Seçilmemiş insanlar...

Demokrasilerin ve Cumhuriyet rejimlerinin vazgeçilmez unsurlarından birisi “seçimler” dir.

Halkın özgür iradesi ile kendisinin ve çocukları ile torunlarının geleceği, huzur mutluluğu ve refahı için yapılması gerekenleri yapacak birini, birilerini yetkili kılmaktır seçimin gerçek adı…

Bu konu çağdaş modern ve gelişmiş ülkelerde artık tanımının yapılmasına gerek duyulmayacak kadar gelişmiş ve yerleşmiş bir olgudur. Son derece normal bir biçimde yürür.

Ülkesini vatanını seven halkı için hizmet etmek amacıyla yetişen birileri aday olur çıkar halkın önüne yapacaklarını yapamayacaklarını anlatır, gelecek için düşüncelerini ortaya koyar halk uygun bulursa seçer bulmazsa seçmez.

Bu konuda hiçbir kurum ve kuruluş zümre etkin olamaz hiçbir ülke baskı uygulayamaz, seçim sistemine de karışamaz ve engel olamaz. Örnek vermeme gerek var mı çağımız iletişim çağı bulabilirsiniz…

Gelelim bizim ülkemize. Demokratik bir sisteme sahibiz diyoruz devamlı, oysa ülkemizdeki gerçek şudur;

a) Seçilmiş insanlar

b) Seçilmemiş insanlar vardır siyaset ve Cumhuriyet tarihimizde, ama ne hikmetse hep seçilmiş insanlar gelir her seçim döneminde önümüze. Nedir seçilmiş seçilmemiş insanlar?

Seçilmiş insanlar; birilerinin ya da egemen güçlerin kurumların etkin zümrelerin hatta bazı devletlerin seçtiği, eğittiği beslediği desteklediği kişilerdir. Eğitimi, aldığı aile terbiyesi, içinde barındırdığı beslediği kini nefreti mali yapısı kültürü ülkenin örf ve ananelerine uygun olmamasına rağmen belirlenmiş özellikle seçilmiş insanlardır.

Bu insanlar özellikle ABD tarafından yetiştirilen kendi idealleri çerçevesinde eğitilen, seçilmek için özellikle aday gösterilen, desteklenen ve seçtirilen insanlardır.

Seçilmemiş insanlar; halkın bizzat içinden çıkan halkın refahı huzuru geleceği için hiçbir olumsuz düşünceye sahip olmayan, her şart ve ortamda kesesini düşünmeyen aldığı aile terbiyesi ile örf ve ananeleriyle bezenmiş vatan ve millet sevdasıyla büyümüş insanlar olup, 

Önceden belirli zümreler devletler ve kurumlar tarafından seçilmemiş başkalarının baskılarına devletlerin boyunduruğuna ve kanadına desteğine ihtiyaç duymamış, bağımsız kişilikli ve cesur insanlardır…

Örnek mi; Mustafa kemal Atatürk, İsmet İnönü, Alparslan Türkeş, Ahmet Necdet Sezer, Bülent Ecevit gibi bağımsız en belirgin liderlerdir. Dikkat ederseniz; Halkın büyük çoğunluğunun desteğini almış beğenisini kazanmış insanlardır bunlar.

Ne ilginçtir ki Cumhuriyet tarihimizde yapılan tüm olumlu gelişmelerin ve devrimlerin tamamı “seçilmemiş insanlar” tarafından yapılmış, son derece zorlu savaşlar, mücadeleler kazanılmış devletin ve ulusun itibarına sahip çıkılmış hiçbir durumda halk ve devlet ezdirilmemiştir. Daha da acı olan bir gerçek de şudur; bu insanların önü hep terör örgütleri din sömürücüleri tarafından kesilmiş, hatta hemen hepsi aynı cenahlar tarafından suikasta uğramışlardır.

Diyeceksiniz ki bugünkü iktidarını da “biz” seçtik, bunu iyi niyetle yani herkesi kastederek söylüyorum, bence seçtiğinizi sanıyorsunuz ama siz seçmediniz “Onlar” SEÇİLDİLER…(?)

Bu ülkede hemen her seçim dönemlerinde yüzlerce oy sandığı kaybolur sandıklardaki bir takım oylar geçersiz sayılır hatta yok olur, milletvekilleri transferleri yapılır, sürpriz adaylar kazanır ki çoğu yurt dışından apar topar gelen adaylardır ve olmadık yerlerde beklenmedik sayıda oylar çıkar, nedendir hiç düşündünüz mü?

Hatırlar mısınız bir dönem de nüfusumuz aniden 5,5 milyon kişi artıvermişti…

Şu anda seçim dönemlerinde çıkan oy sayısının doğruluğundan emin olan hiç kimse yok memlekette, herkesin aklında iletişim çağı, iletişimin merkezinin ve yönetiminin ABD de olması var. Bu ülkenin istediği ülkede diledikleri gibi at oynatabildiğini görüp bu ülkede seçim sonuçlarını etkilememesini düşünmek büyük saflık olur.

Sizce bu ülkeye layık görülen ya da uygulanan “Demokrasi” bu mudur?

Bakın yakında yine seçim dönemleri başlayacak ve hepimizin önüne “seçilmiş insanlar” konulacak ve hadi buyurun seçin diyecekler. Seçecek misiniz, elbette seçmek zorundasınız ve seçeceksiniz, seçmeseniz de zaten seçilecekler(?)

Ne yazık ki, biz kendimizin hem vatandaş olduğumuzu hem de ülkemizin bağımsız olduğunu sanıyoruz.

Oysa Dinimiz sömürülmekte, rejim ve laiklik Türklük milliyetçilik vatanseverlik kavramları ayaklar altına alınmakta yargı başta olmak üzere bağımsız hiçbir kurum ve kurum kalmamakta, ülke her an patlamaya hazır bomba haline getirilmekte ama buna rağmen hala da utanmıyoruz. Yüzümüz bile kızarmıyor, kızamıyoruz bize reva görülenlere. Çünkü ülkede seçilmemişler değil “seçilmiş insanlar” iktidarda…

Bunun bile ayırdına varamayan toplumda, başa gelen çekilirmiş diyoruz ve maalesef hemen fırsatta;

“inşallah bu ülkenin başına en kısa zaman içerisinde “seçilmemiş insanlardan” biri gelir” diye de dualar ediyoruz.

Halkın bugünkü kafa ve akıl yapısı içinde gelir mi, gelmesine izin verilir mi bilemem ama aklıselim düşününce; bence “gelemez” diyorum ve ekliyorum; hayırlısı ne ise o olsun, kendimizi yırtmanın bir âlemi yok…

Erdoğan ÖZGENÇ