Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Eylül '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sarı Alacalı sokak kedim

Yeni bir eve geçmiştim! Eski İzmir evlerinden biriydi, küçük, sahile yakın üç katlı bir apartmanın birinci katı. Giriş katlarını hep severdim zaten! Ufak da olsa mutlaka bir bahçeye bakar onlar. Bu yüzden de sıcak ve kucaklayıcıdırlar. Bu ev de kucakladı beni hemen. Hele içine yerleşip  her köşeye kendimi serpiştirince çabucak kaynaştık. 

Bir sabah, çayın altını yakıp, kahvaltıyı hazırlamaya koyulmuştum ki, mutfak penceresinin pervazına bir karaltı sıçradı! Boş bulunup bir çığlık koparıverdim! Oysa sadece bir kediymiş!  Belli ki, benden önceki ev sahiplerine alışkındı ve mutfakta tıkırtılar duyunca geri geldiklerini sanmıştı! Sarı alacalı tüyleri, açık yeşil gözleri vardı. Kediler hep sırnaşır ama canları istemezse okşatmazlar!  Muhtemelen çığlığım yüzünden  beni sevmemiş olacak ki, okşatmadı kendini. Bir kaç tatlı söz edeyim dedim,  bir cızırtı kopardı ve geldiği gibi hızla atlayıp gitti penceremden..

Tekrar karşıma çıkışı, üç gün sonra oldu. Her mutfağa gidişimde pencereye yanaşıp, onu aradığımı hissetmiş olacak ki, lutfedip dönmüştü! Etrafta gezinen birbirine benzer onca sokak kedisi içinden şıp diye tanıdım onu! Aynı külhanbeyi zıplamayla sıçradı pervaza. Ama bu defa, önceki gelişine göre yorgun ve teslim olmuş bir hali vardı. Sıkıntılı sıkıntılı mırıldanıyordu,! Kedicede bunun anlamı" Bakma öyle aval aval, ilgilen benimle !" demekti. Bıçkınlığı yüzünden sağa sola racon keserken yorgun düşmüştü ve şefkat arıyordu. İçinde sulandırılmış süt dolu bir kapla  mutfak balkonuna koştum hemen. Atladı geldi, ayak bileklerime sürünmeye başladı. Bu ise; " Bu sütü içeceğim ama sen bu esnada bana bir yamuk yapmayacaksın! Tamam mı?" demekti..Hemen yalnız bıraktım onu..Biraz sonra baktığımda, balkondaki çalı süpürgesini devirip kendine yatak yapmış, üstüne kıvrılmış, çoktan uykuya dalmiştı. Beni yaşamına almaya karar vermiş olduğunu anlamıştım. Usulca uzaklaştım başından. İçim sıcacık olmuştu! Bende onu hayatıma katmaktan  memnundum.
 

Bıçkın ve derbeder sokak kedime bir isim koymadım. O sarı alacalı kedi idi! Ona facebook duvarımdan bile seslendim. Dedim ki;" Mutfak penceremin pervazında çenesini patilerinin üzerine koyarak,  daldan dala icra ettiğim şarkılarımı , hiç usanmadan, tevekkülle ve hatta beğeniyle dinleyen sarı alacalı sokak kedime , bana kendimi değerli hissettirdiği için huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum!"
 

Bir hayvana da tıpkı bir insana bağlanır gibi   bağlanır insan! Yoktur farkı! Gözleriniz değdi mi birbirine, her ne şekilde olursa olsun, artık başlamıştır ilişki. Ona karşı sorumlu hissedersiniz  kendinizi, yokluğunda özler, hastalanınca üzülür, şımarıklıklarını hoşgörürsünüz. Tıpkı yaşamımızdaki dostlarımızla olduğumuz gibi. Tıpkı dostlarımızı öldürmeyeceğimiz gibi onları da öldüremesiniz, tıpkı dostlarımıza kötü davranamayacağımız gibi onlara da davranamazsınız..
 

Her şey tıpkı bir insanı sevmekle başladığı gibi bir hayvanı sevmekle de başlayabilir!
 

Sizi bilmem ama benim kasvetim dağıldı gibi... 

 
Toplam blog
: 22
: 262
Kayıt tarihi
: 19.07.11
 
 

Sessiz , sakin, kendi halinde, ağzı var dili yok, güler yüzlü, tatlı dilli, sevecen, kendisiyel b..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara