Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '11

 
Kategori
Söyleşi
 

Şebnem İşigüzel ile Kirpiklerimin Gölgesi üzerine

ÇOCUK İSTİSMARI, GERÇEKLİĞİ ACITAN BATAN BİR SİVRİLİK İÇERİR, NE YAPSANIZ BU ACIYI DİNDİREMEZSİNİZ, SANIRIM BİZİ ACITMAK İSTEDİNİZ... 

Yok, hayır. Hiçbir kitap okurumu yerle bir edeceğim diye yazılmaz. Ben de o duyguyla yazmadım. Nabokov’un Lolita’sı nasıl ki bir pedofilin romanı değilse bu da çocuk istismarının romanı değil. Edebiyat gerçeği eğer büker bizim görmediğimiz bambaşka bir şeye dönüştürür. Edebiyatın öyle bir gücü olduğu için Nabokov’un Lolita’sını okuyabiliriz. Humbert’e karşı tarifi imkansız şeyler hissederiz. Buradan bakarsak benim de yaptığım buna benzer bir şey. Aksine Kirpiklerimin Gölgesi küçük bir kız çocuğundan öte küçük bir bilgenin romanı. Hayatı sevmenin, kendini avutmanın. Karşımızda kibir ve gururdan, nefret ve kötü niyetten uzak pırıl pırıl bir çocuk var. Başına gelenlerden ve yaşadıklarından öte çocuğun doğası çok daha ilginç. 

* TOPLUMSAL BİR GİZDÖKÜMÜ OLAN ROMANINIZI YAZMA SÜRECİ, SANIRIM SİZİN İÇİN DE SANCILI BİR DÖNEMDİ, YAZIP BİTİRDİKTEN SONRA SANCI HÂLÂ SİZİNLE Mİ? 

Romanlarımda ne kadar kederli şeyler anlatsam da yazmak benim için çok severek yaptığım bir iş. Dolayısıyla yazdığım romana bütün kalbimle inandığımda ben okurdan farklı bir yerden bakıyorum meseleye. Kabaca, ne güzel yazdım, ne güzel anlattım, ne mutlu bana anlatabildim diye. Ya da olmuyor, böyle değil diye... Romanı yazarken bir yerde çok kederlendim. Ama bu her romanda olur. Mesela Çöplük’de birinci bölümün sonunda köpek vurulduğunda ağlamıştım. Yazdığım için yazabildiğim için mutlu oluyorum aksine. Yazarken asla öldüm bittim diye sızlanmam. Ben de bu sıkıntılar bir romana başlamadan önce olur. Ne yazacağım ? Yazabilecek miyim ? Benim derdim bu. Romanı avladıktan, yazmaya başladıktan sonra sıkıntım biter. 

* GELİŞİM KURAMCISI JEAN PIAGET, BİLİŞSEL GELİŞİM AÇISINDAN 7- 12 YAŞ ARASINI SOMUT İŞLEMLER DÖNEMİ DİYE ADLANRIRIR. BURADAN YOLA ÇIKACAK OLURSAK; “İÇİMİZDEKİ DÜNYA YAŞADIĞIMIZ DÜNYADAN ÇOK DAHA BÜYÜK VE KARANLIKTIR” DİYEN ON BİR YAŞINDAKİ KAHRAMANIMIZIN YAŞADIĞI TRAJEDİLER SOMUTTAN SOYUTA GEÇİŞİ HIZLANDIRMIŞ OLABİLİR Mİ? 

Çocuk olmak ilginç bir şey. Bir kere çok doğallar. Doğal olduğu için de aslında vahşiler. Sonra korkular var. Hayaller var. Kahramanımı yazarken onun adına çocuk olduğumu söyleyebilirim sadece. Çocuk olmak yaşadıklarının trajedi olduğunu bilemeyecek kadar kör olmaktır. Hayata karşı hem körsünüzdür hem de gözlerinizin açıldığı bambaşka bir dünya vardır bana kalırsa. Bence çocukluk soyut bir şey. Kızım beş yaşındayken bir arı kovanının kapağını aralayarak büyük bir kaza atlatmıştı. Sonra bize bunu o sandığın içinin mücehverlerle, meyvelerle dolu olduğunu düşündüğünü söylemişti. Çocukluk budur işte. Bütün tehlikelere, korkulara açık olmak. Ama aynı zamanda biz yetişkinlerin ayak basamayacağı hayali bir dünyada varolmak. 

* “BAŞKALARININ ACILARINA BAKMAYI BİLMEYENLER KÖRDÜR” CÜMLESİ BİZİ KÖTÜ YAPANI GÖSTERMEYE ÇALIŞIYOR SANKİ, SARAMAGO DA KÖRLÜK ROMANINDA BENZER ÇAĞRIŞIMLARA GÖTÜRÜYOR VE O DA TIPKI SİZİN GİBİ ACITIYORDU OKURU. GÖREBİLMEK KENDİMİZ DE VE BAŞKASINDA OLANI… İYİ KILAR MI BİZİ? 

Merhamet yüce bir duygudur. Anlayış yüce bir histir. Elbette bütün erdemlere sahip olmak güç. Edebiyatın ve sinemanın böyle bir gücü var işte. Bize ötekini gösterebiliyor. Vicdan önemli bir şey. Tabii kimi zaman herkesin acısını görmek ve paylaşmak ve anlayış göstermek çok da yıpratıcı olabilir. Ama ben önümüze çıkanları tekmelememekten yanayım. Kötülük etmemekten. Bir hayatı, hayatları söndürmemekten yanayım. Özellikle karşımızdaki kadın ve çocuksa. 

* “BÜTÜN HAYATIMIZ BOYUNCA ÇÖZMEMİZ GEREKEN KÖRDÜĞÜMLERİN RUHUMUZA ÇOCUKLUĞUMUZDA ATILDIĞINI DÜŞÜNEREK YAZDIM” DİYORSUNUZ BİR SÖYLEŞİDE… ROMANINIZDAKİ ANNE ÇOCUK İLİŞKİSİNDEKİ KÖRDÜĞÜMLER DE FREUD’U İŞARET EDİYOR SANKİ… 

Freud enteresan adam tabii. Psikanalizi icat etti bu çok önemli. Nöron nedir bilinmezken kurduğu bu yapı bugünlere kadar geldi. Onun ve Jung’un hayatındaki muammalar gibi kuşkusuz her ruhun bir karmaşası vardır. O kördüğüm meselesini romanda da kullanmıştım evet. Ama romandaki kızın annesine benzemeyeceği de muhakkak. O bütün iyi huylarıyla dünyaya gelmiş bir çocuk. Gerçek hayatta bambaşka olabilir elbette. Ama unutmayalım o roman kahramanı. Freud Müzesinde, Freud filmini görmüştüm. Gırtlak kanseri olduğu dönemde, bahçede şezlongta yatıyor ve karısı ayakkabılarını bağlıyor. Bu insani ve sıcak durumu gördükten sonra Freud denildiğinde aklıma hep bu geliyor. 

* “ANNE VE BABALAR ÇOCUKLARIN ALLAHLARIDIR” DİYOR KIZIMIZ, BİR EĞİTİMCİ OLARAK HER YENİ TANIŞTIĞIM ÖĞRETİRKEN ÖĞRENDİĞİM ÇOCUKLARIMLA L. KOHLBERG’İN MORAL GELİŞİMİ KURAMINI TARTIŞIRIM, ÇOĞU ONUN KURAMINI DESTEKLEYECEK VERİLER SUNDUĞUNDA SAĞLIKLI MORAL GELİŞİMİ BİZDEN ESİRGEYEN SİSTEMLE HESAPLAŞIRKEN BULURUM KENDİMİ. MORAL DEĞERLERİN GELİŞİMİNDE EDEBİYATIN YERİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZİ DE ÖĞRENMEK İSTERİM... 

Edebiyat herkese gerekli. Bambaşka insanlar ve hayatlar tanımanız, tecrübe etmeniz için gerekli. İç dünyanızı zenginleştirmeniz için gerekli. 

