanız gereken bir şey.

Katamaranımız 12,50 metre boyunda, 7.09 metre eninde ve 3,8 ton ağırlığında.

İki tane 29 KW Volvo Penta motorumuz var. Katamaran, İki gövde ve bunların üzerine inşa edilmiş olan salon kısmından oluşuyor. Her gövde de çift kişilik iki yatak odası ve iki duş / tuvalet bulunuyor. Yani dört çift kişilik iki yatak odası ve dört adet duş / tuvalet var. Salonumuz da haylı ferah. Sekiz kişinin oturup yemek yıyebilecekleri bir masa, navigasyon ve teknik aletlerin bulunduğu kokpit ve diğer tarafta mutfak bölümü. Salon ve Dümenin bulunduğu kiç taraf arasinda çok güzel bir denge kurulmus.İki mekan da tamamen açılabilen sürgülü kapılarla birleştirilmiş. 360 derecelik bir deniz manzarasina sahip mutfagi kullanirken, ayni zamanda salonda veya kokpitte oturan arkadaslarinizla bir aradasınız. Teknenin arkasındaki merdivenler denize giriş - çıkışı çok kolaylaştırırken önde, iki gövde arasında bulunan geniş trambolin sizlere esintili bir güneşlenme keyfi sunuyor.

Bu arada limandan ayrılıp geceyı geçirecek bir koya ulaşmamız için hayli geç oluyor. Havanın kararmasından bir saat önce limandan ayrılıp tanımadığınız sularda karanlıkta bir koy aramak bize pek cazip gelmegiği için, geceyi Marina Portisco da geçirmeye karar veriyoruz. Diğer yattaki arkadaşlar marina restoranına yemeğe gidiyorlar. Bizim grup yemeği katamaranda yemeğe karar veriyor ve kendimiz pişiriyoruz.

Bu tür yat gezilerinde gün genelde iki farklı şekilde planlanıyor. Yapılan genel gezi planı dahilinde her gün varılacak liman belirleniyor. Rüzgarın yön ve şiddetine göre günlük hedefler belirleniyor. Biz planımızı günlük olarak yapmayı tercih ediyoruz.


17. Eylül 2006 Pazar Portisco – Porto Palma / Isola Carbrera
Gece yağmur başlıyor ve sabaha kadar devam ediyor. Sabah 09.15 de demir alırken bulutlar dağılmaya başlıyor ve limandan çıkıyoruz. Rotamız Sadinyanın en kuzeyine. Sabah SW 2 şiddetindeki rüzgar adanın kuytusundan çıktıkça şiddetini arttırıyor. Öğlene dogru W 6 ya kadar çıkıyor.

Adanın kuzeyinde Rolex Swan Cup Regatta yapılıyor. Swan bu yatları yapan firma. Finlandiya dan olan bu firmanın yaptığı tekneler Yat sporlarının Rolls Royce u olarak kabul ediliyor. Bu spor yatlarının kaliteleri olduğu kadar fiyatlarıda hayli yüksek. Yüzlerce yat, rengarenk yelken ve spinnaker ile harika bir görüntü oluşturuyor. 25-30 Knoten hızla esen rüzgar da yapılan Regatta iki helikopter tarafından filme alınıyor. Helikopterler bazen yatların etrafında hayli alçaktan uçarak, bazen de üzerlerinde durarak çekim yapıyorlar. Regattaya 200 metre kadar yaklaşıp paralel gidiyoruz. Yatlar hızlıca yanımızdan geçiyorlar. Biz bu rüzgarda yelkenlerimizi bir basamak küçültüp gidiyoruz. Bu yarışa katılan Swan yatları, Spinnakerler dahil tüm yelkenleri açılmış olarak gidiyorlar.

Bu yarışta takımlar yatların en son limitine kadar gidiyorlar. Öyle yana yatıyorlar ki her an alabora olacakları hissine kapılıyoruz. Ve sonunda bu yatlardan biri limiti aşıyor, tam önümüzden geçerken büyük bir çatırtıyla direği kibrit çöpü gibi kırılıyor. Hemen aklıma 150 bin doların şu anda havaya uçtuğu geliyor.

Akşam Porto Palma koyuna demirliyoruz. Hava hala hayli rüzgarlı. Deniz suyu da en fazla 20 derece. Arkadaşlar suya girip yüzüyorlar, ben de elimde soğuk bir bira ile onlara bakarak manzaranın keyfini çıkarıyorum.

18. Eylül 2006 Pazartesi Porto palma – Golfe de Rondinara
Bugün hava açık ancak hayli rüzgarlı. Saat 09.00'da demir alıyoruz. Hedefimiz, Sardinya adasının kuytusundan çıkıp Korsika adasına ulaşmak. Aslında iki adanın arası 20 Deniz mili civarında ancak hem dalga hemde akıntı yolculuğu hayli zor ancak eğlenceli yapıyor. Akdenizin derin sularından gelen dalgalar, Sardinya Korsika adaları arasındaki sığ sularda iyice yükseliyorlar. İki adanın arası da bir boğaz gibi devamlı esiyor. Sardinya adasının doğusundan Korsika adasının doğusuna doğru bata çıka yol alıyoruz. İki elimizye sıkıca tutunarak anacak ayakta durabiliyoruz. Salon ve mutfaktaki tüm kırılacak şeyleri sağlama aldık. Ortalıkta savrulacak bir şey bırakmadık. Öğlene doğru rüzgar 7 – 8 şiddetinde batıdan esiyor. Bugün bizde bir yarış yapıyoruz ama yunuslara. Bir yunus kafilesi saatlerce bizimle beraber yolculuk yapıyorlar. Onları seyrederek gitmek çok daha keyifli oluyor.

Korsikanın güney doğu ucundaki Rondinara koyuna ulaşıyoruz. Bu koy batıdan esen rüzgarlardan korunmuş olduğundan haylı sakin. Türkuaz renkli berrak suda denizin dibi görünüyor. Kumsala 50 metre yakına demirliyoruz. Bizimle beraber koyda iki üç yat var, kumsalda ise güneşlenen beş on kişi. Su burada da hayli soğuk. Bu nedenle yüzme yerine sahilde bir gezinti yapıyoruz.

19. Eylül 2006Salı Golfe de Rondinara –Bonifacio
Sabah bizi en güzel tarafıyla selamlıyor. Tepenin arkasından güneş doğuyor, ne bir ses ne de rüzgar var. Tamamen sessizlik ve bir renk cümbüşü. Kahvemizi içerken bu nefis manzaranın keyfini çıkarıyoruz. Biraz sonra diğer yatın güvertesinde bir hareketlenme başlıyor. Arkadaşlardan birini vinç ile diregin tepesine çıkartıyorlar. Yatlarda genelde ana yelken ya aşağıya indirilip gerektiğinde tekrar direğe çekiliyor (Bu kolla çevirilen vinç veya elektrikli vinç ile oluyor) yada yelken ana direğin içine dolanarak saklanıyor.

Bu yatta büyük yelken ana direğin içine dolanıyor. Ancak bu sabah yelken bir türlü dışarı çıkmıyor. Bir yerde bir takılma var ve tamir edilmesi gerekiyor. Yelkensiz haftanın kalanını motorla gitmeyi hiç kimse aklına bile getirmiyor. Ya kendimiz yelkeni diçarı çıkaracağız yada Sardinyadan telsizle bir tamirci çağıracağız. Aksiyon tamamlandığında yelken takıldığı yerden kurtarılıyor ve hazır hale getiriliyor.

Korsikanın doğu tarafında adanın kuytusunda kaldığımız için hiç rüzgar yok. Motorları çalıştırıyoruz. Bir kaç mil sonra adanın burnu görünüyor. Buradan rotamızı batıya çevireceğiz. Yani batıdan esen sert rüzgarala karşılaşacağız. Burnu geçtiğimiz anda rüzgarı tüm şiddetiyle hissetmeye başlıyoruz. Bonıfacio ya ulaşmak için batıya gitmemiz gerekiyor, ancak batıdan esen rüzgara karşı yelkenle gitmek imkansız.

