Seçilmiş hayatlar

''Çok eski bir sahnede çok eski bir oyun bu. Bıkmadan usanmadan aynı rolü oynuyoruz.'' der Erol Evgin o çok sevdiğim parçasında.

Oyunun adı: ''SEÇİLMİŞ HAYATLAR.'' Kaç perde, belli değil. Oyuncular başında bildik, devamında ise süpriz.

Elimize tutuşturulmuş senaryolarımız. Sahne yüzyıllardır aynı ''HAYAT'' , tek değişen bizleriz yani oyuncuları.

''Kimse sormuyor, '' nasıl bir rol istersiniz, kimlerle oynamak istersiniz, rolünüzü beğendiniz mi...?

Dünya ya kadın olarak mı gelmek isterdiniz, yoksa erkek mi...? Nasıl bir anne baba seçmek isterdiniz...? Okumuş? Modern? Güzel? Arkadaş....? Nasıl bir çevrede doğmak ve yetişmek isterdiniz...? Bu sorular bitmez elbet.

Diyeceksiniz ki; ''Büyüdüğümüz de seçtiklerimiz bizim hayatlarımız ama..'' 'Ne kadar yaşayacağınızı, hangi hastalıktan öleceğinizi, hangi okulu kazanacağınızı, kaç çocuğunuzun olacağını, çocuğunuzun sağlıklı doğup doğmayacağını, mesleğinizi, kime aşık olacağınızı, kiminle evleneceğinizi gerçekten ''Siz mi ''seçiyorsunuz...?

Bir düşünün bakalım...?

Ben belki bir Avrupalı olarak dünyaya gelmek, kalabalık bir ailenin çocuğu olmak, bir Latin Amerikalı ile evlenmek, daha modern, daha medeni, insani değerlere önem veren, söz hakkımın olduğu bir ülkede yaşamak isterdim.

Çok yakışıklı, esmer, boylu poslu, çok zengin ve iyi eğitim almış, aristokrat bir ailesi olan bir adamla evli olmak isterdim. Ne kadar istediğimiz kişiyle evliyiz...? Ne kadar istediğimiz gibi bir sosyal çevrede yaşıyoruz...?

Hayatlarımız kendi hayatlarımız değil. ''Seçilmiş Hayatları ''yaşıyoruz. Elimize tutuşturulmuş asırların oyunu.

Sahne ve roller aynı. Değişen bizleriz, yani ''Oyuncular.''

SEVGİYLE KALIN!
AYSUN ALP