* KÖTÜLÜĞÜN BELKİ DE EN YARATICI OLDUĞU KAHRAMANLARDAN BİRİ, KİMLİK ARAYIŞININ YOLUNU KURT KAFASINDA ARAYAN AĞABEY, ÜSTELİK KURT İLLE DE ERKEK OLACAK... KAFATASÇILIĞIN GELİŞMEKTE OLANI NASIL KISTIRABİLDİĞİNİ İLİKLERİMİZE KADAR DUYUMSATAN AĞABEYİN GİDECEĞİ BAŞKA BİR YOL OLABİLİR MİYDİ? 

Elbette. Yoksulluk ve eğitimsizlikten öte devletin dayattığı politikalar, sistem, toplum yetiştiriyor aslında o zavallı ağabeyleri. Toplumun bir vicdan sorunu var. O ağabeyler milliyetçilikle zehirleniyorlar. Hayatla ilgili güzel seçenekler yok karşılarında. Sözgelimi kız-erkek arkadaşlığı, flört yok. Dolayısıyla erkek toplumda körleşiyorlar, öfkeyle doluyorlar, aslında insanlıktan çıkıyorlar. Bu ülkede Ermeni olduğu için bir adam öldürüldü. Hrant Dink’i öldürenler bunu yaptıkları için utanç bile duymadan mahkemede aileye sataştılar. Sorun bu. O ağabeyin gidebileceği başka bir yol için Hrnat Dink mahkemelerinin daha doğru dürüst işlemesi gerekir. Devletin koruduğu bütün suçluların cezalandırılması gerek. Bazı şeyler kökten değişirse bu ağabeylerin gideceği daha insani bir yol belirir. 

* ROMANINIZA OKUR VE ELEŞTİRMEN İLGİSİNİ DE MERAK EDİYORUM DOĞRUSU, BİRAZ DAHA GELİŞEBİLMEK ADINA… 

Okurumun ilgisiden memnunum. Ama ben daha çok yaptığım işle ilgiliyim. Sonrasında etrafımı pek göremiyorum. Yani ne yazdığımla ilgiliyim yazdıklarımla ne olacağımla ilgilenmiyorum. Elbette tatlı şeker eleştiriler beni daha çok mutlu ediyor. Ama sonuçta eleştiri eleştiridir bunun da farkındayım. Sadece Hasan Bülent Kahraman’ın Varlık Dergisi’nin Ekim sayısında yaptığı eleştirideki bir paragrafa çok incindim ve üzüldüm. Beni yazdıklarımın öznesi olmakla itham ediyordu. Bunu da psikanaliz bildiğini söyleyerek yapıyordu. Oysa ben hayatımın ne olup ne olmadığını biliyorum. Başımdan tek bir serüven geçmeden, burnum kanamadan bugünlere geldim. Bambaşka bir damardan yazıyorum ben. Kendisi romanda benim kurduğum bir tuzağa düşmüş. Eleştirinin beni ve yakın çevremi itham eden bölümünü çok kırıcı ve ahlakçı buldum. Daha acıklısı bu eleştiriden feyz alarak bana yazılan hakaretamiz mektuplar oldu. Çok üzüldüm. Varlık Dergisi’nde cevap vermek en doğrusu olacaktı ama dergi erken baskıya girdiği için olmadı. 

KİRPİKLERİMİN GÖLGESİ İLE BİRAZ DAHA İNSAN KALABİLMEK İÇİN BİZE BELKİ DE HER ŞEYDEN ÇOK GEREKLİ OLAN FARKINDALIK OLGUSUNA YAKINLAŞMAMIZI SAĞLADIĞINIZ VE BENİ YANITSIZ BIRAKMADIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.... 

 
Toplam blog
: 4
: 673
Kayıt tarihi
: 13.02.11
 
 

Gazi Ünüversitesi Çocuk Gelişimi mezunuyum. 18 yıldır eğitim sektörünün farklı düzeylerinde çalışıyo..