Önce güney batıya yöneliyoruz. Açık denize çıktıkça dalga boyu üç metreyi buluyor. Tekne aşağıda olguğunda kara görünmüyor, her tarfımız su dağları. Bir daha ki dalganın tepesinde etrafımızı tekrar görebiliyoruz. Teknenin hertarafı çatırdıyor. Ancak yelken sporlarını sevenler için bundan daha güzel bir duygunun olduğunu sanmıyorum. Navigasyon masasındaki arkadaş haritada pergel ile , sadece bir tek manevra ile kuzey batıya dönüp Bonifacio limanına girebilmek için güney batıya nekadar açılmamız gerektiğini hesaplıyor. Zig zag manevraları ile de gitmek mümkün ancak sporcu ruhu tekneyi, rüzgarı ve denizi kontrol ederek en iyisini yapmayı gerektiriyor.

Denizden bakınca Bonifacio limanı görünmüyor. Burada Korsika adası sanki bıçakla kesilmiş gibi 60 metre yükseklikten denizle birleşiyor. Denizden sadece bir duvar gibi ada görünüyor. Limanın bulunduğu küçük koy denize parelel olarak adanın içine doğru oyulmuş. Bu şekilde liman hem düşmanlardan hemde rüzgardan korunmuş. Şehir iki bölümden oluşuyor. Limanın çevresinde bir sıra halinde deniz ile hemen arkalarında diklemesine bir duvar gibi yükselen tepe arasına sıkışmış bir sıra bina ve tepenin üzerine denize hakim bir şekilde kurulmuş 2600 nufuslu Bonifacio şehri. Limanın etrafında sıra sıra dizilmiş restoran ve cafeler limana bir hareket veriyorlar.

Limanda her boyda okadar çok yat varki, Limanı en iyi şekilde kullanabilmek için yatlar liman girişinde kılavuz botlar tarafından karşılanıyorlar ve kendileri için en uygun yere götürülüyorlar. Yan yana dizilmiş yatların üzeri insan dolu. Etrafı seyrederken kimi birasını kimi de şampanyasını içiyor.

Katamarnın kapılarını kapatıp şehri keşfetmeye çıkıyoruz. Limanın çevresini dolaşıyoruz. Bizim güney sahillerimizde olduğu gibi burada da gezi tekneleri hayli faal. Şehire çıkmak için araba yolu da var ancak çok virajlı. Genelde turistler merdiven yollar vasıtası ile çıkıyorlar. Yukarı çıktığınızda heybetli Cenovalılar kapısından geçerek içeri giriyorsunuz. Deniz tarafında evlerin duvarları hemen uçurumun başladığı yerde bitiyor. Evlerin deniz taraflarındaki balkonları uçurumun üzerinde. Insan bir dahaki fırtına da evlerle birlikte tüm tepenin yıkılacağı hissine kapılıyor.

Şehirin tek geçim kaynağı turistler. Labirent gibi daracık sokaklarda mümkün olan her yere ya restoran ya cafe yada hediyelik eşya satılan yerler açılmış. Yukarıdan bakınca bir tarafta tüm ihtişamıyla Akdeniz diğer tarafta irili ufaklı sayısız yatlar görülüyor. Şehrin en batısında denizciler mezarlığı (Cimetière marin) görülmeye değer.

20 Eylül 2006 Çarşamba Bonifacio – Calla Spinosa – Porto Pozzo
Bugün rüzgar yine batıdan ancak hayli sakin. Rotamızı Sardinya ya doğru çeviriyoruz ve öğlene dogru Sardinyanın en kuzey burnunda ki Calla Spinosa koyuna varıyoruz. Su çok sakin ve temiz. Etrafta biden başka kimse yok. Saat ikiye kadar güvertede yemeğimizi yiyoruz. Kimi arkadaşlar yüzmeyi kimileri de karaya çıkıp biraz yürümeyi tercih ediyorlar.

Hava gittikçe ısınıyor ama buna karşılık rüzgar gittikçe yavaşlıyor. Yelkenlerimize dolan rüzgar azaldığından hızımız da azalıyor. Güvertede güneşlenip, müzik dinliyerek bu gece konaklayacağımız Porto Pozzo ya geliyoruz. Buralarda da sezon bittiğinden her taraf sessiz. Bu sessizlige birde suyun sakinliği katılınca keyifli bir gece geçirmemiz için tek eksiğimiz iyi bir yemek ve bir kaç kadeh şarap oluyor. Onuda ben hallediyorum ve gecenin tadını çıkarıyoruz. Yemekten sonra diğer yattan arkadaşlar bizi ziyarete geliyorlar. Türk kahvesi yapıyorum yanında bir konyakla nefis oluyor.

21 Eylül 2006 Perşemba Porto Pozzo – Cala Garibaldi / Isola Carbrera Sabah çok hafif esen rüzgar öğlene doğru biraz daha artıyor ve öğleden sonra iyice yelkenlerimizi dolduruyor. Bütün günümüzü Sardinya adasının Kuzey batısında bulunan Magdalena takım adalarının sularında geçiriyoruz. Bu sular milli park olarak görünüyorlar ve koruma altındalar. Öğleden sonra yunuslarımızla tekrar karşılaşıyoruz ve yarım saat kadar bizi takip ediyorlar.

Akşam Cala Garibaldi koyuna demirliyoruz. Sahilde bir tatil köyü var ama etrafta pek kimse yok. Botumuza atlayıp sahile çıkıyoruz. Club Medıterannee ait olduğunu öğrendiğimiz bir tatil köyü. Ya sezon bittiği için yada turist gelmediği için kapatılmış. Nedenini öğrenemiyoruz, zaten pek de önemli değil. Tatil köyünde akşam yürüyüşümüzü yapıp tekneye dönüyoruz.

22 Eylül 2006 Cuma Cala Garibaldi - Portisco
Bu gün son günümüz. Sabahtan tekrar Korsikaya doğru gidiyoruz. Öğleden sonra da belki de Sardinya adasının en meşhur sahili Costa Smeralda da süper zenginlerin villalarının bulunduğu Porto Cervo yu ziyaret etmek istiyoruz.

60 lı yıllarda Güney Fransanın Saint-Tropez şehrinde buluşan süper zenginler, turizmin gelişmesi ve turist sayısının artmasıyla rahatsız olmaya başlamışlar. İsmaili tarikatının şefi Ağa Han, İtalyan hükümetiyle anlaşıp Porto Cervo limanı ve çevresini kendisine tahsis ettirtmiş. Daha sonra tanınmış mimarlara projeler yaptırtarak Saint-Tropez de rahatları kaçan tanıdıklarının Sardinya ya gelmelerini sağlamış.

Limanında yolcu gemisi büyüklüğündeki yatların demirlediği, etrafındaki villaların ya saray yada tatil köyüne benzediği bir yer Porto Cervo. Pahalı mağazalar ve restoranlar limanı kaplamışlar. Bu ilginç yeri de ziyaret ettikten sonra tekrar bir hafta önce yolculuğumuza başladığımız Portisco ya dönüyoruz. Önce Katamaranın deposunu tekrar dolduruyoruz. Bir haftada 30 Litre dizel kullanmışız. Daha sonra tekneyı teslim ediyoruz. Bu geceyı de teknede yatıp yarın saat beşte dönüş için Olbia havaalanına gideceğiz.

Sardinya Korsika arasındaki sular yelken sporları için Akdenizdeki ideal yerlerden. Rüzgar ve gecelenecek koylar bakımından tüm aradığınızı bulabiliyorsunuz.

2006 senesi yat gezimiz sona ereken, 2007 senesi için şimdiden bir takım fikirler şekillenmeye başlıyor.

· Doğu İsveç'te Schären
· Yunanistan'ta Kykladen
· İspanya Kanarya adalari

Bakalım hangisi daha çok taraftar bulacak?

 
Toplam blog
: 13
: 3150
Kayıt tarihi
: 02.08.06
 
 

İşletme fakültesi mezunuyum. Hayatımı bilgisayar programcısı, System Controller olarak kazanıyoru..