Satılık UEFA Madalyası

Dün gece Hamburg'un iyi oynadığını eminim kimse iddia edemez, Galatasaray’ın da şanssız olduğunu. Böylesi üst düzey bir maçta kendi sahanızda 2-0 öndeyken turu ya da maçı veriyorsanız burada aranacak tek suçlu aynaya baktığınızda gördüğünüzdür. İkinci yarının hemen başında gelen ikinci golden sonra eminim Hamburglu oyuncu ve taraftarlar turu Galatasaray geçeceğine bizden daha çok inanmışlardı ancak sarı kırmızılıların her maçta gol yeme alışkanlığı olduğunu bilen bizler asla turdan emin olamadık ve nitekim korkularınız gerçek oldu. Bülent Korkmaz maça ilk planda beraberliği hedefleyen bir anlayışla çıktı. Belliydi ki ilk amaç gol yememek yenirse de B planına geçmekti. Bu şekilde giden maçta golü de bulmak hem de 2-0'i yakalamak işlerin planlanan da iyi gitmesi demekti. Ancak ne olduysa 60'li dakikalarda oldu. İlk golde hortlayan kolay gol yeme alışkanlığı beraberinde getirdiği panikle ikincisine de neden olunca tozpembe bir rüya bir anda karanlık bir kâbusa dönüştü.

Harry Kewell'in Görevi Nedir?

Bordeaux maçında Kewell'i stoperde görünce bunun zorunlu yapılmış ve o maça özgü geçici bir rol olduğunu düşünmüştüm. Ancak bugün maçın başında Avusturalyalı oyuncuyu savunmanın ortasında görünce Galatasaray’ın bir futbol gerçeğini daha ihlal ettiğini görmüş olduk. Zira bir oyuncuyu asıl mevkisi ile alakası olmayan bir yerde hem de hayatında ilk kez böylesi önemli bir maçta oynatmanın makul bir açıklaması yoktur ve olamaz; bu futbolcu bırakın Kewell'ı Ronaldinho olsa dahi. Yenen ve kupaya vedaya yol açan iki golün savunmanın ortasından gelmesi ne demek istediğimi çok daha net anlatıyor zaten. Madem bu noktada sıkıntı varsa o zaman Meira neden satıldı? Ya da bir adım daha ileri gidersek Zenit'e satılan sadece Fernando Meira mi oldu?